Translate.vc / francés → turco / Lobby
Lobby traducir turco
200 traducción paralela
Et le proviseur n'a pas accepté que ça se passe dans le lobby.
Ve Lise müdürü olayın lobide olmasını istememişti.
Je me demande pourquoi ce gars a garé son camion dans le lobby.
Acaba bu adam niye lobiye park etmiş?
Écoutez, on aimerait bavarder mais il faut aller dans le lobby... attendre la limousine.
Konuşmak isterdik, ama gidip lobide oturmalı ve limuzini beklemeliyiz.
8 : 30. Venez me chercher au lobby du Marriott.
Akşam 8.30'da beni Marriott Otel'in lobisinden al.
Pointez-la vers le parterre.
Lobby'ye yönelt.
Si le lobby est dégagé, il y a la porte de service.
Lobi temizse, arka çıkış var.
Bienvenue dans le lobby.
Lobiye hoş geldiniz.
Nous ne sommes pas beaucoup, mais nous formons un puissant lobby.
Çok kalabalik sayilmayiz, ama güçlü bir lobimiz var.
Je te parie qu'elle ne l'a pas laissé aller plus loin que le lobby.
Bu arada bir milyon papeline iddiaya girerim lobi'nin ötesine geçmesine izin vermemiştir.
Imitez le lobby des armuriers.
- N.R.A.'in yaptığını yap.
Bon Dieu, Léo, elle ignore tout du lobby écologiste.
Tanrım, Leo! O kadın çevreci lobilerin daha ç'sini bile bilmez!
Le lobby écologiste n'a jamais eu de meilleur allié que le Président.
Çevreci lobilerden daha büyük, bir destek düşünemiyorum.
Le lobby des armuriers vous fait chanter, Douglas?
Douglas, N.R.A.'in elinde şeytanla golf oynarken alınmış görüntülerim mi var yoksa?
Jusqu'où peut aller l'influence d'un lobby?
Demek istediğim, bir lobi daha fazla ne isteyebilir?
J'ai oublié quelque chose dans le hall.
1 saniye bekle Lobby de bir şey unuttum.
Ferme adepte du lobby du tabac...
Sigara lobisinin sadık destekçisi.
Ecoutez parler le lobby des armes!
Bakın kim konuşuyor, bay NRA.
En parlant de l'île judiciaire Enies Lobby,
Adliye adası Enies Lobby'den bahsetmişken,
Enies Lobby est connue pour son train des mers la reliant au départ de Water Seven.
Enies Lobby, Water Seven'la arasında sefer yapan deniz treniyle ünlüdür.
On l'appelle "le lobby".
Buraya lobi diyoruz.
Je vous ai expliqué que les gens venaient au lobby pour parler du bon vieux temps et regarder la télé.
- Sizden aile maile olmaz. Hatırlıyor musunuz, size insanların lobiye gelip eski güzel günlerden konuştuklarını ve televizyon seyrettiklerini anlatmıştım.
- Lobby, réception et ascenseurs.
- Girişi, resepsiyonu ve asansörleri
Peut-être qu'il attendait dans le lobby.
Belki lobide beklemiştir.
Le voilà qui rentre dans le lobby de l'hôtel et dans l'ascenseur.
Burada da lobiye girerken görülüyor. Burada da asansörde.
Traverse le lobby, glisse sur le verre, la gravité fera le reste.
Camı görüyor musun? Lobide yürü, cama bas... ve gerisini ben hallederim.
Boucle le dans le vestibule et appelle les flics.
Cut him off in the lobby and call the cops.
Bobby, hobby, lobby.
- Bobby, hobi, lobi.
D'où vient la statue, dans le hall?
Lobby için bu heykeli ne zaman aldık?
Griffé "lobby des armes"? Chaussures de luxe.
Adı "silah lobisi adamlarını koruyor" mu?
- Lobby du tabac?
- Sigaracılardan mı?
Réunion à 11 h avec Greenpeace, apéritif avec le lobby du pétrole.
Saat 11 : 00'de Greenpeace var, sonra da benzin mafyasıyla kokteyl.
Allons voir s'ils nous laissent déposer des brochures dans le hall
Lobby'ye bir kaç broşür bırakmamıza, izin verip vermeyeceklerine bir bakalım.
C'est un clavier numérique pas très différent de celui du système d'alarme dans le lobby.
Tuş takımı sistemi, lobideki alarm panelinden farklı değil.
Les néoconservateurs fondèrent un lobby pour publier les conclusions de l'Équipe B.
Yeni Muhafazakârlar B Takımı'nın bulgularını duyurmak için bir lobi grubu kurdular.
Vendredi après-midi, Francesca entrera par le lobby.
Cuma günü akşam üstü Francesca lobiden girecek.
On surveillera le lobby.
Lobide nöbet tutacağız.
Et Jack Frye fait du lobby sur tout le monde dans cette ville.
Ve Jack Frye şu anda lobi oluşturuyor.
Mais le Grocery Manufacturers of America, un lobby installé à Washington DC, qui défend les intérêts de l'industrie alimentaire, sait détourner les yeux des sociétés qu'il défend.
- Ama market üreticileri... - Washington DC tabanlı, lobi grubu... - Yiyecek tüketimi endüstrisini geliştiren grup.
Le lobby de Coke, Heinz, Smucker's, Kellogg's, Nestlé, Kraft, Hershey's, Sara Lee, Cadbury,
- Kola, Heinz, Smuckers, Kellogs, Nestle, Kraf
Bonjour madame, Je représente un lobby du tabac...
Merhaba bayan. Ben tütün lobisini temsil etmekteyim.
C'est le grand lobby de l'industrie du tabac à Washington, D.C... et M. Naylor est leur porte-parole.
Şimdi, tütün endüstrisinin Washington, D.C'deki ana kulisi onlar. Ve Bay Naylor onların baş sözcüsü.
- Le hall est dégagé.
- Lobby boş.
Au-delà du lobby, cet endroit est un mystère.
Lobinin arkasında, bu yer tam bir gizem.
On se rejoint dans le lobby.
Lobide buluşalım.
Elle est dans le lobby, en bas.
Nerede o? Lobide.
Il fera une énorme peinture pour le lobby façon manga.
Lobi duvarlarından biri için Japon animasyonlarından uyarlanmış büyük boy bir tablo yapacak,.
J'ai dit aux lobby que vous partez Cliff.
Kulistekilere istifa edeceğini söyledim, Cliff.
- Vous avez dit aux lobby que je partais?
Onlara istifa edeceğimi mi söyledin?
Les fenêtres dans le lobby de la Tour Nord avaient été soufflées, et des panneaux de marbre avaient été arrachés des murs.
Kuzey Kulesi'nin lobisindeki pencereler paramparça olmuştu ve duvardaki mermer paneller patlamıştı.
Sans oublier les dommages au lobby de la Tour Nord.
Kuzey Kulesi'nin lobisini hasara uğratanın dışında gerçekleşenleri.
Lobby sécurisé, monsieur.
Lobi güvenli, efendim.