Translate.vc / francés → turco / Lego
Lego traducir turco
196 traducción paralela
Une fois, j'ai pris mes cubes, mes livres, mes Lego, le grand sac de billes, et j'ai tout jeté par terre pour qu'Annabel ne soit pas la seule à se faire gronder.
Bir keresinde bütün blok yığınlarını raflardaki kitapları ve bütün Lego parçalarını aldım ve hepsini yerlere saçtım ki tek başı belaya giren Annabel olmasın diye.
J'ai un Lego.
Lego'larım var.
L'immeuble aurait pu être en Lego.
O bina legodan olabilirdi.
Comme c'est ingénieux ces fourchettes en Lego.
Ne kadar akıllıca, çatallar legodan yapılmış.
J'ai encore mes Lego.
Hala bir kaç legom duruyor.
Des vrais Lego?
Bu gerçek Lego mu?
Moi, j'ai pas de Lego.
Benim hiç Legom olmadı.
Je vais pas finir ma ville en Lego tout seul.
Lego şehrini tek başıma bitirmekten kurtulurum.
Il y a quatre-vingt-sept blocks, nos aïeuls...
Dört puan ve yedi lego önce, benim...
- Pourquoi ai-je acheté ce T-shirt Lego?
Niye bu LEGO tişörtünü satın aldım?
- Comment va la nouvelle pièce?
- Yeni lego parçası nasıl?
Ces hôtels sont faits avec des LEGO!
Bu oteller legoyla yapılmış.
On a passé 3 heures dans la chambre à Casey et j'ai seulement découvert qu'il collectionne les pare-boues de voitures...
Ve bizim tek bulabildiğimiz lego koleksiyonu olduğu...
J'ai joué au LEGO jusqu'à 17 ans... et je me teins les cheveux, parce qu'ils sont prématurément gris.
17 yaşıma kadar Legolarla oynadım ve bir renk uzmanına gittim, ben renk körüyüm. İşte gerçekler.
Je suis LEGO.
Ben LEGO'yum.
Un idiot a laissé traîner une boîte de Lego.
- Hangi salak kapının önüne LEGO'larını bırakır ki?
Pendant que tu es là, voici mes Lego et une photo de la base spatiale.
Hazır buradayken, LEGO setimle uzay komuta merkezinin fotoğrafını da al bakalım.
Nous ne faisons pas du Lego d'organes avec votre camarade de chambre..... afin de vous les coller à l'intérieur.
Lego gibi oda arkadaşlarının organlarını... çekip çıkarıp sana takmıyoruz.
Ces dinosaures en Lego que tu as faits étaient plutôt carrément surprenants.
Yaptığın lego dinozorlar epeyce hayret uyandırıcıydı.
- Ne sois pas trop préssée, l'intérieur ressemble toujours à "Lego Land"...
Evet, etkilenmiş görünme. İçerisi hala lego diyarı gibi.
Threw your lego in the lake why d you wanna go do that for?
Threw your lego in the lake why'd you wanna go do that for?
Plutôt me coller des Lego dans le cul. "
Hayır. Kıçıma Lego sokacağım, bununla oynamam...
Ses dinosaures sont moches et elle n'a pas beaucoup de Legos.
Dinozorları çok çirkin ve onun çok fazla Lego'su yok.
Les garcons, sortez les chaussures transparentes de strip teaseuses de maman de votre boite a lego.
Çocuklar, topuklu ayakkabılarımı lego kutunuzun içinden çıkartın.
Et si je tire le mauvais Lego?
Yanlış taşı çekersem ne olur?
Ton auto-tamponneuse s'est fait rentré dedans à Legoland, bizut?
Lego diyarında çarpışan araban hurda mı oldu çaylak?
Impossible de voir les tissus avec des pixels gros comme des legos.
Pikseller, lego büyüklüğündeyken doku karakteristiği yapmak imkansız.
Comme des Lego.
Lego gibi bir araya getirdim.
Porter prend tous les Lego.
Porter bütün legoları aldı.
J'ai supplié et supplié, mais je n'ai reçu qu'une stupide boîte de Lego parce que ma féministe de mère ne voulait pas que je me conforme aux rôles traditionnels selon le sexe.
Yalvarıp durdum, ve tek aldığım aptal bir logo setiydi çünkü benim feminist annem benim klasik cinsiyet geleneklerine uymamı istemiyordu.
Pour des vieux Lego et un pot?
Kullanılmış legolar ve mini sandalyeler için mi?
- Oui. Si c'est l'anniversaire de Timmy, si quelqu'un est à court de lego...
- Evet, mesela küçük Timmy'nin doğum günüdür ve birisi ona oyuncak almasında yardımcı olur.
On dirait... Une maison en lego.
Bir çeşit oyuncaktan ağaç evi.
En allant à ma fenêtre, j'ai marché sur un Lego.
Karga penceremin yanından geçerken... Lego parçasına bastım.
- Lego Star Wars!
- Fairy Barbie. - Fairy Barbie. - Lego Star Wars!
Lego veut me sponsoriser.
İşin gerçeği, Lego bu sene bana sponsor olmak istedi.
Il faudrait aussi t'excuser à la cliente qui a trouvé un Lego dans sa pizza.
Ayrıca pizzasının içinden lego çıkan müşteriyi de arayıp özür dileyebilirsin. Aman Tanrım.
Je lui ai pris des Legos.
Ben lego almıştım.
Comme mes Lego, je ne joue plus avec.
Benim eski Mega Bloks oyunumu da satabiliriz, nasıl olsa artık kullanmıyorum.
- C'est pas comme jouer aux Lego.
Bu iş legolarla oynamaya benzemez.
Manière Artistique de Nimber la Grandeur de l'Élite.
Hiyerarşilerde Krizden Kaçınmak için Lego Yapımı
C'est une compétition en équipe où un chef dirige ses coéquipiers dans la construction d'un Légo, dont il est le seul à avoir le plan.
Bu rekabete dayanan bir takım kurma egzersizi. Bir kişi, takım elemanlarının sadece kendisinin gördüğü bir lego modelini yapması için yönlendiriyor.
Alors, quand je vous ai aidé à gagner ce truc... Quand je pensais qu'on s'amusait, je vous embarrassais, c'est ça?
Yani sana o lego şeyinin kazanmanda yardım ederken, beraber eğlendiğimizi sanırken, aslında seni utandırıyor muydum?
C'était à Legoland.
Şey, o fotoğraf lego dünyasında çekilmişti.
Retrouve tes boules, probablement sous le coffre à Lego, retourne au magasin et exige la bonne taille.
Evlat, yukarı çıkıp hayalarını bul, muhtemelen Lego küvetindedir, sonra da o mağazaya gidip doğru bedeni iste.
Ouais, Droll, le roi-fantôme de lego.
Evet, Droll, Iego'nun gizli hükümdarı.
Citoyens de lego,
Iego halkı,
- Un de mes Lego.
- Legolarımdan biri.
Tu veux des Lego?
Şu Lego şeylerine ne dersin?
- Accrochés les uns aux autres...
- Lego?
- Non!
- Lego Star Wars!