English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Livres

Livres traducir turco

12,389 traducción paralela
Mamie a lu ses livres sur le zodiaque, appelé des tantes, et accompli un rituel pour arrêter notre malchance.
Büyükannem, zodyak kitaplarına bakmaya başladı birkaç teyzemi aradı ve kötü talihimizi yollamak için bir ayin yaptı.
Je ne ressens pas trop l'ambiance "collectionneur de livres".
Burada pek de kitap koleksiyoncusu havası alamadım.
Vous aimez beaucoup vos livres, n'est-ce pas?
Kitapları seviyorsun, değil mi?
Te souviens-tu comment Bunchy cachait ses livres de super-héroines dans sa chambre, comme si c'était des Playboys?
Bunchy'nin kadın süper kahraman çizgi romanlarını sanki Playboy dergisiymiş gibi sakladığı zamanları hatırlar mısın?
Vous connaissez ces livres?
Bu kitapları biliyor musun?
La plupart de leurs livres ont eu du succès.
Ve kitaplarının çoğu epey iyi iş çıkardılar.
Vous n'êtes pas fan des livres?
Ee sen kitap düşkünü değil misin?
Euh, il a gagné six livres depuis la chirurgie.
Ameliyattan beri altı kilo aldı.
Il agite le même genre de merde, mais voilà comment vous saviez que les livres importaient.
O da bu tarz bir boku kışkırtıyordu. Kitapların önemini böyle anlarsın.
Depuis le moment où on est ici! N'est-ce pas ce que vos livres disent?
Defter de aynı şeyi söylemiyor mu?
Il m'a aidé à comprendre des choses que j'avais lues dans les livres.
Sadece kitaplarda okuduğum şeyleri anlamama yardımcı oldu.
J'ai peur que vous ayez une amende de 175 livres.
Maalesef bu size 175 pound ceza getirir.
Seulement dans les livres d'histoire.
Tarih kitaplarından.
J'ai certains de ses livres mais malheureusement, il n'a pas pu tout m'enseigner avant de...
Elimde babamın bazı kitapları var ama ne yazık ki bana her şeyi öğretmesi mümkün olmadı. Şeyden önce...
Et les livres?
- Peki ya kitaplar?
Il manque une partie de ses livres de compte.
Makbuz defterinden bir sayfa eksik. Bak.
Ils voulaient seulement savoir si j'allais être bruyante et organiser des soirées et les empêcher de lire leurs livres en paix à 19h.
Gürültücü olup olmadığımı ve parti yapıp yapmadığımı... ve saat yedi de onları kitaplarından uzak tutar mıyım tutmaz mıyım diye bilmek istediler.
Je les aide à tourner la page, les dirigent vers des livres ou des groupes de soutien.
Gemişini unutup, kitaplara destek gruplarına yönelmesine yardımcı oldum.
Il a passé des années à compiler des sorts dans des livres.
Yıllarını bu büyüleri kitaba aktarmakla geçirmiş.
Mais ces livres contiennent beaucoup de choses sur le Grimoire.
Ama bu kitaplarda Grimoire hakkında bir sürü bilgi var.
- J'ai apporté les livres.
- Kitapları getirdim.
- Quels livres?
- Ne kitapları?
Je vends des affaires. Des livres.
- Bir şeyler satmaya geldim.
Prends tes livres tachés et sors de mon café.
Boklu kitaplarını al ve siktir git kafemden.
Tu es venue pour me donner des livres?
Kitapları vermek için mi?
Bien après que la Présidente Payton soit dans les livres d'histoire, je serais toujours à Langley.
Başkan Payton tarih kitaplarındaki yerini aldıktan çok sonra ben hâlâ Langley'de olacağım.
- Onze ans de livres propres.
- 11 yıllık temiz sicil.
Ces livres académiques peuvent très bien se vendre, surtout si vous les mettez dans un programme, les utiliser dans les écoles de médecine comme livre de cours.
Biliyorsun, bu akademik kitaplar gerçekten satabilir özellikle de müfredatla bağdaştırıp tıp fakültelerinin ders kitabı olarak okutmalarını sağlarsan.
Durant les 35 premières années du XXe siècle, les maisons d'édition américaines ont imprimé plus d'1 / 5 de millions de livres.
" 20. yüzyılın ilk 35 yılı boyunca Amerika'daki yayın evleri bir milyonun beşte birinden daha fazla kitap bastı.
Nous allons donc essayer une nouvelle stratégie de marketing. Envelopper les livres dans du papier brun.
O yüzden, bunun yerine yeni pazarlama stratejileri geliştireceğiz kitabı kahverengi kağıda sarmak gibi mesela.
Peu importe ce qu'écrit l'Auteur, ça n'apparaît pas dans les livres.
Yazarın yazdığı her neyse, kitaplarda görünmüyor.
Maintenant, ces livres, ces histoires... Ne pourront jamais être effacés, car...
Şimdi, bu kitap, bu hikayeler... asla silinemeyecek, çünkü...
Depuis tout le monde a commencé à télécharger des livres depuis le cloud, je dois accepter des petits boulots de recherche juste pour que les portes restent ouvertes.
Herkes kitapları internetten indirmeye başlayınca, burayı açık tutmak için ben de araştırmalara önem vermeye başladım.
Je veux dire, hum, où exactement avez vous dit avoir vu ces livres?
Bu kitaplari tam olarak nerede gördüm demiştiniz?
Je ne peux pas m'empêcher de souhaiter que nous ayons gardé quelques livres entreposés là-bas.
Ama keşke oradaki bir kaç kitaba sahip olabilseydik.
Beaucoup de gens écrivent des livres en prison.
Hapishanedekilerin çoğu kitap yazıyor.
Tu te soucies de rien, tu lis pas de livres, et tu meurs jamais.
Hiçbir şey hakkında endişelenmene, kitap okumana gerek yok ve asla ölmezsin.
Et une maison sans livres est comme un esprit sans pensées.
Kitapsız bir ev, düşüncesiz bir akıla benzer.
Il est temps d'aller voir le monde autrement que dans les livres.
Oradan seni çıkarmanın vakti geldi. Sadece kitaplarda okuduğun yerlere git.
150 livres de poudre mises à feu par une platine à silex.
Silah emniyeti tarafından ateşlenmiş 70 kilo barut.
J'ai tout essayé... vidéos, livres, sites internet d'éducation.
Her şeyi denedim. Videolar, kitaplar, aileler için internet siteleri.
Résolvez-le, et vous pourrez écrire vos noms dans les livres d'histoire.
Çözerseniz tarih kitaplarının üstüne adınızı yazdırırsınız.
J'ai passé ma vie dans une tour d'ivoire, à apprendre des livres et des machines à sons, au lieu de vraiment découvrir le monde.
Tüm hayatımı o hayal dünyasında geçirdim. Gerçek dünya deneyimini yaşamak yerine onu 3 boyutlu çocuk kitaplarından, hayvancıklı aletlerden öğreniyordum.
J'ai quitté le confort de ma classe pour découvrir un monde au-delà des livres.
Sınıftaki rahatlığımı dünyanın deneyimini kitapların ötesinde yaşamak için bıraktım.
Tous les livres qu'elle n'a jamais pu lire.
Okuma fırsatı bulamadığı kitaplar.
Laisse-moi m'occuper des livres.
Kitaplarla ben ilgilenirim.
Alan. Oui, on doit partager tout ce qu'on a, nos jouets, nos livres, nos... nos saucisses.
Evet, paylaşabildiğimiz her şeyi paylaşmalıyız oyuncaklarımızı, kitaplarımızı sosislerimizi.
Je lisais un des livres de Sweets...
Sweets'in bir kitabını okuyordum.
Oh, et si je puis me permettre. Je rangeais des livres dans votre bureau et ceci... est tombé d'entre les pages.
Ah, izin verirseniz, çalışmanızdaki bazı kitapları yeniden düzenliyordum ve... sayfaların arasından çıktı.
On a écrit des livres.
Kitaplar yazdık.
Tous les ingrédients sont frais et biologiques et livrés par une petite exploitation qui appartient à maître Bruce.
Her malzeme taze ve organik. Efendi Bruce'un sahibi olduğu bir çiftlikten günlük olarak geliyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]