Translate.vc / francés → turco / Modelé
Modelé traducir turco
276 traducción paralela
Nous l'avons modelé en partant du squelette.
Şu ana kadar bulduğumuz parçaların hayali etle doldurulmuş ve modellenmiş hali budur.
Chaque homme a son propre masque... Qu'il a modelé pour durer longtemps.
Her erkeğin uzun zamandan beri yüzüne kazınmış olan kendine has bir maskesi vardır.
Mais Eratosthène était un scientifique... et son analyse de ces phénomènes a changé le monde... l'a même "modelé", en quelque sorte.
Ama Eratosthenes bir bilimadamıydı, ona göre bu basit olaylar bir şekilde dünyayı değiştiriyorlardı, hatta bir şekilde dünyayı açıklıyordu.
On jouit d'un bien-être matériel appréciable... mais l'intérieur des maisons... modelé par la peinture hollandaise... est sobre et discret.
Refahlarının tadını çıkarttılar. Hatta evlerinde dönemin Hollanda'lı ressamlarının sosyal içerikli tablolarına yer verdiler.
Il a été modelé, trop à l'extrême, dans l'autre direction.
Diğer konumunda çok uzun bir süre kalmıştır.
Il a modelé son époque.
Döneminin şekillenmesine yardımcı oldu.
Ah, un petit modelé...
Ama biraz şekil.
Cette juxtaposition de gris, le ton rompu, le modelé sous les yeux.
Bu gölgeli grilikler.
C'est un pain de viande que j'ai modelé.
Brian, bu et. Sadece şekli böyle.
Il a été trempé et modelé.
İşlenip haddelendiği belli.
Qui eut cru qu'une petite fille modéle vaincrait ma splendide méchanceté?
Küçük, iyi bir kızın benim güzel kötülüğümü mahvedeceğini kim bilirdi?
On a largement de quoi faire.
Bu modele çok sipariş var.
Je n'ai pas grand talent, mais avec un tel modèle... je pourrais peindre, sous votre apparence, la déesse que tout homme désire en secret.
Ahım şahım bir ressam olduğumdan değil, olağanüstü bir modele sahip olma avantajına sahip olduğumdan diyorum. Ki bu bana Pandora Reynolds'ın yüzünü ve figürünü resmetmek için ilham verebilir ; Tüm erkeklerin yürekten arzuladığı Gizemli Tanrıça'yı.
Ne traitez pas une œuvre d'art comme une automobile qu'on change chaque année pour un nouveau modèle.
Bir sanat eserine, otomobiline yaptığın gibi onu her yıl yeni bir modele çevirir gibi davranma.
En fait, c'est un pastel et pour ce qui est du modèle... il m'est tombé du ciel.
Çizim. Pastel ile yapıldı... Modele gelince...
Les poètes ont besoin de modèles!
Şairlerin de modele ihtiyacı vardır!
- Je ne pouvais pas m'en payer un.
- Evet, modele verecek param yoktu.
Je vous servirai de modele.
Sana poz veririm.
Sais-tu que tu ferais un excellent modele?
Çok iyi bir model olabilirmişsin, biliyor musun?
Culmination d'un conflit sexuel intérieur d'origine habituellement ancienne, basé sur une constitution sexuelle chaotique. Aucun doute.
İçsel cinsi çatışmanın zirvesinde olduğu çok açık genel olarak sabit ve belirli kaotik cinsel modele dayanıyor.
DIANA LOORAN - MODÉLE
DIANA LOORAN FOTOMODEL
Tenez la tente aux points X et Y, sauf pour le modéle 42B. "
" Çadırı X ve Y noktasına sabitle model 42-B hariç
"Modéle 42B plus fabriqué."
Model 42-B devam etmiyor. "
Le modéle de l'année derniére.
Geçen senenin modeli.
- Oui. Celle-ci, peut-être.
Şu modele ne dersin?
J'ai un faible pour ce modèle, M. Spock, que vous n'avez malheureusement pas les moyens d'apprécier.
Bu biraz fazla gibi. Bu modele düşkünüm, Mr. Spock, tabi sen bunu takdir edemezsin.
Je vais essayer, mais elle ne peut être adaptée qu'à un modèle à la fois.
Bunu deneyeceğim. Aynı anda birden fazla modele uyması mümkün değil.
MODÉLE ANCIEN
Affedersiniz. Telefonu açmam lazım.
Le tout dernier modele!
Ve hepsi son model!
Il a été mal conçu! Voyez ces oreilles pointues, cette coupe de cheveux...
Ama bunu mühendis iyi çizememiş, modele bak kulaklar böyle sivri.
Écoute, je... J'ai besoin d'un modèle.
Aslına bakarsan benim de modele ihtiyacım vardı.
Mais il n'avait pas Manuel comme modéle.
Fakat onun Manuel gibi bir mankeni yoktu değil mi?
Je te veux comme modèle pour une peinture.
Bir tablo için modele ihtiyacım var.
Chéri, tu devrais jeter un coup d'oeil à cette splendide maquette.
Hayatım, şu modele bak. Çok güzel.
Un nouveau modele... La "Matt Johnson"...
- Bir Matt Johnson tahtası yapmak...
Eh bien, je vous passerai mon Browning, le modéle large.
Dert etme. Sana Browning av tüfeklerimden ayarlarım.
On prend la 76.
76 modele ve Walt Whitman'a bak.
Une etude de nu. C'etait moi le modele.
Çok güzel bir nü çalışması.
Je suis fier de ce modèle.
Bu modele bayılıyorum.
Regardez ce modèle!
Şu modele bakın!
Vous voulez un homme qui vous donnera tout ce qu'il a?
Bir erkeğin kendisini her şeyiyle size feda edebileceği bir modele ne dersiniz?
Choisissez le modèle que vous voulez.
Sadece modele karar verin. İşte.
D'ailleurs pour effectuer ces tests d'évaluation sur Lal, il vous faudra un modèle comme base de comparaison.
Ve Lal'i anlamlı bir şekilde değerlendirmek için, kıyaslama yapacak bir modele ihtiyacınız olacak.
Prenez ce modèle-ci en exemple.
Örneğin şu modele bir bakalım.
On prendra un modele C501, "Voyage Eternel", en bronze inoxydable.
Onu paslanmaz bronzdan, C501 model bir Sonsuz Yolculuk tabutuna koyalım.
C'est un modele 1258.
Evet, 1258 model kullanacağız.
Je les ai modélisées. La lune Bêta subit périodiquement l'influence de ce champ magnétique, ce qui, entre autres, provoquera à terme son réchauffement global.
Yaptığım modele göre Beta, nihayetinde sıcaklık artışı, düzensiz gelgit dalgaları, ve genel olarak da küresel ısınma başlangıcını yaşayacak.
SMITH ET WESSON, 10 MILLIMETRES MODELE 1076, ACIER INOXYDABLE!
1076 model. Paslanmaz çelik.
C'est ça, il fait trop modele idéal
Sanki manken gibi...
LA SOCIETE MODELE
Çok hoş.
Notre famille n'est peut-être pas modéle, mais on n'en est pas loin.
Bak Norman, bu mükkemmel bir aile olmayabilir ama yakınız.