Translate.vc / francés → turco / Hiss
Hiss traducir turco
91 traducción paralela
Humble, comme on l'est en marge du monde, là où l'on travaille la terre où l'on pille, vêtu des haillons des pères, visages humbles des fils venus au monde sans nécessité explicable, Pourtant derrière ces visages de crève-la-faim et de brigands couve ce sentiment terrible que la France nomma liberté,
dünyanın kenarındaki mütevazi gibi, toprağı işlediği, yağmaladığı yerlerinde, babaların paçavraları giymiş, zavallı oğullarının suratları, lüzumsuz dünyaya gelmiş, fakat, şu azgın ve eşkiya suratların altında korkunç bir hiss duruyor,
Dis-moi, quel est le prochain arrêt, Triste Sire?
Söyleyin, bir sonraki durak neresi, Sir Hiss?
N'en fais pas trop, Persifleur.
Sakın... sakın abartma, Hiss.
Un seul sifflement de ta langue fourchue, Persifleur, et tu iras à pied à Nottingham.
- Şimdi, buraya bak. Bir daha tıslarsan... Hiss, Nottingham'a kadar yürürsün.
Persifleur!
Hiss!
Tu entends ça, Persifleur?
Duydun mu, Hiss?
Ceci est un jour à marquer d'une pierre blanche.
Hiss, bu anmaya değer bir gün.
Persifleur, nulle créature est au-dessus du Roi!
Hiss, kimse kralın yukarısında oturmaz.
Faut-il te le rappeler, Persifleur?
Sana hatırlatmam mı gerekiyor, Hiss?
Persifleur, tu as délibérément esquivé.
Hiss, özellikle çekildin.
Il a de l'éloquence, n'est-ce pas?
Bir tarzı var, değil mi Hiss?
Fais graver ça sur mes valises.
Hiss, bunu bavulumun üstüne koy.
Persifleur, quand tu es là, il est inutile d'avoir un bouffon.
Hiss, sen varken saray soytarısına kimin ihtiyacı olur ki?
Tu dis tout de travers, Persifleur!
Yanlış anlamışsın, Hiss.
Persifleur, j'ai trouvé.
Hiss, buldum!
Oui! C'en est fait de lui!
Hiss, işi bitti!
- O, hiss, o, hiss.
- İttir.
Après avoir dénoncé Alger Hiss, le président honoraire, Richard Nixon, s'apprête à affronter les sifflets.
Alger Hiss`ten sonra ortaya çıkan onurlu büyük Başkan Richard Nixon başka bir ölümcül yuhalanmaya gider.
Depuis 16 ans... depuis l'affaire d'Alger Hiss, vous vous êtes bien amusés.
16 yıl boyunca, Hiss davasından bu yana, çok eğlendiniz.
Mais c'est l'affaire Alger Hiss qui l'a vraiment fait connaître.
Fakat Nixon a asıl adını kazandıran şey Alger Hiss davasıydı.
Alger Hiss était un diplomate au secrétariat d'État que le journaliste freelance Whittaker Chambers a accusé... de refiler des documents secrets à l'Union soviétique.
Alger Hiss eyalet departmanı diplomatlarından biri.... olmakla suçlanan serbest yazar WhittakerChambers... gizli dökümanları Sovyetler birliğine kaçırmakla suçlanan.
- Hiss a prétendu que c'était... un coup monté par Nixon et Edgar Hoover pour discréditer le New Deal.
Nixon ve J. Edgar Hooverto nun yeni anlaşma politikalarının gözden düşmesinden dolayı.
Je lui ai demandé s'il connaissait Chambers.
Hiss'e bunlar hakkında birşeyler bilip bilmediğini sordum
Après deux procès, Hiss a été condamné pour faux témoignage.
İki duruşmadan sonra Hiss casusluktan değil, yalan yere yemin etmekten suçlu bulundu.
"Alger Hiss est jugé coupable" Mais pour d'autres, c'était un promoteur effronté.
Fakat daha büyük bir çoğunluğa görede, o, utanmaz birini tekiydi.
Ces jeunes sont manipulés par les communistes... comme Chambers et Hiss.
Bu çocuklar komünistler tarafından yönlendiriliyorlar,. Chambers ve Hiss gibi.
Truman a mis fin à mon enquête sur l'affaire Hiss en 1948.
Truman 48'te onun olayında benim araştırmamın dışında kesti. O yasadışı ne yaptı.
M. Hiss ment.
Bay Hiss is ayalan söylüyor.
Personne croyait qu'Alger Hiss était communiste sauf moi.
Hiç kimse Alger Hiss'e inanmadı beni kabul eden bir komünistti.
On aimait Hiss comme on aime cet Ellsberg.
İyi, onlar Hiss'i sevdi bu Ellsberg karakterini sevdikleri gibi.
- M. Hiss ment.
Bay. Hiss yalan söylüyor.
- M. Hiss?
Bay Hiss mi?
J'aurais pas réussi si Hiss avait pas prétendu pas connaître Chambers.
Sahip olmayacaktım eğer Hiss Chambers hakkında bildiklerini yalan söylemeseydi.
Ce que nous avons prouvé, c'est que Hiss mentait.
Kanıtladığımız anahtar şey bu Hiss bir yalancıydı.
Nous écraserons cet Ellsberg comme nous avons écrasé Hiss.
Bu Ellsberg'e çarp Hiss'e yaptığımız aynı yöntemle.
Alger Hiss disait la même chose et les Rosenberg aussi.
Alger Hiss aynı kahrolası şeyi söyledi, ve Rosenbergs da.
Je me rappelle Alger Hiss.
Alger Hiss'i hatırlıyorum.
Alger Hiss vient d'entrer.
Gizli casusum önemli dokümanlar getirdi de.
Pourquoi ne pas avoir corrigé McCarthy quand il a dit qu'Alger Hiss avait été condamné pour trahison?
McCarthy, Alger Hiss'in vatana ihanetten suçlu olduğunu söylediğinde, neden onu düzeltmedin?
"She-cpe".
"Pic-hiss."
- Hiss ment.
Hiss yalan söylüyor.Hiss çok üzgün olduğunu açıkladı...
Prenons une tasse de thé au plafond.
Hişş, Tv.
- Oh, chut.
- Hişş
Nouvelles du Pakistan.
Hişş, Pakistanla ilgili bir haber var.
- Chut!
- Hişş!
- Pas mon papa.
- Babamın yok. - Hişş.
C'est une discussion d'adultes, chérie.
Hişş. Büyükler konuşuyor, tatlım.
Tu crois que...?
- Sence- - - Hişş.
Tu veux que ça explose quand?
- Ne zaman gitmesini istiyorsun? - Hişş.
Ne parle pas.
Hişş..
Elle ne veut pas que ses fans sachent qu'elle est lesbienne!
hişş tenis hayranlarının lezbiyen olduğunu bimesini istemiyor.