Translate.vc / francés → turco / Fut
Fut traducir turco
12,242 traducción paralela
Ce fut mon plaisir.
Benim için bir zevkti.
Te recueillir fut la pire décision de ma vie.
Seni yanıma almak hayatımda verdiğim en kötü karardı.
Il y a sept ans, le 6 avril 2008, le premier sceau fut brisé.
Yedi yıl önce 6 Nisan 2008'de ilk mühür kırıldı.
Ce fut dur, bien sûr.
Zor oldu, tabii.
Eh bien, M. Forrest, ce fut un plaisir de boire des coups gratuits avec vous.
Pekâlâ Bay Forrest... Sizinle bedava içki içmek eğlenceliydi.
Ce fut un plaisir.
Çok eğlenceliydi.
Et ce fut une procession triomphale.
Sanki bir zafer alayıymış gibi.
Aviez vous été en contact avec Gonzalez les jours suivants le braquage, après qu'il fut en congé?
Baskından sonraki günlerde Gonzalez izne çıkmadan önce onunla bağlantı kurdunuz mu? Hayır.
Ce fut ma réaction, aussi?
Evet, benim de tepkim öyle olmuştu.
En espérant que sa conscience ou une quelconque douleur fut par chance brève.
Umarım, bilinci kısa süre açık kalmış ya da acısı çabuk dinmiştir.
Bannie de l'Éden après avoir refusé de se soumettre à Adam comme Dieu l'ordonna, Lilith fut châtiée.
Tanrının elçisi Adem'e itaati reddedince Cennet Bahçesi'nden kovulmuş. Lilith cezalıydı.
Sa bouche fut scellée, son ventre, maudit.
Ağzı mühürlüymüş. Rahmi lanetlenmiş. Hiçbir zaman çocuk doğuramamış.
Le succès fut instantané.
Başarı çok geçmeden geldi.
Mais ce fut tout un événement pour une petite ville.
Ama büyük fırtına kopmuştu, anlarsın ya, burası küçük bir kasaba.
Enfin, le peuple implora le Père Tout-Puissant et un rayon de lumière divine fut libéré.
Sonunda insanlar Yüce Tanrı'ya feryat etti ve bir ışık hüzmesi bırakıldı.
Le sorcier fut détruit et son pouvoir obscur rassemblé dans une pure masse... un diamant noir d'un mal rayonnant.
Büyücü öldürülmüştü ve karanlık gücü sert bir kütle olarak katılaştı. Büyük kötülüğün kara bir elması.
La société a eut le plaisir d'ajouter le Tableau de Colby, qui fut autrefois accroché dans la maison du Président John Adams.
Tarihi Toplum olarak, daha önce Adams'ın evinde asılı olan Colby'nin tablosunu buraya getirmekten çok mutluyuz.
Ce fut long.
- Epey uzundu.
Pendant des années chez Spearhead, ce fut un énorme mal de tête pour moi, et de nombreux en même temps.
Spearhead'te yıllar boyunca, bu savaş tam bir baş ağrısı olmuştu benim için ve birçok şey...
Ce fut un long voyage depuis New York.
New York'tan buraya uzun bir yolculuktu.
En neuf ans, leur seule police d'assurance fut celle de la mère de Cruz.
9 yıl boyunca, ilgili olan tek poliçe Cruz'un annesininmiş.
Ce fut rapide. Tu veux y revenir?
Çok hızlı karar verdin, tekrar düşünmek ister misin?
Et puis ce fut la fin de la tournée de promotion.
Ve sonra kitap turunun sonu geldi.
Ce ne fut pas avant d'avoir vu Whitney que je baise réveillé.
Whitney'i görene dek uyanamadım.
Bien... Ce fut un plaisir.
Pekâlâ, benim için bir zevkti.
Quand Everett fut tué, votre équipe de paintball venait de se diviser.
- Everett vurulduğu sırada Paintball takımınız dağılmıştı.
Il fut une époque où tu étais excité de venir ici et d'obtenir ton prochain tatouage.
Eskiden buraya bir başka dövme yaptırmak için heyecanlı bir şekilde geldiğin zamanlar olurdu.
LE PLUS BEAU JOUR DE MA VIE FUT QUAND DEMAIN NE VINT JAMAIS
HAYATIMIN EN GÜZEL GÜNÜ YARININ HİÇ OLMADIĞI GÜNDÜ
Ce ne fut pas un mince exploit d'enlever ces piques de ta colonne vertébrale la première fois.
Maggie... Bu küçük gibi görünen dikenlerden kurtulmak istemeni anlıyorum.
Quoique fut cette explosion, ce n'était pas suffisant.
O patlama her ne ise, yetmedi.
Chaque objet de cette liste fut envoyé vers un endroit... obscur, à l'abris des regards... un couvent à Berndorf, dans les Alpes Autrichiennes.
O listede bulunan her şey tek bir yere, gözlerden uzak, bilinmeyen bir yer olan Avusturya Alpleri'nin eteklerindeki bulunan Berndorf'daki bir rahibe manastırına götürülmüş.
Je l'ai ressenti lorsqu'il fut blessé.
Yaralandığında onu hissettim.
D'abord, ce fut les enfants.
İlk önce, çocuklar lanetlendi.
Puis elle fut accusée de vol.
Sonra hırsızlıkla suçlandı.
Ce fut un plaisir de vous rencontrer.
Tanıştığımıza çok memnun oldum.
Ce fut un vrai plaisir de vous voir ce soir, Ray.
Bu akşam seni görmek bir zevkti Ray.
Ce fut un plaisir.
- Memnun oldum.
Ce fut vraiment déprimant.
Çok moral bozucuydu.
Ce fut assez désagréable.
Büyük kabalık.
Ce fut quand ma mère a décidé que je ne pouvais arrêter de ballet.
Baleyi bırakmam konusundaki kararını annem o zaman aldı.
Ce fut fructueux.
- Bayağı verimli bir gündü.
Il était toujours dans les jeux vidéo, mais ce fut suffisant pour lui.
Hep video oyunlarındakiler, bu da onun için yeterli oluyordu.
Ce fut... enfin... peu importe.
Benim için neyse boş ver.
En tout cas, ce fut... Ce fut un plaisir et...
Neyse, benim için bir zevkti.
Fût un temps.
Bir zamanlar.
La façon dont le corps fût positionner après la mort fait penser à une sorte de rituel, avec une logique interne ou une signification particulière pour le tueur.
Vücudu böyle sergilemesi bir ritüele benziyor, katil için anlamı var ya da başka bir inanış çeşidi.
Ses talents ont été gaspillés sur les boissons et la luxure ; Sa palette fût tentée plus par le port que par la peinture.
Bütün yeteneği, içki ve zamparalıkla yok oldu, paletinde boyadan çok içki lekesi vardı.
Lorsque Colby fût exilé, il devînt un artiste enlumineur, parcourant la Vallée de Hudson, offrant ses portraits en échange d'une chambre ou d'une pension.
Colby sürgün edildikten sonra, ressam oldu, Hudson Vadisi'nde gezip, oda karşılığında portreler yapmaya başladı.
En ce matin d'espoir, le désir de paix entre les humains et les Evos fût brisé une seconde fois par des activistes radicaux qui ont cherché à perturber ce sommet historique.
Bu umut sabahında, insanlar ve Evo'lar arasındaki barış umudu da bu tarihi zirveye engel olmak isteyen radikal eylemciler tarafından saniyeler içinde yok edildi.
Ce fut rapide.
Çabuktu.
Ce fût une période difficile, mais elle ne s'est jamais plainte, pas une fois.
Çok kötü bir durumda ama hiçbir zaman şikayet etmedi.