Translate.vc / francés → turco / Massive
Massive traducir turco
953 traducción paralela
On était heureux dans le Kentucky, mais l'arrivée massive des esclaves a privé les Blancs de travail.
Kentucky yaşamak için güzel bir yer ama kölelerin gelişiyle, beyazlar geçimini sağlamakta zorlanıyordu.
" Il le rendit immortel au moyen d'une dose massive d'électricité.
- Bekle biraz. " Frankenstein, yüklü elektrik vererek canavara sonsuz bir hayat verdi.
Les rumeurs d'invasion et de destruction massive nourries par l'hystérie sont absolument fausses.
İstilacı ordular ve toplu yıkım söylentileri histeriye dayanmaktadır ve kesin olarak yanlıştırlar.
A une heure, le 24 juillet, Zyra, une nouvelle planète qui frôlera la terre, provoquera une destruction massive.
24 Temmuz günü saat 13'te yeni gezegen Zyra, Dünya'nın çok yakınından geçecektir ve toplu yıkımlara sebep olacaktır.
Le Professeur Tanabiya vous expliquera cela dans un moment. Mais, globalement, ce sable venant de Godzilla, a absorbé une dose massive de radiation que seul une bombe atomique génère.
Profesör Tanabiya bir dakika içinde daha iyi açıklayacak ama temelde, Godzilla'dan gelen bu kum sadece atom bombasının yol açtığı türde radyasyonu aşırı dozda soğurmuş.
Je m'attends à une attaque massive à la tombée de la nuit, d'ici 30 mn.
Karanlığa kalmaz ağır bir saldırı bekliyorum. En geç yarım saat sonra.
Ils vont nous encercler. Il n'y aura pas d'attaque massive sur nous.
- Kurt Sürüleri tek bir gemiyi kuşatmazlar, Binbaşı Deveraux.
Cela représente une évasion massive de la réserve de San Rosario.
San Rosario Yerli bölgesinden büyük bir firar olmalı.
C'est une évasion massive.
Otuz veya kırk?
Aucune de ces espèces ne serait assez intelligente pour lancer une attaque massive.
Ben her iki türünde toplu bir saldırı düzenleyebilecek kadar zeki olduklarına inanmıyorum.
et leur démission massive.
Toplu bir istifa olacağı yönünde dedikodular var.
Une invasion massive?
Planlı bir şekilde işgal ederek.
Autorisez-moi à effectuer une attaque massive de nuit.
Bütün gücümüzle gece saldırmak için izninizi istiyorum.
"Joey Fane souffre d'un complexe de culpabilité massive... causé par le meurtre accidentel de sa sœur."
"Joey Fane kazara kız kardeşinin ölümüne yol açmaktan ötürü..." "... derin bir suçluluk kompleksine kapılmıştır. " Ne bildikleri buradan belli.
S'ils peuvent les faire décoller, S'ils peuvent lancer une attaque massive contre notre pays, nous risquons de perdre la guerre à la dernière minute.
Eğer bunları yer altında üretebilirlerse ve bu ülkeye karşı tam kapasiteyle saldırabilirlerse savaşı her an kaybedebiliriz.
Il apparaît donc, même à ce stade précoce, qu'une tentative d'évacuation massive risque d'échouer, car on ignore combien de femmes refuseraient de quitter leur mari et leur foyer pour partir sans bagages dans une ville inconnue
O yüzden, bu erken safhada bile... toplu bir tahliye girişimi başarısız olabilir. Çünkü, kaç kadının kocaları ile evlerini bırakıp... sınırlı miktarda eşya ile bilmedikleri bir şehirde... tanımadıkları kişilerin yanında konaklamak üzere... seyahat etmeyi reddedeceği bilinmemektedir.
Même s'il n'y avait pas de guerre, il faudrait au pays entre 1 et 4 ans pour se remettre des effets d'une évacuation massive.
Hiç savaş yaşanmasa bile... İngiltere'nin, büyük çaplı bir tahliyenin yaratacağı... ekonomik etkilerden kurtulmasının 1,5 ile 4 yıl arası alacağı düşünülmektedir.
En cas de victoire, vous vouliez prendre le Village et organiser une évasion massive? C'est exact?
Eğer seçimi kazanıp Köy'ümüze egemen olursan, kontrolü ele geçirebileceğini ve böylece... buradan kaçışı organize edeceğini düşündün, doğru mu?
Ils ont subi une destruction massive.
Patlama belirtileri, ağır tahribat var.
Il faut créer une impression d'attaque massive.
Büyük bir saldırı gerçekleştiriyormuşuz havası vermelisiniz.
Je l'ai assommé avec le sac de sable et je lui ai fait une injection massive de digoxine.
Kafasına kum torbasıyla vurup bayılttım ve dioksin enjekte ettim.
Les B52s ont lancé une attaque massive sur la base d'armement de Pem-Dong, au Nord Viêt-nam, à 24 km de la frontière chinoise.
B-52ler, Çin sınırına yanlızca 15 mil uzaklıkta olan Pem Dog'daki Kuzey Vietnam Askeri Kuvvetler Merkezi'ne karşı büyük bir hava saldırısı başlattı.
Notre seul espoir de victoire reside en une attaque massive des Midway.
Bizim tek kazanma şansımız, onlara Midway'de ağır bir darbe vurmaktır.
Non, l'abattement des tarifs douaniers.... a eu comme conséquence une offre massive... à des prix inférieurs à ceux déterminés... par la libre négociation.
Hayır, gümrük tarifelerinin kaldırılmasıyla yerli ürünlerin fiyatları oldukça düştü bu yüzden her bir parti için ayrı anlaşma yapılmalı.
- Ils préparent une attaque massive.
- Büyük bir saldırıya hazırlanıyorlar.
Colonel Tigh, préparez le Galactica à une attaque massive.
Albay Tigh, Galactica'yı ağır saldırı için hazırlayın.
Un Univers caché fait de matière noire six fois plus massive que le Cosmos qu'on connait.
Bilinen kozmostan 6 kat büyük olan, karanlık maddeden oluşan gizli bir evren.
Cette étoile a une compagne invisible très massive.
Bu parlak yıldızın heybetli ve göze görünmeyen bir yoldaşı var.
Si ça se produit, injection massive d'amylate.
Böyle bir şey olursa, ona güçlü bir Amytal dozu veririz.
Du fait de ses difformités : exostoses ostéogéniques du crâne, papillomes développés, flaccidité des tissus cutanés, hypertrophie du bras droit, affectant tous les os, malformation massive du crâne, prolifération des tumeurs cutanées, le sujet a été surnommé "l'Homme-éléphant".
Baylar, doğuştan olan kafatası büyümesi, tümörlerin çokluğu, derinin gevşekliği, sağ kolun kemik dahil aşırı büyüklüğü, kafanın deformasyonu, birçok tümörlerle kaplı derisinden dolayı hastaya "Fil Adam" denmektedir.
On attend une assistance massive... pour le dernier hommage au producteur... abattu par la police, alors qu'il volait les négatifs... de son dernier film "Vent de nuit".
# Bir aile bireyinin dediğine göre, geçen Salı, ihtilaflı filmi... #... Gece Rüzgarı'nın negatiflerini çalmaya çalışırken polis tarafından vurulan... #... merhum yapımcıyı rekor sayıda kişinin son yolculuğuna uğurlaması bekleniyormuş.
Tu as une queue lourde, épaisse et massive.
Sert, ağır, öldürücü bir yarağın var.
Et nous lui avons mis... une dose massive de sulfate de fer... et elle a fleuri comme une rose.
Ve bu tatlı kızımızı... yoğun bir'ferro sulfat'tedavisine soktuk. Ve o da bir gül gibi açtı.
Il vous a fallu neuf minutes pour relancer le coeur, d'où lésion cérébrale massive et irréversible.
Kalbinin yeniden atması için geçen dokuz dakika, çok büyük ve onarılmaz bir beyin hasarına neden oldu.
Ça provoquerait une destruction massive d'être humains innocents.
Masum insanların hayatını yok etme ihtimalini düşünmeliyiz.
Vous dites que le gouvernement américain dépense des millions pour éliminer l'arrivée massive de drogues dans nos rues.
Amerikan hükümetinin... uyuşturucu akışını engellemek için milyonlarca dolar... harcadığını söylüyorsunuz.
BMEWS a confirmé une attaque massive.
BMEWS, büyük bir saldırıyı doğruladı.
D'après des journalistes réfugiés en Thaïlande, les Khmers rouges ont décidé une évacuation massive de la population de Phnom Penh.
Tayland'dan Phnom Penh'e uçan gazeteciler, Kızıl Kmerler'in, nüfusun büyük bir çoğunluğunu tahliye etmeye kalkıştığını rapor etmişlerdi.
"Production massive de bombe M."
"M-Bombası toplu üretimde!"
Et sur la gauche, à la perpendiculaire, la chambre à gaz... équipée d'une porte massive.
Sağ taraftaki basamaklardan yer altındaki "soyunma odasına" gidiliyordu.
" 25 cm de chair mâle massive.
" 25 santimlik sağlam organım var.
Ça, c'est de la destruction massive.
- Bizim ne zaman döneceğimizi sandın?
Disons que nous allons injecter une dose massive d'anti-acide.
Şimdi bunu dev boyutta bir sanayi tipi anti-asit olarak düşün.
Il y a 370 ans, vous êtes morte d'une embolie massive.
Yaklaşık 370 yıl önce, yaygın pıhtı atması nedeniyle öldünüz.
"Elle enlaça ses membres autour de lui... " comme la lierre sur une colonne massive.
Bacaklarını beline dolamıştı tıpkı devasa bir sütuna sarılır gibi.
Le médecin de la prison a constaté votre suicide, provoqué par une injection massive de tranquillisants.
Hapishane doktoru, aşırı dozda yatıştırıcı ilaç alarak intihar ettiğinizi doğruladı. Maisons-Alfort'ta... 8.
Vous me dite que c'est une opération de secours massive?
Bunun muazzam bir kurtarma operasyonu olduğunu mu söylüyorsunuz?
Parallèlement à ces errances juives à travers le monde, a lieu la migration massive d'un animal pareillement agité :
Buna paralel olarak Yahudiler'in dünyaya yayılışı bir hayvanın yayılışı ile benzerlik gösteriyor :
- Énorme!
- Massive!
Énorme!
Massive!
Attaque massive venant du hameau.
Orospu çocuğu! 2. Manga lideri.