Translate.vc / francés → turco / Java
Java traducir turco
196 traducción paralela
Shiva, je danse pour toi ce soir comme dansent les bayadères dans les temples sacrés de Java.
Şiva bu gece senin için, Java'daki tapınak dansçıları gibi dans edeceğim...
Ça secoue plus fort que le café de Java!
Bir dublesi insanı Cava'daki tüm kahvelerden daha çabuk kurutur.
Du "Rêve de Java"! hein!
Menekşe gibi kokacak!
Ils promettent une super java, et ils annulent!
Evet. Bize bir gösteri sözü verdiler, ve iptal oldu!
Peut-être que Jerry fait la java à Richmond, et drague une minette, hein?
Belki Jerry Richmond'a gitmiştir. Başka biriyle falan buluşacaktır.
Portées par les danseuses de Java.
Cava'da dans eden kızlar bunlardan takıyor.
Nicko? - Java.
- Cava, anne.
J'ai jamais été à ce genre de java.
Hiç böyle şık bir partiye katılmamıştım.
Le dernier week-end, on a fait la java.
Geçen hafta sonu yarışmıştık.
Ça n'est jamais qu'une Java espagnole.
- Ama bu bir İspanyol javası.
On a voulu faire la java, non?
Eğlenelim diye çıktık, değil mi?
- Je croyais que tu faisais la java.
- Şehrin altını üstüne getirmedin mi?
T'en as vraiment mangé, à Java?
Gerçekten Java'da bunlardan yedin mi?
Pas qu'à Java. Ici aussi.
Sadece Java'da değil Changi'de de yedim.
De Java aux îles Fidji, il est recherché pour piraterie, trafic d'esclaves, mutinerie,
Cava'dan Fiji'ye kadar her yerde aranıyor.
Le tunnel vers Java.
JAVA'YA TÜNEL
Ron va creuser un tunnel de Godalming, ici, à Java, ici.
Ron Godalming'den Java'ya tünel kazacak.
Java.
- Java'ya.
Un sac de café de Java.
65 kiloluk bir çuval Cava kahvesi.
Java,
Java,
On a juste fait la java.
Sadece bira içiyorlar.
L'invisible est partout autour de nous... particulièrement ici, à Java.
Görünmeyenler her yeri sarıyor... özellikle de burada, Cava'da.
Si tu veux comprendre Java... tu dois comprendre le wajang...
Eğer Cava'yı anlamak istiyorsan... Vacang'ı anlaman gerekir... kutsal gölge oyunu.
À présent, vous êtes dans le vieux Java, patron.
şu anda eski Cava'dasın patron.
Vous connaissez la gravité de la situation à Java.
Ordunun buradaki durumu çok ciddi.
L'accusé, Jack Celliers, est major dans l'Armée britannique. Après la capitulation des Alliés en Indonésie, le 10 août 1942, il a été parachuté au cœur de Java avec quatre hommes.
Mahkum, Jack Celliers, İngiliz Ordusu'nda binbaşı 4 adamla beraber Banten Vadisi'ne paraşütle indi.
Selon le procureur, vous avez été parachuté à Java.
Savcı Java'ya paraşütle indiğinizi söyledi.
Pas du commandant de Java?
Java komutanının emrinde değil miydiniz?
Vous savez que je suis arrivé en août.
Biliyorsunuz ki ; Java'ya Ağustos'ta geldim.
Le commandant de Java a été capturé en mars.
Yine biliyorsunuz ki ; Java'daki komutan Mart'ta esir alındı.
On a dû penser que j'étais une avant-garde... de l'invasion de Java.
Sanırım onlar bizim Java'nın muhtemel işgali için bir öncü birlik olduğumuzu sanıyorlardı.
Tu ne veux pas faire la java?
Diskoya gitmek istemez misin?
Venons-en au fait, l'homme de Java.
Konuya gel, fosil adam.
C'est un soir à faire la java.
Gönülden eğlenilecek bir gece bu, Marty.
Allons, on n'est pas là pour danser la java.
Haydi. Bu bir kaçış, kek dansı değil.
On va faire des coups fumants et une java du tonnerre
Bu akşam eski kasaba çok sıcak olacak.
Nule, votre java. Marre. J'ai déja mal au crâne.
Başım fena ağrıyor, bu bir hastalık.
Vous ferez ce que je vous dis, Mr. Java.
Ne istersem onu yapacaksin Bay Java.
Java.
Kahve.
T'arrêtes pas de faire la java.
- Bir orada partidesin, bir burada!
Ces vaillants habitants du Krakatoa, à l'Est de Java, qui ont tant sacrifié depuis des siècles.
Cesur Krakatoan'lılar Java'nın doğusunda çok uzun bir süre, çok fazla şeyler feda ettiler.
Temple de Prambanan Java, INDONESIE
Prambanan Tapınağı Java, İNDONEZYA
Temple de Borodour Java, INDONESIE
Borodour Tapınağı Java, İNDONEZYA
Mont Bromo Java, INDONESIE
Bromo Dağı Java, İNDONEZYA
Manufacture des cigarettes Gudang Garam Kediri, Java, INDONESIE
Gudang Garam Sigara Fabrikası Kediri, Java, İNDONEZYA
Un Coup, des défenses de sangliers faites par un guerrier javanais.
Bu, Java'lı bir savaşçının yaptığı yaban domuzu dişinden bir kolye.
La grosse java?
- Çılgın bir parti mi?
"Moi et la bande au Java Joe's."
Ben ve çetem kafedeyiz.
Susan, allez à la boutique Java World et rapportez-moi un caffe latte avec couvercle.
Suzy, senden Java World'a gitmeni istiyorum. Ve bana kapağı olan bir ekspreso al.
- Il avait été champion de Java.
- Ben onun Java dansı bildiğini biliyordum.
Oui. Allons faire la java.
Şeyy, keşke sensiz çıkmasına izin vermeseydin.