English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Lair

Lair traducir turco

49 traducción paralela
J'en ai lair? Vous saurez quand je vous parlerai.
- Seninle konuşur gibi bir halim var mı?
Paulie, donne-moi un aurre lair au chocolar.
Paulie bana bir tane daha çikolatalı krema ver.
- Paulie, mon lair au chocolar?
- Paulie, benim kremam nerede?
- Non, il a lair de tolérer.
Hayır, durumu stabil.
- Elle a lair fascinante.
İlginç bir kıza benziyor.
On irait prendre lair, les regarder briquer les ambulances.
Dışarı çıkıp ambulansları parlatmalarını izleriz.
- Cest la raison de tes vêtements? - Qu'est-ce qu'ils ont mes vêtements? Tu as lair dune carotte avec des boucles doreille.
Demek bu yüzden küpeli havuç gibi giyiniyorsun.
Tu m'as lair.
Görünüyor.
C'est une kua ulaya.
Flora Kurell-Oh-Lair.
Ca m'a lair assez sacré.
Yeteri kadar kutsanmış hissediyorum.
- Tas pas lair tranquille.
Horatio, iyi misin? Hayır.
Les mains en lair!
Ellerini göster! Ellerini göster!
Jai fait un tour en voiture, jai pris lair et jai arrêté un fugitif.
- Biraz araba kullandım. Biraz temiz hava aldım. Kaçak bir mahkum yakaladım.
Et de tester lair pour voir si cest nucléaire, médical, ou si ça vient du sol.
Bir de kirli hava temizlenecek. Nükleer mi, tıbbi mi, topraktan mı kaynaklanıyor, anlarız böylece.
ça ma lair vrai. Cest la victime qui cloche.
Gayet gerçek görünüyor.
Il a dû voir Gina aux infos, il est parti prendre lair.
- Akşam haberlerinde otel baskınını duyup, kaçmış olmalı.
Pour vous, ça a lair normal, mais cest une main!
- Saçmalamayı kesin! Bu birinin eli.
Vous navez pas lair content.
- Çok mutlu görünmüyorsun.
Vous avez lair de douter.
İkna olmuşa benzemiyorsunuz.
Lamorce a explosé et lair, déplacé à 5000 m / s, a allumé les jerricans dessence.
Başlık patladı ve hava bir miktar benzini ortaya çıkartarak saniyede 4500 kilometre yer değiştirdi.
Jai lair... Heureuse.
Nasıl görünüyorum?
Plus le duvet est de qualité, plus il emmagasine lair.
Kaz ne kadar olgunsa tüyler de o kadar daha hava geçirir. Ona da güvercinlik denir.
Il y avait de lair entre les plumes. Entre le duvet.
Tüylerin arasında hava vardı.
Non, elle a respiré de lair surchauffé.
Hayır. Aşırı ısınmış hava solumuş.
La famille Lair a un passé de voleurs, Zach.
Liar ailesinin hırsızlık geçmişi var.
Je cherche Henry Lair.
Henry Lair'i arıyordum.
Il s'appelle Brian McBrian, roi de "Dragon's Lair".
Adı Brian McBrian, "Ejderha İni" nin kralı.
"Dragon's Lair", dit-il, est sa vocation.
Diyor ki "Ejderha İni" ondan sorulurmuş.
Peut-être qu'il trouve le monde de "Dragon's Lair" plus intéressant.
Belki de "Ejderha İni" nin dünyası daha ilginç geliyordur.
C'est "Dragon's Lair".
"Ejderha İni".
Mais c'est peut-être attacher de l'importance aux petites choses, comme porter ce pantalon ou passer un niveau de "Dragon's Lair", et faire en sorte qu'elles comptent plus que les mauvaises choses.
Belki de bütün bu küçük şeyleri birbirine bağlamaktır tıpkı bu pantolonu giymek veya "Ejderha İni" nde yeni bir seviyeye geçmek ve de bunları kötü şeylerden daha çok önemsemek gibi.
Et quand je veux ouvrir la fenêtre pour de lair frais.. .. tu ne laimes pas?
Ben biraz temiz hava için pencereyi açmak istediğimde..., bunun neresi kötü?
Ça m'a lair super ici.
- Harika görünüyor burası.
J'ai dit que les créateurs de "Dragons Lair" allaient me donner un prix.
Ona "Dragon's Lair" ın yaratıcılarının bana ömür boyu başarı ödülü vereceklerini söyledim.
The lair of the beast.
Aslanın inine girecekler.
La dysenterie de Martin.
Martin's Lair of the White Worm.
Nous sommes sur le point d'avoir une paix qui a échappé à la planète depuis 50 ans, et vous la fichez en lair!
50 yıldır bu gezegende eksik olan barışın eşiğindeyiz ve sen bunu çöpe atıyorsun.
et pourtant t'as lair de... - Jen Coulin!
- Hiç sorunun yokmuş gibi...
Garde le mains en lair. Je te laisse expliquer ça à tes enfants.
- Çocuklarına açıklarsın.
♪ To my lair... ♪ Je comprend toutes les raisons, C'est ju...
Bir prens için... ucuz bir ders oldu.
BAR "La tanière"
'LAIR'BAR
Ici au bord du système solaire, elle n'a pas lair de grand chose.
Burada, Güneş Sistemi'nin kıyısında pek de bir şeye benzemiyor.
- Il me faur un lair au chocolar.
- Fazla uzun sürmesin, Vinny.
Tu as foutu ma vie en lair.
Hayatımı kararttın.
Ils jouent quand soudain... lls se font braquer. Tous les mains en lair. Sauf Stevens.
Onun haricinde herkesin elleri havadaydı.
- Lair est sain.
- Hava temiz.
Jai tout fichu en lair...
Bütün her şeyi berbat ettim.
Dysenterie.
Lair.
T'as lair de bien aimer Konkan Queen.
Konkan Queen'e neden bu kadar sık gidiyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]