Translate.vc / francés → turco / Honor
Honor traducir turco
129 traducción paralela
À San Francisco où vous êtes née, il y a dans un musée, un portrait de Casanova.
Memleketiniz San Francisco'daki Legion of Honor müzesinde Casanova'nın yağlıboya tablosunun bulunduğu bir sanat galerisi var.
Vous n'avez pas cru qu'elle était ma mère, non?
Honor'un gerçek annem olduğunu mu sandın?
Oh, c'est la chambre de Honor...
Annemin - yani Honor'un odası.
Honor.
Honor!
- Honor!
- Neden?
Honor!
Honor?
Honor!
Honor!
David, Honor... Honor a été merveilleuse avec moi.
David Honor bana karşı hep çok iyiydi, o benim için hep dik durdu -
Le matin, j'ai trouvé Jenny assassiné J'avais emmené mon père et Honor à la campagne.
Jenny'nin ölü bulunduğu sabah, Ben Babam ve Honor'u arabayla taşraya götürüyordum -
Honneur lui faisait face.
Honor tam karşısındaydı.
Honor avait un revolver, celui de Papa, vous avez vu.
Honor'un elinde bir silah vardı ; Babamın silahıydı, hani geçen gün gördüğün silah var ya.
J'ai cru voir Honor mettre un papier dans une des revues qui étaient sur la table.
Honor'un bazı eski dergilerin arasına bir kağıt koyduğunu gördüğümü sandım orada, masanın üstünde.
Jusqu'à ce que papa et Honor m'en parlent
Ta ki Babam ve Honor bu konuda sorular sormaya başlayana kadar.
Honor et Alec...
Yani bilirsin işte düşündüm ki Honor ve Alec...
Eh bien, un soir, j'ai vu Honor sortir de la chambre d'Alec Il était tard.
Bir gece Honor'un Alec'in odasından gece geç vakit çıktığını gördüm.
Honor!
- Honor!
. Embrasse-moi!
Honor beni öper misin?
- Entre nous?
- Honor ve benim aramda mı?
Honor savait combien j'étais triste.
Honor, buna ne kadar üzüldüğümü biliyordu.
Tu as pensé il y avait quelque chose entre Honor et... C'est ça l'espoir?
Honor Stanford ile aramda bir şey olması mı bu mu umut?
Occupe toi d'Honor, Brian.
Honor'u kolla, Brian.
Honor...
Honor.
Honor, dis-lui d'arrêter!
Honor! Ona durmasını söyle!
Tu dois me donner ta parole.
- Honor, sözünü tutmalısın.
- Honor!
Honor!
A l'étage?
- Yukarıda mı? - Honor!
Parole d'honneur! Allez vous coucher!
Word of Honor!
Mon général, Trimble envoie ses compliments et dit... que si les troupes qu'il avait l'honneur de commander ce jour... ne peuvent pas prendre cette position, personne ne le peut.
General, Trimble sends his compliments and says that if the troops he had the honor to command this day cannot take that position, all hell can't take it.
Honor Blackman, alias Pussy Galore, c'est ça?
Honor Blackman, filmdeki adıyla Pussy Galore, değil mi?
Je serais honor que tu portes mon collier.
Domuz, tasmamı takman beni onurlandıracaktır.
Voici Barbara, Honor et Holly.
Bunlar Barbara, Honor ve Holly. - Merhaba.
Quel dommage que Honor ne soit pas la demoiselle d'honneur...
Honor'ın baş nedime olmaması ne ironi değil mi?
Ce serait un honneur et un privilège.
It would be an honor and a privilege. Hello?
Va de la loi du ghetto, au chemin de la dignité.
Boy in the Hood'dan Man Of Honor'a kadar.
[[ [ Takashi MiiKe's ] ] ] [ [ [ GRAVEYARD OF HONOR ] ]]
Takashi MIIKE "Onurun Mezarlığı" nı gururla sunar.
Honor!
- Honor.
Rory, voici ma soeur, Honor.
Rory, bu ablam Honor.
Honor, Rory Gilmore.
Honor, Rory Gilmore.
Grand-père, nous vous respectons tous, toi, et maman et papa, mais l'essentiel ici est que Honor soit heureuse.
Büyükbaba, hepimiz sana, anneme ve babama saygı duyuyoruz. Ama asıl mesele Honor'ın mutlu olması.
Tu amène cette fille sans crier gare, et Honor nous dit que tu l'appelles ta petite-amie!
Honor bize, ona kız arkadaşım dediğini söylüyor.
C'est Honor Huntzberger.
- Rory, ben Honor Huntzberger.
- Salut, Honor. Ca va?
- Selam Honor, nasılsın?
- Merci, Honor.
- Tabii. Teşekkürler Honor.
Euh, il était à la tête d'un projet appelé "Honor" [Honneur].
Onur projesinin başında.
Il est clair qu'ils cherchaient une copie d'Honor, mais, heureusement, il est protégé par une clé qui est en-dehors de notre système.
Onur dosyasına ulaşmaya çalıştıklarını belirledik neyse ki, sistem dışından bir anahtarla korunuyor.
Qui a la clé d'Honor assignée à la mémoire?
Hafızaya ulaşmayı sağlayacak Onur anahtarı kimde?
La clé d'Honor sur laquelle le capitaine Tanner travaillait a peut-être été volée.
- Onur kodu şeyi Tanner'ın çalışması çalınmış olabilir.
- Non, Honor, ne me laisse pas seul!
Hayır, Honor, beni yalnız bırakma!
J'ai entendu papa et Honor.
Seslerden Babam ve Honor'un burada oldukları anlaşılıyordu.
- Je crois que tu es amoureuse de lui.
Honor, sen gönlünü iyice ona kaptırdın anlaşılan.
Un peu de politique?
Bueno, quien juega? De que tenemos este honor? Pero quiero saber...