Translate.vc / francés → turco / Hallucination
Hallucination traducir turco
518 traducción paralela
C'était peut-être une hallucination de votre âme torturée, comme à cet instant présent!
- Yani sonuçta, belki de bu acı çekmiş olan aklınızın şu an olduğu gibi gördüğü bir halüsinasyondu.
Il serait intéressant... de remonter à la source de l'hallucination.
Çok ilginç. İnsanın zamanı olsa... bu halüsinasyonun nedenini arayabilirdi.
- Hallucination?
Halusinasyon? Kesinlikle.
Dans ces circonstances, il peut s'agir d'une hallucination.
Sözünü ettiğiniz koşullarda böyle bir izlenimin bir sanrı olması çok olasıdır.
Tu l'as dérobée au cours d'une hallucination!
- Çılgın düşlerinin birinde saklamışsındır.
Encore une hallucination!
- Köpeğini görmedim. Hayallerinden biri daha.
Une hallucination?
Hayal mi?
Vous m'avez fait douter, j'ai cru à l'hallucination.
Ustaca teorilerinizle beni yeteri kadar şaşırttınız. Belki hepsi bir yanılsamadır sandım.
C'est une hallucination.
Belki hayalettir.
Vous aviez déjà eu une hallucination de ce genre?
Önceden benzer halüsinasyonlar gördünüz mü?
Quelle drôle d'hallucination.
Ne tuhaf bir halüsinasyon bu böyle.
- Moi, je verrais bien là un cas d'hallucination autosuggestive.
Kim bilir? Durumun halisülasyondan ibaret olduğu aşikâr.
Supposons que, sous hallucination, nous n'ayons pas vu... le général Hanley et l'agent.
Belki isteriktik veya hipnotize olduk ve General Hanley ile o polise yaptıklarını görmedik.
Il existe plusieurs cas d'hallucination similaires.
Bu tip şeylerin olduğu birkaç olay var.
Et cette autre hallucination, à présent.
Şimdi de bu saçmalık.
Hallucination alcoolique?
Alkole dayall haliisinasyon?
C'est comme si on était victimes d'une étrange hallucination.
Biz garip bir halüsinasyonun ortasındayız.
Mais ce n'est pas possible, vous avez eu une hallucination.
Dün gece, bir elbise, etek ve ayakkabıyı kendi gözlerimle gördüm.
Est-ce encore une hallucination, Alvaro?
Yoksa yine halüsinasyon mu görüyorum? Söylesene, Álvaro.
Qu'un seul événement soit mis au compte d'une hallucination, et l'expérience perdra sa valeur!
Farkında mısın, olaylardan birinin bile sanrı olduğu kanıtlanırsa... bütün bu deneyin güvenilirliği sarsılır.
Dans ce cas, c'est impropre de parler d'ectoplasme, ou d'hallucination.
Mevcut durumda ektoplazma ya da halüsinasyonlardan bahsetmek doğru olmayacaktır. Bunlarla bir ilgisi yok.
Hallucination ou non, ça vous a semblé authentique.
Sanrı ya da değil, senin için yeterince gerçekti.
- Ce n'était pas une hallucination.
- O bir halüsinasyon değildi.
Damnée hallucination!
Ulu halüsinasyon!
A moins que je n'ai eu une hallucination.
Veya hayal gördüysem.
Une hallucination m'a donné un coup de poing.
Halüsinasyonun biri çeneme darbe vurdu
Il ne s'agit que d'une hallucination due à la cordrazine, j'en suis sûr.
Bunun Cordrazine halüsinasyonu olduğuna kendimi ikna ettim.
- Une hallucination?
- Bir oyun mu?
Ce rétait pas une hallucination, M. Mead.
Halüsilasyon görmüyordunuz, Bay Mead.
Vous-même, vous ne me paraissez pas très sûr que ce que vous avancez n'était pas une hallucination.
Bütün gördüklerinin sanrı olmadığına sen bile emin değilsin.
Il s'agit d'une hallucination?
Öyleyse bu bir sanrı aynı zamanda?
Il se blesse pour essayer de sortir de son état d'hallucination.
Afyonun etkisinden kurtulmak için kendime acı vereceğim.
Cela devient une espèce de vision ou d'hallucination et il serait étrange qu'un style de cette intensité ne fasse pas frissonner et trembler les gens en les obligeant à entendre les paroles du poète.
Realizmin kapsamlı bakışı ile yeni kişisel form arasında bir uyuşmazlık söz konusu. Sanat sanat içindir ve sanatçının tatmini içindir. Sonunda birisi kalbinin sesini dinlemek için istekli.
J'avais une hallucination en voyant ce type hier soir.
Görüyorsun, dün gece gördüğüm adam bir halüsinasyondu.
Écoutez, ce n'était pas une hallucination.
Dinle. Anlıyorsun, sen halüsinasyon görmedin.
Ce que vous avez vu pourrait être un rêve, une fantaisie... une hallucination.
Gördüğünüz bir rüya, fantezi veya halüsinasyon olabilir. Bir anı değil.
Ca tourne à l'hallucination collective.
Toplu bir halüsinasyona dönüştüğünün farkına varın.
L'hallucination continue, mais sans le train d'images.
Halüsinasyonun sürdüğünü hissetsem de artık hayal görmüyorum.
"Persistance spatio-temporelle de l'hallucination."
"Bu, halüsinasyonun yan etkisi ; zaman-mekan kayması."
Je ne sais pas comment formuler ça... mais pour moi, ce que tu as vécu n'est pas une hallucination.
Nereden anlatmaya başlayacağımı bile bilmiyorum... ama senin yaşadığın şeylerin sadece... bir halüsinasyon olmadığını düşünmeye başladım.
L'hallucination PREND fin MANDRO SE RETROUVE SEUL
ZİHİNDE YOLCULUK BİTER. MANDRO, ZAKARRA'NIN KALESİNDE
Peut-être une hallucination.
- Halüsinasyon görmüş olamaz mı?
Une hallucination, ça se prend en photo?
- Halüsinasyonun nasıl fotoğrafını çekersin?
Pouvions-nous être en état d'hypnose? Une hallucination collective?
Bir tür hipnotize durumda olduğumuzu ve bunun kitlesel halüsinasyon olduğunu mu düşünüyorsun?
J'ai appris à faire la différence entre réalité et hallucination.
Ben gerçek ve hayal arasındaki farkı ayırt etmeyi öğrendim.
Cette hallucination m'a interpellée.
[Fay] O halüsinasyon beni bir şeyi düşünmeye itti.
Ceci s'appelle une hallucination.
Buna halüsinasyon deniyor.
Dieu bénisse cette hallucination.
Böyle halüsinasyon canım kurban olsun.
Votre réalité est déjà à moitié une hallucination vidéo.
Senin gerçekliğinin yarısı şimdiden video halüsinasyonu.
Si vous ne faites pas attention, elle deviendra une hallucination totale.
Dikkatli olmazsan büsbütün halüsinasyona dönüşecek.
C'était une hallucination.
Gittikçe tuhaflaşıyordu.