English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Fraiche

Fraiche traducir turco

2,050 traducción paralela
L'eau est vraiment fraiche, peut-être 16 degrés...
Su harika, en az 16 derece vardır.
- Viande fraiche qui roule!
Taze et geliyor.
- Viande fraiche qui roule!
- Taze et geliyor. - Çok incesin.
Et il semble... il semble que quelqu'un avait de la peinture fraîche sur ses doigts.
Ve birinin parmak ucunda kurumamış boya varmış sanki.
Depuis ce jour, quelques typhons sont passés. Après leur passage, l'île était plus fraîche.
O günden sonra, birkaç fırtına gelip geçti, ve ada yavaş yavaş serinlemeye başladı.
Le troisième drainage vous donnera l'urine la plus fraîche, vous pourrez alors voir si ce foetus a une chance de se battre.
3 numaralı örnek bize en taze çişi verecektir ve işte o zaman bu fetüsün yaşama şansı olup olmadığı anlayacaksın.
Je te préfère fraîche comme ça à celle que tu es à l'académie.
Yarına kadar bekleyecek ve bütün çabamızı büyük bir araştırmaya harçayacağız.
Y a toute cette nourriture fraîche et fabuleuse et tu vas bouffer ces flans dégueulasses à tous les repas?
Etrafındaki bu kadar leziz yemeğe rağmen tatilini sürekli puding yiyerek mi geçireceksin?
De la viande fraîche?
- Yeni kurbanın mı?
Sur des prés d'herbe fraîche, il me fait reposer.
Yeşil çayırlarda yatmamı sağlayan O'dur.
"Pour une haleine de chien fraîche toute la journée."
Köpekler için gün boyu ferah nefesler.
De la chair fraîche.
İyi parçadır.
Nouvelles jumelles, eau fraîche.
Yeni dürbün ve serin H2O, efendim.
Tiens, de la limonade bien fraîche.
Al, sana biraz limonata yaptım, taze sıkılmış.
j'aime la chair fraîche.
İmkansız, ben yemeğimi canlı severim.
Désolé, moi, je penserai Opération Haleine Fraîche.
Sence öyle. Benim aklıma Operasyon Naneli Şeker gelecek.
- Encore fraîche.
Hala ıslak.
Elle n'existe plus. Finie la chair fraîche pour les coureurs de jupons.
O kız öldü pezevengin elindeki bir et parçası değil artık.
.. qui est fraîche en été.
Ve buradan bahçeye açılıyor. Yazları güzel olur.
- Viande fraîche.
- Taze kesim.
La nuit devrait être fraîche.
Çok soğuk bir gece olacağa benziyor.
Smith, tu as de la chair fraîche.
Smith, sana taze et.
C'est une belle soirée, bien fraîche.
Güzel bir gece, açık hava iyi gelir.
Je vais prendre une bière fraîche.
Eh işte. Bira versene.
Elle est fraîche?
- Taze midir? - Taze mi?
Aussi fraîche que l'haleine d'un singe.
Maymun nefesi kadar taze dostum.
fraîche et française à ta porte, ce qui me fait bizarre à dire car avant, ta porte était ma porte et même si je suis triste que tu aies emménagé dans l'appart vide d'Olive, je fais de mon mieux.
Bunu söylemek tuhaf ama, senin kapı eşiğin benim kapı eşiğimdi. Gerçi, senin Olive'nin dairesine taşınmandan dolayı üzgünüm. Ama çabalıyorum.
- Une bière bien fraîche.
- Ne istersin? - Soğuk bir bira alacağım.
Une bière bien fraîche.
- Soğuk bir bira ver ona.
- De la viande fraîche.
- Taze et.
Elle est encore fraîche.
Hala ıslak.
De la nourriture. Délicieuse et fraîche.
Yemek kokusu.Lezzetli, taze pişmiş yemek.
Tu veux une boisson fraîche?
Soğuk bir şeyler ister misin?
C'est pour ça que j'utilise toutes sortes de tours pour lui apporter de la viande fraîche.
Bu yüzden ben de Grorian'a taze et getirmek için her türlü hileye baş vuruyorum.
Oui, fraîche et séchée.
Evet.
Qui est cette nouvelle chair fraîche assise sur ma chaise?
Yerimdeki yeni malzeme de kim?
Pas mal pour de la chair fraîche.
Taze ete oldukça iyi saldırıyor.
Nouvelle fraîche :
Bilgi noktası :
Il faut également boire de l'eau fraîche.
Tatlı su içmesi de gerekiyor.
De la viande fraîche.
Son kullanma tarihi geçmiş konservemiz.
Okay, j'ai un désodorisant, des gouttes pour les yeux, j'ai du cheddar et de la crème fraîche avec des chips
Tamam, oda spreyi var, göz damlası var, Çedar var ve ekşi kremalı patates cipsi var.
De la menthe fraîche.
Minty Fresh.
Elles chassent, s'accrochant à la nourriture pour la garder fraîche.
Bu şekilde avlanıyorlar. Kendilerini yiyecek kaynağına mandallayıp, etini taze tutuyorlar.
Boisson fraîche?
Soğuk içecek?
Bain chaud plus bière fraîche égalent bière chaude.
Sıcak küvet artı soğuk bira eşittir ılık bira.
Laisse tomber les infos régionales, Grant. On a de l'info toute fraîche, et c'est du lourd.
Grant ne anlatıyorsa böl, çok önemli bir haberimiz var.
J'ai trouvé une trace fraîche de Bob.
Bob'un izini buldum. Daha yeni.
Ne faites pas comme si c'était une nouvelle fraîche.
- Yeni duymuş gibi yapma şimdi.
Je suis sûr que Teegan est fraîche dans ton esprit.
Pardon, Teegan hafızanda tazedir sanırım.
Le soleil dans la figure, la brise fraîche de l'océan sur ma peau.
"Yüzüme güneş, cildime okyanus serinliği çarpar."
- Fournée fraîche d'une pâtisserie de la côte.
Key Largo'daki küçük bir pastaneden taze taze geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]