English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Ham

Ham traducir turco

950 traducción paralela
Du caoutchouc brut.
Ham kauçuk.
Il ne me reste plus qu'à réussir le bombardement des collines.
Yapabileceğim bir şey yok. Everytown'da o ham petrolü uçaklara uygun hale getirebilecek tek kişi Harding'dir.
- Pétrole brut.
Ham petrol.
Vous mentez. 2000 tonnes de brut et 5000 de raffiné.
Geminiz tam yüklüydü — 2,000 ton ham petrol, 5,000 ton benzin.
Un sandwich?
- Ham sandwich, efendim
Deux Vale de plus, Ham!
Vale ailesinden iki kişi daha!
Sois sage, Ham.
Uslu dur.
Ham, tu devrais y aller.
Ham, şekerim, gitsen iyi olur.
Le prix de la soie écrue a complètement chuté.
Ham ipeğin fiyatı düşüyor.
Les munitions défectueuses? Le manque de matières premières?
işe yaramaz mühimmat mı, yetersiz sevkiyat mı yoksa ham madde azlığı mı?
Geiger a la quarantaine... il est de taille moyenne... rondouillard... plutôt mou, avec une moustache... bien habillé... il porte un chapeau noir... fait semblant de s'y connaître en antiquités... et je crois que son œil gauche est en verre.
Geiger 40 yaşlarında orta boylu şişmanca ham vücutlu, Charlie Chan bıyıklı iyi - giyinen siyah şapka takan antikalardan anlar gibi görünüp, aslında anlamayan ve sanırım sol gözü cam olan biri.
Dussiez-vous délier les vents, qu'ils frappent les églises, dussent les vagues écumant dévorer les navigateurs, les blés être couchés, les arbres abattus, les châteaux s'écrouler sur ceux qui les gardent, palais et pyramides plonger le front à leurs fondations,
İster bırakın rüzgarların başını saldırsınlar kiliselerin üstüne,... ister dalgalar şahlansın, parçalayıp yutsun tüm gemileri, Ham başaklar, ulu ağaçlar serilsin yere,... kaleler yıkılsın içindekilerin başına,... saraylar, ehramlar yerle bir olsun, batsın bereket hazinesi tabiatın,... bütün tohumlarıyla birlikte.
Allez, mange!
Ham, ham!
La colonie exportait des matières premières et importait un matériau plus brut encore : des prisonniers.
Koloni ham malzemelerle genişledi. Daha ham malzemeleri de ithal etti.
shérif Carrey. " Passer prendre le shérif au carrefour de Westham.
1 ) Derhâl Şerif Carrey'yi alacağın kuzeydeki West Ham Kavşağı'na git.
Tout le reste va à la fondation.
Geri kalan her şeyi Ham Ham Vakfı'na bağışlıyormuş.
Et alors... Une démonesse apparut.
Anne dev gelmiş, ham hum...
" Krik, krak, krud, je sens le sang humain. Qui est entré dans mon temple?
Ham hum. "Şatomda kim kalmış?"
Fondamentalement, c'est une question de puissance...
Esas olarak ham güç gerektiriyor.
A sa Majesté Royale le Président des U.S.A... Abra-ham Ling-koln... etcetera... Arrange ça.
Amerika Birleşik Devletlerinin Yüce Başkanlığına "Abrahom Lingkong" vesaire.
Je l'adore au point que je le croquerai.
Onu o kadar seviyorum ki ham diye yiyebilirim.
Enfin, elle parvint à être reçue par le sénateur Ham Lewis.
"Sonunda senatör Ham Lewis ile görüşmenin bir yolunu buldu."
Ham fut maudit par son père parce qu'il l'avait vu nu.
Ham babasını çıplak gördüğü için lanetlenmişti.
Vos "madame" et vos "Mlle Mayella"... ça rime à rien, M. Finch!
Sizin "ham'fendi" leriniz ve "Bayan Mayella" larınız... beş para etmez, Bay Finch!
Scott, Cathy and Ham, Jr.
Scott, Cathy ve Ham, Jr.
Les palmiers se balançant au vent, l'odeur de papaye, un lagon bleu, du sable blanc, des filles à la peau dorée.
Palmiye ağaçları rüzgarda hafifçe sallanıyor. Ham papayaların kokusu geliyor. Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Mes mains sont à vif.
Ellerime baksana, çok ham.
Vous êtes dans le coton?
- Hayır, ham pamuk işindeyim.
L'énergie brute traduit peut-être aussi les pensées.
Belki de ham enerji, her türlü düşünceyi çevirebiliyordur.
Un navire appelé Ingo va quitter Tokyo chargé de 6000 tonnes de caoutchouc non traité.
Ingo adındaki gemi, 7,000 ton ham kauçukla Tokyo'dan ayrılacak.
la matière première du Carsenome, où vivent les Zarbi.
Bunlar Carsinome için yani Zarbi'nin yaşadığı yer için ham maddeler.
- Ham.
- Ham.
CAOUTCHOUC MOUSSE BRUT
HAM HALİYLE KÖPÜK
Il me faut une colonie dont les matières premières sont exploitables.
Düzgün ham maddeleri olan bir gezegen kolonisine götürün beni.
Des matières premières en abondance.
Bol miktarda ham madde. İyi başlangıç, Kaptan.
Voilà de la viande fraîche.
Drag, ham et kamyonu.
Ils sentent la viande fraîche.
Yalnızca ham et kokusu aldılar o kadar patron.
Tire-toi de ma place.
Çekil gözümün önünden seni ham et seni!
Fais un gros dodo.
Pekâlâ ham et, şimdi biraz uyu.
Le point d'ébullition. Votre taux de sucre est trop élevé.
Ham şekerin kaynama noktasını çok yüksek tutmuşsunuz.
Vous savez tout sur Cham, les noirs dans la Bible, Adam et Éve.
Ham'i biliyorsunuz. İncil'deki siyah adamdan söz ediyorum. Adem ile Havva.
J'avais appris en histoire de la physique que les anciens lasers pouvaient atteindre l'excitation requise même si on utilisait de vulgaires cristaux naturels.
Fizik tarihinden hatırladığım kadarıyla, Eski lazerler, sadece doğal ve ham kristal kullanarak bile yeterli etkiyi yaratabiliyorlardı.
Connaissez-vous le dernier cours du sucre brut?
En son ham şeker pazar fiyatını biliyor musunuz?
II y a encore un mois, dix et onze sucres bruts étaient côtés à sept et cinq huitièmes à 8 cents la livre. Dernière ouverture, plus de cote.
10 ve 11 ham şeker, bir ay öncesine kadar pound başına 7.65 ile 8 sent arasındayken son açılışta, fiyat verilmedi.
Mais à l'état brut, il émet un gaz invisible et inodore qui ralentit les fonctions cérébrales et intensifie les émotions.
Ama ham halde, kokusuz, görünmez bir gaz çıkartır, zihnin işlevini geriletir ve duyguları ön plana çıkarır.
83,5 carats brut.
83,5 karat ham.
Le Shah Akbar. 1 16 carats brut.
Akbar Şah. 116 karat ham.
On distille clandestinement l'alcool brut.
Ama yeraltı içki sektöründe, ham içkiler gözükmeye başlıyor.
Dans la marine...
Siz ham etler, buradakiler için hareketlerinize dikkat etmelisiniz.
Il a une tête à jouer.
Ham et, poker oyuncusu gibi duruyor Drag.
Attention ça pique un peu!
Ham bir meyve alırsan bir dahakine dikkat et

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]