Translate.vc / francés → turco / Minutes
Minutes traducir turco
47,303 traducción paralela
Décollage dans 20 minutes.
Uçak 20 dakikaya kalkıyor.
La durée du trajet est estimée à... quarante-sept minutes.
Tahmini yürüme süren 47 dakika.
Tu as parlé pendant 20 minutes sans rien dire d'original.
20 dakikadır özgün bir şey söylemeden konuştun.
Vous utiliserez ces pièces. Chacun de vous aura trois minutes pour assembler autant de cubes que possible.
Her birinizin bu parçaları kullanarak en fazla küpü yapmak için üç dakikası olacak.
J'ai trois minutes pour découvrir qui travaille pour la Cause et qui est innocente.
Kimin Dava'nın adamı, kimin masum olduğunu anlamak için üç dakikam var.
L'effet ne durera que quelques minutes.
Etkisi sadece birkaç dakika sürecek.
Environ cinq minutes.
Beş dakika kadar.
Vous avez 15 minutes pour décider lequel d'entre vous devrait être éliminé.
Hanginizin elenmesi gerektiğine karar vermek için 15 dakikanız var.
Candidats, il vous reste dix minutes.
Adaylar, on dakikanız kaldı.
Candidats, il vous reste cinq minutes.
Adaylar, beş dakikanız kaldı.
Candidats, il vous reste trois minutes.
Adaylar, üç dakikanız kaldı.
Il vous reste deux minutes.
İki dakikanız kaldı.
Vous avez cinq minutes.
Beş dakikanız var.
Chaque candidat a 30 minutes pour décider s'il veut prendre l'argent et retourner sur le Continent ou continuer le Processus sans rien.
Her adayın, parayı alıp İç Kesimler'e dönmeye ya da parasız şekilde Süreç'e devam etmeye karar vermesi için 30 dakikası bulunuyor.
Tu as 30 minutes pour y réfléchir.
Senin de düşünmek için 30 dakikan var.
L'assemblée est dans 30 minutes.
Zirve toplantısı 30 dakika sonra.
Attends ici, on revient dans cinq minutes.
Unutma onu. 5 dakikaya döneriz.
Toutes les saisons en moins de 10 minutes.
On dakikada mevsim değişiyor.
Ce qui prit un jour pour accoster, doit quitter l'île en quelques minutes
Kıyıya çıkmak bir gün sürmüştü, ama ayrılık dakikalar içinde bitmeli.
Quand vous vous engagerez, vous aurez 4 minutes pour l'extraction.
Çatışma başladıktan sonra, çıkmak için sadece dört dakikanız var.
4 minutes restantes.
Dört dakikalık süreniz başladı.
On est à dix minutes. Vous voyez Kirk?
- Gelmek üzereyiz, Kirk'den haber var mı?
Le lieu sûr est à 10 minutes, mais ils ne m'ont pas dit où il était, au cas où je finirai ici.
Gümüş bir minibüs. Güvenli ev köprüye yakın yerde, yakalanma ihtimaline karşı yerini bize söylemediler.
Leur lieu sûr est à moins de dix minutes.
Güvenli ev, bölgeye yaklaşık on dakika uzaklıkta.
Rollins Park. Dans 20 minutes.
20 dakika sonra, Rollins Parkı'nda.
Un serrurier sera dans 45 minutes.
- Çilingir kırk beş dakikaya burada olur.
Très bien, je regardais les vidéos de surveillance, et la camionnette en argent a traversé l'intersection de Newmarket et Maiden il y a moins de 5 minutes.
Pekâlâ, CCTV kameralarına göre bizim gümüş minibüs kısa bir süre önce Maiden ve Newmarket civarında bir kavşaktan geçerken görülüyor.
Je dirais qu'on a roulé 15, peut-être 20 minutes.
- Tahminen yirmi dakika kadar arabadaydım.
Aram, Keen a dit qu'elle était en route pendant 15, peut-être 20 minutes.
Aram, Keen bana yaklaşık yirmi dakikalık yol geldiğini söylemişti.
Le van a fait 8 arrêts dans les dernières 96 minutes.
Minibüs son 96 dakika içerisinde sekiz kere durmuş.
Ok, alors ça serait le chemin d'un nuage mortel de dioxyde de carbone à dix minutes de l'éruption, sur la route de la procession au Ravin de Finn.
Tamam, o zaman 10 dakika içindeki patlamayla birlikte ölümcül CO2 bulutunun yolu burası olur ve Patern Günü tören alayı ile Finn Nehri'nde kesişir.
15 minutes, à moins que le vent ne se lève, ce qui est probable.
15 dakika, tabii rüzgâr hızlanmazsa ki bu da olası.
On aurait du partir vers le sud, il y a au moins dix minutes.
Bakın, on dakika önce falan güneye doğru gitmemiz lazımdı.
D'après mes calculs, cela nous donnes cinq minutes avant que le nuage ne soit sur nous!
Ki bu da hesaplamalarıma göre bulut üstümüze gelene kadar bize beş dakika verir!
Le résultat étant que tu peux retenir ta respiration plusieurs minutes supplémentaires.
Evet. Sonuç olarak nefesini dakikalarca daha uzun tutabiliyorsun.
Les gars, je ne veux pas gâcher votre petite partie, mais quelques minutes de plus, ça ne sera pas assez pour amener 50 kilos de sels d'Epsom au centre du nuage, et revenir. C'est un aller sans retour, Timbo.
Çocuklar, tekerinize çomak sokmak istemem ama fazladan bir kaç dakika 45 kiloluk epsom tuzunu bulutun ortasına götürüp geri gelmeye yetecek zamanı sana vermez.
Elle est là depuis 30 minutes.
- 30 dakikadır orada.
En me basant sur la respiration et le volume de l'intérieur de sa voiture, nous avons une fenêtre de 40 minutes avant qu'elle ne manque d'oxygène.
Artmış nefes alıp verişi ve arabanın iç hacmine istinaden oksijensiz kalmadan önce 40 dakikalık bir vaktimiz var.
Dans 35 minutes, elle manquera d'oxygène.
35 dakika içinde oksijeni bitecek.
Quelles sont les chances de fabriquer une combinaison d'immersion qui soit efficace dans les dix prochaines minutes
- O kadar vaktimiz yok. - Önümüzdeki on dakika içinde işlevsel bir dalış kıyafeti yapma ihtimalimiz nedir?
Les anions hydroxydes du savon peuvent contrer la force molaire de l'acide de goudron jusqu'à 32 minutes avant que la corrosion ne s'installe.
Sabundaki hidroksit anyonları katran asidinin molar kuvvetine korozyon başlamadan önce 32 dakikaya kadar dayanabilir.
C'est dix minutes de plus que l'air qu'a Beth, donc ça devrait être bon.
Bu Beth'in oksijeninin yeteceği zamandan on dakika fazla demek yani sorun olmamalı.
Elle a moins de dix minutes avant qu'elle ne manque d'air.
- Oksijensiz kalmasına on dakikadan az var.
Beth va être à court d'oxygène dans environ trois minutes.
Beth en fazla üç dakika içinde oksijensiz kalacak.
J'estime qu'il a environ deux minutes d'oxygène dans son masque et sa combinaison.
Tamam, başlığının ve kıyafetinin içinde en fazla iki dakikalık oksijen kaldığını tahmin ediyorum.
Quand tu as 9 à 11 minutes ou jusqu'à ce que ce soit doré. Je voudrais te poser une question confidentielle.
O zaman Toby, "9 ila 11 dakika ya da kenarları kızarıncaya kadar vaktimiz var" sana bir konu hakkında aramızda sır olarak kalacak bir soru sormak istiyorum.
Selon la distance qui mène au poste du shérif, j'estime que nous avons 15 minutes avant d'avoir de l'aide.
Şerif'in karakolunun uzaklığı hesaba katılırsa yardımın gelmesinin 15 dakika süreceğini tahmin ediyorum.
Comment les retenir pendant 15 minutes si tout ce que nous avons est des décorations, de la nourriture et des cadeaux?
Elimizde sadece süsler, yiyecekler ve hediyeler varken... -... onları nasıl dışarıda tutacağız?
Pizza prête dans 4 minutes!
Pizzaya dört dakika kaldı, millet!
Ça prendra 30 minutes.
Sadece yarım saat sürer.
3 minutes!
Üç dakika!