Translate.vc / francés → turco / Joyce
Joyce traducir turco
1,310 traducción paralela
Joyce?
Joyce?
Bonjour, Joyce.
- Selam, Joyce. - Merhaba.
Joyce, à ton avis, que cache ta maladie?
Joyce, hastalığına neden olan neydi?
Bravo, Joyce.
Harika bir teşhisti Joyce.
J'ai toujours pensé que si Joyce, Keats et Lawrence s'asseyaient dans une pièce ensemble et que Dostoïevski entrait, il y aurait une sacrée bagarre pour la dernière part de pudding.
Hep düşünmüşümdür ; Joyce, Keats ve Lawrence... birlikte bir odada oturuyor olsalar ve Dostoyevski girse... son puding için kıyasıya bir kavga çıkardı.
Joyce Rensaleer, fusions et acquisitions.
Joyce Rensaleer, birleşen şirketler ve devretmeler.
La pute. Joyce.
Fahişeyle, Joyce.
- Fais-toi Joyce.
- Tamam, Joyce ile yat.
J'ai parlé à Joyce.
Joyce ile konuştum.
Comment ça va, Joyce?
Nasıl hissediyorsun, Joyce?
Qu'est-ce qui ne va pas?
Sorunun ne olduğunu söyle, Joyce.
- Qui? Joyce.
Joyce.
Une putain. Joyce.
Şu fahişe, Joyce.
Tu lui as servi de lien avec Joyce.
Belki de isteğin dışında, onun Joyce ile arasındaki bağı oldun.
Il a déjà la confiance de Joyce.
Joyce'n güvenini kazandı bile.
Pourquoi Joyce t'appelle?
Joyce birden bire niye aradı?
Martin? C'est Joyce.
Martin, ben Joyce.
Parle-moi de Joyce.
Joyce ile ne yapıyorsun?
On a menacé Joyce.
- Biri Joyce'i tehdit etti.
Joyce vous fait dire bonjour.
- Joyce selam söyledi.
- Qui ça?
Joyce.
- Joyce. Votre copine de jeu.
Oyun arkadaşın.
Joyce a été tuée.
Joyce öldürüldü.
Si c'était lui, elle aurait écrit "James".
Joyce onun James olduğunu sanıyordu yani katil o olsaydı, James yazardı.
Joyce a été assassinée.
Joyce öldürüldü.
Pourquoi n'avez-vous pas appelé de chez Joyce?
Neden Joyce'nin dairesinden aramadınız?
Emmène-le au poste.
Onu karakola götür. Ben Joyce'a bir bakacağım.
Je vais voir Joyce.
Orada buluşuruz.
Bonsoir. Je suis Joyce Summers.
Merhaba, ben Joyce Summers.
C'est un miracle, Joyce.
Bir mucize Joyce, mucize.
Tu sais ce qui m'a fait revenir, Joyce?
Beni ne geri getirdi biliyor musun Joyce?
Bien qu'Ulysse décrive minutieusement Dublin Joyce se réfugia à Paris pour échapper à ce qu'il appelait "la malveillance au jour le jour de cette ville grossière"
Ulysses'in Dublin'i karış karış anlatmasına rağmen Joyce'un kendisi Paris'e kaçmıştır ve daha sonra bundan "Bu kaba şehrin gündelik kötülüğünden" diye bahsedecektir.
Joyce.
Benim adım Joyce.
Même avec un diplôme de l'UNS, ça ne te fera pas de mal de lire Joyce.
SNU derecesiyle bile, Joyce'u okumakta zorlanırsın.
Joyce, vous ne devez pas vous sentir responsable de son départ.
Joyce, o gittiği için kendini suçlamamalısın.
- Joyce...
- Joyce...
Joyce, ne vous sentez pas responsable de son départ.
Joyce, onun gidişinden dolayı kendini suçlamamalısın.
Joyce m'a invitée, alors j'ai décidé de laisser tomber mon soin de visage et de m'amuser.
Joyce bir kişilik daha yer olduğunu söyledi o zaman bende yüz bakımını boşver parti yapalım dedim.
Comment te sens-tu, Joyce?
Şimdi, hayatın nasıI gidiyor, Joyce?
- Cordelia, ce que tu peux être pénible.
Mantıklı. Peşinde oldukları şey Joyce'un odasındaki maske.
Normal. Ils cherchent le masque qui est dans la chambre de Joyce.
Maske Ovu Mobini denen bir zombi iblis'in gücünü taşıyor.
Joyce, j'ai besoin d'elle.
Joyce, onunla olmam şart.
Parlez-lui pour moi.
Benim adıma onunla konuşmalısınız Joyce.
Vous ne comprenez pas, Joyce.
Anlamıyorsun Joyce.
Salut.
Selam Joyce.
Merci, Joyce.
Sağ ol Joyce.
et ne le nourrissez pas avec Joyce.
Joyce'a da yedirme.
Joyce.
Joyce.
- Je suis Joyce.
- Ben Joyce. - Ben James.
Tu baves!
Joyce, damlatıyorsun.
- Joyce?
- Joyce?