Translate.vc / francés → turco / Messages
Messages traducir turco
4,861 traducción paralela
Toutes les cartes, tous les messages de condoléances.
Bütün belgeler, bütün taziye dilekleri.
Elle t'a envoyé des messages toute la journée.
Oh, bütün gün sana mesaj attı.
Mais quand c'est devenu sérieux, ça ne semblait pas bien, et maintenant les choses sont bizarres entre nous, et je ne sais pas, maintenant elle ne répond pas à mes messages.
Yakınlaştıktan sonra bunun yanlış olduğunu hissettim. Bazı şeyler tuhaflaştı yani bilemiyorum. Şimdi de kız mesajlarıma cevap vermiyor.
J'ai essayé de t'envoyer des messages.
Sana mesaj atmayı denedim.
Ils ont envoyé pleins de messages ;
Herkese bir mail yollanmış.
il y avait une centaine de sms de Vivian, qui s'inquiète pour toi. une selfie que je ne pourrais jamais ne plus voir, et des douzaines de messages vocaux.
Vivian'dan senin hakkında endişelendiğine dair yüzlerce mesaj kendini çektiğin, hiç göremediğim fotoğraflar ve onlarca sesli kayıt mesajları vardı.
Ce n'est pas signé, mais ça ressemble beaucoup aux messages qu'on reçoit chaque fois que celui que la presse appelle Aurelius pose une bombe.
İmzalı değil,... ama kulağa lanet olası... basının Aurelius dediği bombacının işi gibi geliyor.
Donc juste avant que Justin ne meurt, il envoyait des messages avec un flip phone, probablement son tueur.
Justin ölmeden hemen önce kapaklı bir telefondan birisiyle mesajlaşıyordu. Tahmin etmek gerekirse, katiliyle.
Quand nous avons fouillé les relevés téléphoniques, il y avait des messages qui supposément venaient d'E.H.I à Justin, lui offrant 5.000 $ pour reprendre son rôle dans cette vidéo.
- Telefon kayıtlarına baktığımızda sözümona S.U.E'den Justin'e gelen ve rolü tekrar etmesi için 5000 dolar teklif eden mesajlar bulduk.
Mais ce n'était pas E.H.I qui envoyait ces messages, c'était vous.
Ama o mesajları gönderen S.U.E değildi. Sendin.
Je t'ai laissé des messages.
- Sana kaç tane mesaj bıraktım.
Son avocat commis d'office ne communique pas les messages.
Hücre hapsinde tutuluyor. Mesaj iletmek için hükümetin atadığı avukata bile güvenemeyiz.
Avec mon fils Tom, ils s'envoyaient sans cesse des messages.
Bir tane olduğunu biliyorum. O ve oğlum Tom birbirleriyle sürekli mesajlaşırlardı.
J'ai reçu trois messages d'un médecin plutôt insistant.
Israrcı bir doktordan üç tane mesaj aldım.
On vous a aussi laissé 15 messages vocaux.
- Size 15 sesli mesaj da bıraktık.
Basé sur ses appels et ses messages, elle a un petit ami prénommé Dean Bedford.
O Dean Bedford adında bir erkek arkadaşı vardı onu aramaları ve metinler, dayanarak.
- C'est quoi? - Un mois de messages.
Queen Consolidated'in bir aylım telefon mesajları.
Donc tu dis que tout les messages viennes de notre serveur?
Bütün mesajların bizim serverlarımızdan geldiğini söylüyorsun demek.
Robyn, je t'ai laissé trois messages.
Robyn, üç mesaj bıraktım.
Vous avez six nouveaux messages.
Altı yeni sesli mesajınız var.
Vous avez huit messages.
Sekiz yeni mesajınız var.
Combien de messages de Carlos Fonnegra?
Carlos Fonnegra'dan kaç mesaj var?
Vous avez huit messages de Carlos...
Carlos Fonnegra'dan sekiz mesajı...
Carrot Bill bloquait ses messages directs.
Havuç Bill onun direkt mesajlarını engellemiş.
Il y a des centaines de messages de ce genre.
Bu mesajlardan yüzlerce var.
Je t'ai laissé quelques messages mais c'était il y a plusieurs semaines.
Size birkaç mesaj bırakmıştım ama bu haftalar önceydi.
Ce sont tous les appels et messages?
Bütün hepsi burada mı?
Ça suffit avec les messages.
Tamam, bu kadar mesajlaşma yeter.
A qui tu envoies des messages? JT.
Kime mesaj atıyorsun?
Au cas où tu n'aurais pas reconnu ma voix sur les sept premiers messages.
İlk yedi sesli mesajda sesimi tanımamış olabilirsin diye söylüyorum.
Je parie que tu as plein de textos d'Angie sur ton téléphone et de jolis petits messages.
Eminim telefonun Angie'den gelen mesajlarla ve sesli mesajlarla doludur.
Ecoutez, Jess est désolée d'avoir envoyé des messages à votre mari.
Jess kocana mesaj attığı için çok üzgün.
Il ignore tous mes appels et mes messages
Marco bütün mesajlarımı ve aramalarımı engelliyor.
Peut-être... qu'il ne vient pas, mais peut-être... que je devrais envoyer des messages sexuels aux voisins.
Belki, belki de gelmez ama belki de ben de komşularla cinsel içerikli mesajlaşmalıyım.
On s'est envoyé des messages tous les jours.
Birbirimize her gün mesaj yazıyoruz.
Pas de contacts ou de messages.
Ne arayabilirsin, ne de mesaj atabilirsin.
Ronaldo va envoyer des messages aux invités, pour leur dire que le mariage n'est plus à 17h mais à 13h.
- Evet ama sorun yok. Ronaldo davetli listesine mesaj atıp düğünün 17.00'dan 13.00'a alındığını söyleyecek.
En fait, neuf messages.
Aslında dokuz mesaj yolladı.
On a tous laissé des messages, mais rien. Pareil.
- Hepimiz mesaj bıraktık ama hiç dönmedi.
Ils aiment passer des messages.
- Kendilerini ifade etmeyi seviyorlar.
J'ai divulgué une info sensible pour découvrir le nouveau mode, des messages radio codés.
Son metodlarını bulmak için bazı hassas bilgileri sızdırmam gerekti. - Ki bu da şifreli telsiz mesajları.
Les ordres venaient par messages se supprimant automatiquement.
Ve kendini silen mesajlarla emir alıyorlar.
Vous savez... vos hommes devraient vraiment encrypter leurs messages.
Adamlarinizin mesajlarini sifrelemesi gerekiyor.
Désormais, les entrepôts serviront à laisser des messages.
Bundan sonra depolar sadece mesaj merkezleri olarak kullanılacak.
Eh bien, je suis sûr que vous ne leur avez pas donné des messages dangereux qui pourrait faire exploser la France.
Onlara Fransa'yı karıştıracak tehlikeli bir mesaj vermediğinden eminim.
Il y avait Pete Thorpe, Hashmi et un interprète qui écoutait tous les messages.
Pete Thorpe, Hashmi ve bir tercüman telsiz trafiğini takip ediyordu.
Elle évite mes messages.
Mesajlarıma bakmıyor.
- Vous n'avez pas eu mes messages?
- Mesajlarımı almadınız mı?
Je lui ai laissé des douzaines de messages.
Ona düzinelerce mesaj bıraktım.
Il y a des milliers de messages sur ce blog mais il y en a beaucoup sur les McNamara, sur à quel point le gouvernement est corrompu, des trucs comme ça.
Binlerce mesaj var ama evet McNamara'larla ilgili de bir sürü şey var. Hükümetin ne kadar bozuk olduğuyla ilgili şeyler var. - Bilirsin işte.
On a essayé de la contacter mais elle n'a jamais répondu à ses messages vocaux ou écrits.
Ona ulaşmaya çalıştık ama hiç cevap vermedi.