Translate.vc / francés → turco / Frappé
Frappé traducir turco
16,183 traducción paralela
D'accord? Ils ont frappé à Olney.
Pekala, Olney'deki şubeyi soydular.
Ils ont frappé à Archer City.
Archer City'deki bir şubeyi soydular.
T'as frappé dans le vide.
Sopayı topa salladın ama isabet ettiremedin.
Je l'ai vu se faire sortir 3 fois, et la fois d'après, il a frappé la balle au-dessus de la tribune.
Arka arkaya üç kere ıskaladığını gördüm ve sonra tekrar sopayı aldığında topu sahadan dışarı fırlattı.
Votre robot m'a frappé et s'est fait la malle.
Evet, robotun beni dövdü, sonra da ormana kaçtı.
Tu as frappé à la mauvaise porte, hombre.
Yanlış kapıyı çalıyorsun.
Bien frappé, McReynolds.
İyi vuruş, McReynolds. Wow.
Bien frappé.
İyi atıştı.
- Bien frappé, Mac!
- İyi vuruştu, Mac.
- Bien frappé.
- Hey, iyi vuruş.
Moi, j'ai reçu une balle à l'épaule, mais on dit qu'il y a quelques années, un gars frappé à la tête s'est presque fait expulser un œil de l'orbite.
Siktir ya, dostum. Bitanesi benim omzuma geldi, ama, bak dediler ki, bir kç yıl önce, birinin kafasına gelmiş ve, gözü neredeyse yuvasından fırlayacakmış.
L'ancienne mairesse Dawn Bellwether est derrière les barreaux, coupable d'avoir orchestré les attaques sauvages qui ont frappé Zootopia récemment.
Eski belediye başka Dawn Kösemen bugün parmaklıklar ardına girdi. Son zamanlarda Zootopya'yı esir alan vahşi saldırıların başı olarak suçlanıyor.
j'ai pas frappé.
- Vurmuyorum.
J'ai frappé.
Kapıyı çaldım.
Il venait de décoller de LaGuardia pour Charlotte, en Caroline du Nord, quand la catastrophe a frappé le vol US Airways 1549.
New York'taki LaGuardia havalimanından kalkıp Charlotte, Kuzey Carolina'ya giden US Havayolları'nın 1549 sefer sayılı uçağı havada felâket yaşadı.
Était-ce vraiment un accident quand ses poings ont frappé le crâne de ton mari,
- Gerçekten kaza mıydı? Yumrukları kocanın kafasına kafasına atarken, öyle miydi?
Je suis fâchée de ne pas vous avoir frappé.
Sinirlenmedim, seni pek takmadım.
Et au bas de cette chaîne de montagnes, un astéroïde a frappé.
Sonra bu sıra dağların eteğine bir asteroit çarptı.
Qui t'as frappé?
Kim vurdu sana?
Si Aryan apprend que vous m'avez frappé, il vous passera un savon.
Aryan, bana zarar verdiğini duyarsa işini bitirir senin.
Frappe!
Vur ona! Vur ona!
On frappe où ça nous plaît pendant que tout le Texas poursuit nos ombres.
Teksas'ın geri kalanı gölgemizi avlarken istediğimiz yeri yağmalıyoruz.
Et un soir, y a 3 jours, on frappe à ma porte, c'était Roy, planté là, avec Alton.
Ta ki üç gece önce Roy yanında Alton ile beraber kapımı tıklatana kadar.
Mamie disait toujours : "On ne frappe pas un essaim d'abeilles."
Minik büyükannem şöyle derdi, "Demet içindeki sopayı kıramazsın."
On frappe.
Kapı çaldı.
Frappe-moi!
Zıplat fareyi! Şaplak at bana.
- On frappe demain matin. - Allons-y!
- Sabaha tepelerine binmeliyiz!
Qui frappe à la porte? Un jour, quelqu'un tirera une balle dans ta grosse tête!
- Bir gün birisi o koca kafana mermiyi sıkıverecek.
Frappe vers moi!
Bana doğru vur.
Pourquoi celui qui frappe pour.230 est-il le plus superstitieux?
Neden hep kötü vurucular en batıl inançlılar olur?
Ne me parle pas quand je frappe.
Vuruştan önce benimle konuşma.
- Frappe autorisée.
- Müdahale başlasın.
SUPERMAN EMPÊCHE UNE FRAPPE DE MISSILES!
SUPERMAN FÜZE SALDIRISINI ÖNLEDİ! SUPERMAN'DEN KAHRAMANSI KURTARIŞ
Allez. Frappe-le!
Bir yumruk atasana!
Que la goutte le frappe sévèrement!
Sonraki gut krizinin daha şiddetli olması dileğiyle...
Frappe-moi dans les valseuses Si tu veux
İstiyorsan hayalarıma kafa atabilirsin
LE MAGE NOIR FRAPPE ENCORE EN EUROPE
GELLERT GRINDELWALD KARA BÜYÜCÜ AVRUPA'DA TEKRAR SALDIRDI
Frappe ton père.
Sen, babana vurun. Miguel?
Frappe ton père!
Babana vurdun mu?
Frappe fort!
Ona sertçe vurun.
- Frappe-moi.
Bana vur. - Onu bırak.
Frappe ton père!
Daha güçlü.
Frappe-le!
Yen onu. Daha güçlü.
Tu ne reconnais pas une légende quand il te frappe au visage? Lui?
Seni yüzünden yumruklayan efsaneyi tanımıyor musun?
- Et c'est mon sac de frappe, bordel.
- Bu benim torbam sikik.
Sterling reprend possession et frappe!
Top Sterling'e geldi. Sterling vuruyor.
Les notables appellent la population au calme, la police et l'armée tâchent de le retrouver avant qu'il frappe encore.
Dünya liderleri halklarına sakin olma çağrısında bulundu. Kolluk kuvvetleri Lehnsherr saldırmadan... MAGNETO ARANIYOR... onu bulmak istiyor.
Si l'astéroïde nous frappe, nous mourrons tous.
O asteroit çarparsa, hepimiz ölürüz.
Frappe le!
şimdi aşağıya inin!
Frappe le!
Vur!
Qu'a dit Kapoor à Khanna pour que celui-ci le frappe?
Kapoor'un Aryan Khanna'ya söyledikleri Aryan'ı, Sid Kapoor'a vurmak zorunda bıraktı.