Translate.vc / francés → turco / Haley
Haley traducir turco
2,517 traducción paralela
- De rien, mon grand. - Haley! Haley!
Evet dostum.
Oui. Haley ne m'avait rien dit.
Haley geleceğini söylememişti.
Haley, arrête.
Haley, dur!
Bonjour, Haley.
Günaydın Haley.
Haley est furieuse, je n'ose pas imaginer l'état de Quinn.
Haley bile bu kadar kızmışken, Quinn'in ne kadar sinirli olduğunu tahmin bile edemiyorum.
Clay me rend heureuse, Haley.
Clay beni mutlu ediyor, Haley!
Je me coupe l'appétit. Si tu es à ce point contre ce dîner, pourquoi as-tu accepté?
Haley, madem bu yemeğe bu kadar karşıydın, o zaman neden kabul ettin?
Essaie, Haley, je t'en prie.
Dene Haley, lütfen. Sadece bir gece.
J'aimerais être comme toi.
Keşke senin gibi olabilseydim, Haley.
Dis à Haley que je t'ai crié dessus et que tu es désolé.
Evet. Ama eğer Haley sorarsa, sana bağırdım ve sen de özür diledin.
Haley.
Haley.
Quand Haley a eu ses règles, tu lui as dit qu'elle allait mourir.
Haley ilk kez regl olduğunda, onu öleceğine inandırmaya çalışıyordun!
- J'en ai... Tu as été une salope toute ta vie. - Haley.
Taylor, hayatın boyunca, herkese karşı bir sürtük gibi davranmandan bıktım usandım!
- Donne-nous ta bénédiction.
Taylor! Bize izin verdiğini söyle, Haley!
Que veux-tu d'autre?
Ne istiyorsun, Haley?
Elle essaie de se montrer forte pour nous.
Sadece herkes için güçlü olmaya çalışıyor, Haley.
Haley, je sais que c'est dur, mais c'est sa vie. Et il ne lui reste que peu de temps.
Haley, bunun zor olduğunu biliyorum, ama bu onun hayatı ve doktorlar da ona, fazla zamanı kalmadığını söylemiş.
- Haley.
Ne var?
Mais ne te fais pas trop de faux espoirs.
Haley, sadece senin çok fazla umutlanmanı-- -
C'est son choix, Haley.
Bu onun kararı, Haley.
Je ne vais pas me remettre, Haley.
İyileşmeyeceğim, Haley.
Haley, je suis contente de te voir.
Haley, burada olmana çok sevindim. Neşeli görünüyorsun.
Haley, tu as vraiment une maison magnifique.
Haley. Ne kadar güzel bir ev.
Haley était vraiment grosse.
Haley'nin resmen eni boyu birmiş.
Haley, je suis en paix avec moi-même. C'est ce que je veux faire.
Haley, ben bunu olduğu gibi kabullendim ve bu şekilde devam etmek istiyorum.
Haley, tu diras que je suis vieux jeu, mais je voulais me concentrer sur ma famille.
Haley, bana eski kafalı diyebilirsin ama ben kendimi aileme adamak istedim.
Haley... La plus vieille. Quinze ans.
Haley, en büyükleri o, 15 yaşında.
Ouais, je veux dire, Alex est un génie... et Haley devient une belle jeune femme...
Yani Alex çok zekidir Haley ise çok güzel bir genç kız olma yolunda.
Haley!
Haley!
Haley.
Haley!
- Je le fais quand même.
- Haley! - Yapıyorum işte.
- Haley, arrête.
Haley atmasana.
C'est à cause de la bandoulière de ma guitare, Haley.
Bu laf benim gitar askımda yazıyor Haley.
C'est ma fille, Haley... et son petit ami, Dylan.
Kızım Haley ve erkek arkadaşı Dylan.
Eh bien, Haley et moi on s'est encore disputé.
Haley'le yeniden kavga ettik.
J'ai pas lu ton journal débile, et j'ai fait la queue pour me faire dédicacer ça.
Senin aptal günlüğünü okumadım. Bunu imzalatmak için sırada bekledim ben Haley.
- Je sais juste que ça m'a fait réfléchir sur Haley.
Efendim? Bildiğim tek şey bu beni Haley hakkında meraklandırdı.
Tu m'inquiètes, mon chou. Pourquoi Haley?
Bu rahatsız bir düşünce tatlım.
C'était son journal.
Neden Haley? Okuduğum onun günlüğüydü.
Le journal d'Haley aussi?
Elimde değildi. Haley'in günlüğüne de mi baktın?
Tu vas même pas l'engueuler?
Haley, sakin ol. Kızmayacak mısın?
Haley, j'aimerais vraiment que tu m'aides un peu avec tout ce linge.
Haley tatlım çamaşırlara yardım eder misin?
Haley est dans sa bulle.
Haley kendi dünyasında yaşıyor.
Quoi? Je vous ai dit que Haley venait me chercher.
Haley'nin beni alacağını söylemiştim.
Tu as dit Hannah. Non, j'ai dit Haley.
Hayır, Haley dedim.
Je ne vais pas m'effondrer dans la soupe. - Mais au cas où, je t'aime aussi. - D'accord.
Çorba tenceresine pat diye düşüp gitmeyeceğim Haley.
- Haley.
Lütfen yapma, Haley.
- Taylor...
Haley!
- Et s'il est différent?
- Haley.
Ne lis pas le journal intime d'Haley.
Alex, bir daha Haley'in günlüğünü okuma.
C'est moi qui ai lu le journal d'Haley.
Haley'in günlüğünü okuyan bendim.