Translate.vc / francés → turco / Haa
Haa traducir turco
418 traducción paralela
Oh, maintenant ça se comprend. Ils en avaient après le coffre-fort.
Haa, demek tasarruf bankasını soyacaklarmış.
Je vois ce que je vais faire.
Haa!
Comme ça?
Haa, şimdi anladım olayı. Bu şekilde diyorsun.
Toi, tu es sûrement Grincheux.
Haa! Sen Öfkeli olmalısın.
En photo ça ne rend rien.
Haa şu. Asla fotoğrafta gösterilmez.
Nous n'y avons pas cru, Miss...
Haa, evet. Biz de tam olarak inanmamistik size Bayan...
Oh, cette guerre.
Haa, şu savaş.
C'est vrai. Dites, je sais quelque chose qui vous aidera.
Haa, işinize yarayacak birşey biliyorum.
- Hein, maman?
- Haa, Anne?
- Ah non? Voyons voir vos papiers.
ha. haa. kimliğini bir görelim.
Papa est mort, on était tout petits.
Haa, baban. Biz küçükken öldü.
J'étais trop occupé par Doc Holliday et sa copine qui s'installent à Dodge House.
Haa... Doktor Holliday ve bayan arkadaşının Dodge Oteli'ne... yerleştiklerini öğrenmekle meşguldüm.
Tu avais l'air d'un miraculé!
Haa şimdi de benim hatam oldu öyle mi? Sana ne demeli?
Ah oui, merde, des travaux...
Haa, lanet olsun. Insaat var.
Penses-tu papa. J'ai compris, tu as dû parler avec ma femme de ménage.
Haa anladım baba Sen benim temizlikçi kadınla konuştun.
Les gar... garçons sont... prr... prêts pour...
- Genç... ler... haa... zır... lar.
Oh?
Haa?
Vous avez fait tout ce chemin pour les apporter?
Haa, yani, bütün bu yolu bana kuşları getirmek için mi geldiniz?
- Bien sûr, mais...
Haa, kitap!
Général HAAA.. c'est un "guénérale", HAA.. komestible..
General, sahi mi?
Les écoles publiques seraient surpeuplées.
Demek, devlet okullarını kalabalıklaştıracak haa..
Oh, bien.
Haa, iyi.
Ah oui, pour sûr.
Haa, tabii.
Parce que c'est une grande gueule.
- Haa? Çünkü düşük bir çenesi var.
- Vous voyez où je veux en venir?
- Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? - Haa, hayır.
Et au fait, mes respects au Chevalier Lung.
Haa.. bunun için'de çok üzgünüm.
- Oui, il est avocat, n'est-ce pas?
Haa, avukattı, değil mi?
Pas un seul, hein? - Prenons un bain de vapeur.
O değil, haa?
- Ha oui, je comprends.
- Haa anladım. Bye.
Je vous ai demandé de ne pas laisser vos gribouillis traîner.
- Haa, bız bızz bızz.. Polly, tuhaf çizimlerini etrafta... bırakmamanı rica etmiştim senden.
C'est ça, on est les hommes de O'Reilly.
Haa... Bu doğru, evet. Biz "oral" adamlarız.
Il n'a mangé qu'un pied.
Sadece bir ayak yedi! - Ah haa!
T'es cinglé?
ha haa ha
- Ah oui.
Haa, Perrin. Tanışıyoruz.
- Oui, oui.
Haa, evet. Tabii ki.
- Oui, oui.
- Öylesine girdi, haa?
Oh, un café.
Haa, kahve... tamam.
Trois portions de sushis.
Haa?
Je suivrais à la nage, s'il fallait! Ça serait drôle!
Hah Bütün yolu yüzmek zorunda bile kalsam amma olurdu haa
Voici Dawson. C'est la gouvernante du château.
Haa, Dowson burada, O bizim Kahyamız, şatonun yani
Ils paient un bail. Ils sont esclaves des aristicrates!
Demek kiracı diyorlar haa, Aristokratların köleleri bence
Qui eût cru attendrir le vieux tyran?
Yaşlı adam yumuşamaya başladı haa
Puis-je faire appel à un dé tective? Autant qu'il en faudra pour prouver que... Minna Boggs commet une imposture!
İzninizi almak istedim çevrilmemiş taş kalmamalı bu küçük böcekleri ortaya çıkarmak için diyorsun ki oğlum beavis evlenmiş haa sekiz sene önce.
Donc je suis belle?
Beni güzel buluyorsun haa?
- Ah... Bien sûr, oui. - Je vais prendre une bougie.
Haa şey tamam, durun bir mum yakayım.
Le "Cha-Cha"!
Haa! "Ça-Ça"!
- Hein?
- Haa?
C'est ce genre de rendez-vous.
Haa. O biçim sözleşme.
Celui que j'ai attendu toute ma vie.
ha haa ha
- Ah oui.
Haa, evet.
- Oui.
Haa, evet.