Translate.vc / francés → turco / Lés
Lés traducir turco
1,684,301 traducción paralela
Donnez-lui un téléphone et les clés de la voiture.
Ona bir telefon ve araba anahtarı verin.
Les enquêtes, c'est toujours pareil.
Soruşturmalar hep böyle.
C'est comme les jeux à gratter.
Kazı kazan biletleri gibi.
Trouve les vidéos de surveillance.
Kamera görüntülerini alın!
Je veux voir tous les faits et gestes de Sang-man depuis qu'il est entré
Sang-man'ın içeri girdiğinden beri ne yaptığını bilmek istiyorum!
Je ne les ai jamais vus!
Onlarla hiç görüşmedim!
Il est trop tôt pour s'avancer, mais quelqu'un doit tirer les ficelles.
Söylemek için biraz erken ama sanırım onların arkasında biri var.
Quelqu'un a dû les engager pour kidnapper Min-woo.
Birisi Sang-man ve Kyung-hwan'a Min-woo'yu kaçırmalarını emretmiş olmalı.
Et mon plus gros donateur pour la recherche sur les rêves lucides.
Ayrıca o berrak rüyalar alanında en büyük sponsorum.
Les rêveurs lucides s'attirent.
Berrak rüya gören insanlar birbirlerine çekiliyor.
Bonjour les bonnes manières.
Terbiye almadın galiba.
Vous connaissez les rêves partagés?
Müşterek rüyayı hiç duydun mu?
L'intrusion dans les rêves?
Rüyada gezme, rüya istilasını?
Jusqu'à ce que je découvre les rêves lucides.
İşte o zaman berrak rüyalar hayatıma girdi.
C'est là que j'ai découvert les rêves partagés.
Sonra müşterek rüyaları keşfettim.
Les rêves partagés n'ont rien à voir avec les rêves lucides.
Müşterek rüya, berrak rüyadan farklı! Kanıtlanmış bir şey değil.
Quand vous appuierez sur le bouton, manipulez vos ondes cérébrales pour les dissocier des siennes.
Zil sesini duyunca beyin dalgalarını onunkilerden ayırmaya konsantre ol.
Les décors peuvent changer, ne paniquez pas.
Ve arka planlar değişebilir, o yüzden panikleme.
Tu veux retourner derrière les barreaux?
Hapse mi girmek istiyorsun?
On suit les ordres et on empoche le pognon.
Söyleneni yapar ve paramızı alırız.
On manipule les ondes cérébrales pour se rendre dans le rêve d'un autre.
Başkasının rüyasına girmek için beyin dalgalarını kullanmak demek.
- Appelez les renforts!
- Hemen diğerlerini çağır!
J'ai trouvé un centre de recherche sur les groupes sanguins rares.
Özel kan grupları üzerine bir araştırma merkezi buldum.
Vous êtes réputé pour dénoncer les hommes d'affaires corrompus.
Şirket yolsuzluklarını ifşa etmekle ünlüsün.
J'ai contacté les gens de la liste mais mon fils est mort.
Listedeki insanlarla iletişim kurmaya başladım. Ama oğlum erken öldü.
Les gars!
Çocuklar!
- Les gars?
- Çocuklar?
Je cherche quelqu'un qui maîtrise les rêves partagés.
Birinin müşterek rüya yapabildiğini duydum.
Je tiens ici ce que sont surement les restes de Lewis.
Lewis'den muhtemel kalıntıları tutuyorum.
Je n'aime pas les bébés.
Bebekleri sevmiyorum.
Les gars, j'ai besoin de toute votre attention.
Çocuklar, dikkatinizi çekebilir miyim lütfen?
Lewis a parlé de ça, il a dit... que les ponts s'effondreraient, les satellites tomberaient du ciel, et, tu sais, ça.
Lewis bundan bahsetmişsni, Köprüler yıkılmaya, gök yüzünden uydular düşmeye, ve, bilirsiniz işte, bu.
Tu sais que j'avais une peur bleue de glisser sur les banquettes des restaurants mexicains?
Hatırlar mısın eskiden meksika restrotanlarında uzun botlar ile koltukdan kaymaktan ölümüne korkardım?
Adieu mon ami, je sais que je t'en ai fait voir de toutes les couleurs, mais tu t'en es occupé comme un chef.
Görüşüzü, sevgili arkadaşım. Biliyorumki seninle çok şey yaşadık, ama sen gerçek bir tualet gibi karşıladın.
Mais comme les dinosaures, toute bonne chose a une fin.
Aynı dinazorlar gibi, her güzel şeyin bir sonu vardır.
♪ Va nous faire fondre la peau sur les os ♪
♪ Derimizide eritecek olan ♪
C'est un groupe de ska que j'écoutais dans les années 90.
Bu, bu eski bir grup'90'larda dinlediğim
Coucou les gars,
Hey, çocuklar.
Et ça dit que tôt ou tard, tous les réacteurs nucléaires exploseraient.
ve şöyle diyor, er yada geç tüm nücleer reaktörler patlayacakmış.
Vous savez ce que dise les mexicains à propos du Pacifique?
Meksikalılar oraya ne diyor biliyor musunuz?
Les...
Redemption.
Hé, les gars!
- Hey, çocuklar!
"on ne met pas tous les oiseaux en cage."
Bazı kuşlar kafeslenemez. o zaman yaşa'...
Et quand Todd lui a roulé dessus et ses boyaux sont sortis, mais il a réussi à les remettre et maintenant il est quelque part surement très énervé.
Tamam? Ve todd onun üzerinden geçti Bağırsaklarını ezerek hemde, ve bir şekilde adam bağırsaklarını toplayarak geri geldi ve halen orada bir yerlerde, muhtemelen çok kızgın bir şekilde bekliyor.
J'ai un peu d'expérience avec les bateaux... Quelqu'un d'autre?
biraz tecrübem var, ah, botlar... başka bot kullanmayı bilen var mı?
On longera les côtes, jusqu'à arriver à Zihuatanejo.
Açıkları kucaklayıp, kıyılardna uzaklacaşız ve Zihuatanejo'ya gideceğiz
Blague. Seulement les bougies et les plugs.
Şaka, ama mumları ve göt tıkacını koydum.
Blague. Seulement les bougies et les chants. c'est mon dernier mot.
Şaka, Sadece mumlar var, ve benim son cevabım.
C'est gentil Tandy, mais j'ai juste besoin de me dégourdir les jambes.
peki, müteşekkir oldum Tandy, ama sanırım biraz yürümeye ihtiyacım var.
Ça y est, les gars.
- tamam.
Alors on va prendre les plus petites où personne ne va, on va sauter dans le bateau et partir en vitesse.
yani biz sadece bu küçük böcük sokaklardan kimsenin geçmediği, ve bota atlayacağız, ve gitmeye hazırız.