English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Masada

Masada traducir turco

2,815 traducción paralela
Moi servir à table?
Ben mi? Masada beklemek mi?
Anna et Ethel serviront à table.
Anna ve Ethel masada bekleyecek.
Il y a un document secret sur la table de conférence. Une communication entre Vivian et la CIA.
Önünüzdeki masada Vivian ve CIA arasında yapılmış bir konuşmanın gizli bir belgesi var.
Je veux un siège à la table.
Masada bir yer istiyorum. Yerin altında değil, üstünde olmak istiyorum.
- J'ai servi à table auparavant.
- Daha önce masada beklemiştim. - Ciddi misin?
J'ai été acceptée à la fois par NYU et Columbia dans leurs programmes de doctorat, mais ai refusé parce que j'avais deux jeunes enfants à conduire et un mari qui s'attendait au diner sur la table tous les soirs.
NY ve Columbia üniversitelerinden doktora programlarına kabul edildim. Ama ben reddettim çünkü oyun parkında iki tane küçük çocuğum ve her akşam masada yemek bekleyen bir kocam vardı.
Je suis derrière mon bureau depuis quatre heures.
Dört saattir masada oturuyorum.
La table des enfants, c'était la nôtre.
Çocukken masada oturduğumuz günleri hatırladım.
Il boit des coups avec tous les rédacteurs de la presse écrite.
Yazılı basının tüm editörleriyle aynı masada şarap içiyor.
Pas question. On mange à table, mon chéri.
- Olmaz, yemeğimizi masada yiyeceğiz.
J'ai involontairement oublié ce dossier.
Sanırım o dosyayı masada bırakmışım yanlışlıkla (! )
Et cette table n'ira pas pour trois.
Ayrıca o masada üç kişi oturamazsın.
Il y a une bouteille de Cristal 89 et je porte du Alexander Wang.
Masada bir şişe 89 yılından Cristal var ve ben de Alexander Wang giyiyorum.
Elle est morte.
Masada kaldı.
Maintiens l'ours sur la table ou tout tombe à l'eau.
Chuck, ayiyi masada tut. Yoksa bu is patlar.
Il était à votre place, assis sur cette même chaise hier.
Daha demin senin oturduğun masada oturuyordu.
Il y en a sur la table, juste là.
- Masada biraz var.
Neal : nous nous sommes rencontrés à un mariage, à la table 8. Lily :
Bir düğünde 8. masada tanışmıştık.
L'action collective et la table de préparation.
Hazırlık odasındaki masada muhteşem aksiyon.
L'accord tient toujours.
Uzlaşma hala masada.
Quand nous étions à table tu as dit que beaucoup auraient été contents si je restais.
Masada, görevde kalırsam memnun olabilecek bir koç adam olduğunu söylemiştin.
Je vais passer pour une dingue, mais j'ai quitté mon boulot, hier, pour l'espionner. Voir comment il s'en sortait. Je m'inquiète de sa socialisation, alors je suis venue et je l'ai vu... assis seul sur la table et ça m'a retournée.
Ben endişeleniyorum çünkü, bu biraz tuhaf olacak ama,... dün işten erken çıktım, çünkü onu gözetlemek istedim, nasıl gittiğini görmek istedim, onu gözetleyip sosyal hayatına bakmak istedim, okula geldim, ve onu yemek saatinde masada... tek başına otururken gördüm.
Elle reste sur la table. Si tu la veux.
İstediğin sürece teklif masada.
Je préfère t'avoir toi, sur la table.
Masada senin olmanı tercih ederim.
Il y a une place pour vous.
- Senin de masada yerin hazır.
- Ça va? - Tu l'as ouverte avec la table?
Onu masada açmadın, değil mi?
Tu l'as ouverte avec la table?
Onu masada açmadın değil mi?
Assis au fond.
Şu köşedeki masada oturdu.
Hey, après cette semaine, il n'y a pas une personne à cette table qui pense qu'il ne pourrait jamais être trop surprotecteur.
Bu haftadan sonra bu masada aşırı korumacı olabileceğini düşünen kimse yok.
Aah! Des follicules pileux sur le couvre-lit, des cellules de peaux mortes sur les coussins, des tâches de chocolat sur le bureau et de jus de fraise sur le tapis..
Yatak örtüsünde saç folikülleri yastıkta ölü deri hücreleri, masada çikolata lekeleri halıda çilek suyu pisliği- -
Danny, je crois qu'il n'y a aucun policier à cette table... pas ton grand-père, pas moi, pas Jamie... qui n'auraient pas pris la même décision que toi dans cette fraction de seconde.
Danny, bu masada, ne büyükbaban ne ben, ne Jamie, o anda senin verdiğin kararı verebilecek bir polis olduğunu sanmıyorum.
Et votre compagnon de boisson, non?
Ayrıca aynı masada içerdiniz değil mi?
- Stewie, pas de jouets à table.
- Stewie, masada oyuncak yok demiştim.
Je resterai derrière ce bureau jusqu'à la fin de mes jours.
Öleceğim güne kadar bu masada oturacağım.
Je le garde toujours près de moi.
Hayır, sürekli görebileyim diye onu daima masada tutarım.
Je suppose que cette table va avoir beaucoup de ce type de demandes.
Bu isteklerin, bu masada daha fazla olacağını varsayıyorum.
Il sera assis à la dernière table de droite. Bonne chasse.
Rossabi sağ taraftaki en son masada olacağını söylemişti.
Ça serait grossier ou très sexy de le faire sur le bureau?
Masada yapmak çok mu edepsizce olur yoksa çok mu seksi olur?
Deux personnes qui partagent un repas, assis l'un en face de l'autre, échangeant des petits regards...
İki insan bir masada karşılıklı yemek yerken birbirleriyle kesişirler falan.
Pourquoi y a quatre assiettes?
Masada neden dört tabak var?
Bien sur, elle n'avait pas l'air si joli... allongée sur cette table sous ces éblouissantes, lumières basse consommation.
O kaba, enerji tasarruflu lambanın altında, o masada yatarken pek de güzel görünmüyordu tabii.
Tu n'es pas la première à me planter là avec une assiette d'ailes de poulet.
Bu masada, bir tabak dolusu tavuk kanadıyla beni yalnız bırakan ilk kız olmayacaksın.
Une fois, j'ai fait l'amour à une jeune Angela Lansbury dans une une alcôve juste comme ça.
Bir keresinde tıpkı böyle bir masada genç Angela Lansbury ile işi pişirmiştim. "Katili Buldum" dizisindeki kız.
Le Danemark requiert un sommet avec le Pérou, là, près des boissons.
Danimarka, Peru ile oradaki masada bir zirve yapmak istiyor.
L'offre est sur la table.
Teklifim hala masada.
Alors, je vais la laisser sur la table.
O zaman masada bırakacağım teklifi.
Il y a du liquide sur la table, derrière.
İçecek bir şeyler arkanda, sağdaki masada var. Mountainhead?
Vous êtes à la même table.
- Aynı masada oturuyorsunuz.
Puisque vous avez dormi à table.
Yatağın ters tarafı... Ama sen masada uyuduğun için...
Je prépare le lit, ou vous préférez la table?
Yatağı açmamı ister misiniz majesteleri yoksa yine masada mı uyuyacaksınız?
Navré, je vous l'apporte.
Ben şu ortadaki masada oturuyorum da biftek bıçağım yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]