Translate.vc / francés → turco / Mug
Mug traducir turco
130 traducción paralela
La Mug-machine est si indigène qu'elle a l'accent.
Benim daktilomda oldukça yabancı, neredeyse uzaylı.
Devant le pressing de T. Mug, devant le cordonnier.
Tommy Mug'ın kuru temizleme ve Armand'ın ayakkabı tamiri dükkanlarını geçtim.
Pour ceux qui ne le savent pas : quand il était petit, Christian avait un fidèle compagnon nommé Snut, qui n'existait pas.
Christian küçükken, pek az kişi Mug isimli gerçekte var olmayan bir dostu olduğunu bilirdi.
Snut et Christian étaient inséparables et d'accord sur tout.
Mug ve Christian ayrılamazdı.
Si l'un n'aimait pas quelque chose, l'autre ne l'aimait pas non plus.
Mug bir şeyi istemezse, Christian da istemezdi.
Christian, je pense que Snut était avec toi ce soir.
Sanırım Mug bu gece seninleydi.
Donc je crois qu'il serait bienvenu que tu te lèves et que sans Snut, tu dises à ton père que tu es désolé.
Bence şimdi kalkıp, Mug olmadan özür dilemen uygun bir davranış olur.
C'est le Touque imbibé de bière!
Götürdü gene Mug birasını bizim Took.
Et un mug à bière!
Bir bira bardağı!
Mon père buvait le vin dans un mug.
Babam şarabını bardakla içerdi.
Vous voulez son mug?
- Kupasını ister misin?
J'ai déjà un mug.
- Kupam var zaten.
! C'était un mug commémorant le centenaire d'Arsenal.
Arsenal'in 100. yıl fincanlarından ;
Je vais chercher le mug.
Kahve kupamı getirmeye gidiyorum.
Je répare un mug ébréché
Kenarı kırılan bir kupayı tamir ediyorum.
Le t-shirt de Yale, le sweat Bulldog, la casquette, la visière, le mug
Bulldog kazağı. Yale beyzbol şapkası, güneşlik, fincan.
Le mug à soda de Yale.
Yale meşrubat gömleği.
La place de parking de l'employé du mois, juste devant l'entrée principale bien sur, le mug Mega-Mart
Tam girişin önündeki, ayın çalışanına özel park yeri.
En tant qu'employée du mois, elle reçoit un mug
Ayın çalışanı olarak, seramik bir bardak alıyor,
Je pense qu'Edna a été tuée pour ce mug
Bence, Edna bu bardak için öldürüldü.
C'était pas pour le mug, quel est le suivant?
Bardakla ilgili değildi. Sırada ne var?
Et je ne pouvais pas l'imaginer faisant quelque chose d'assez bien dans la vie pour meriter un mug special disant çà.
ve özel yapım kupaların söylediği kadar iyi şeyleri hayatı boyunca yaptığını hayal bile edemiyordum.
Okay, je t'amène dans ce club. Je remplis ton affreux mug très kitsch des Spice Girl avec de l'alcool, et tu n'y touches même pas.
Tamam, seni bir bara getiriyorum kalitesiz ve iğrenç Spice Girl bardağını alkolle dolduruyorum ve sen bir yudum bile almıyorsun.
Je ne peux pas faire pipi dans un mug avec une photo de grand-mère dessus.
Olmaz! Üstünde büyükannemin resmi olan bir kaba işemem!
Je l'ai aussi mise sur un mug.
Kahve fincanıma bastıracağım.
Et repose mon mug Kill Bill * sur le bureau.
Kill Bill kahve kupamı da masama geri koy McGee.
Pour chaque recommandation, on m'offre un mug.
Her referansa, bedava seyahat bardağı alırım.
Mon petit fils m'a donné un mug disant ça.
Torunum bana, böyle yazan bir kupa vermişti.
Je veux aussi un jus, mi-orange, mi-pomme, dans un mug, avec une goutte de v8.
Ayrıca yarım bardak portakal ve yarım bardak elma suyunu içinde bir tutam sebze ve domates suyu olan kahve fincanında istiyorum.
Nous avons des mug à cafés, des ombrelles pour le désert De la bière Koozie et une édition autographiée de vous savez qui
İçinde kahve kupası, çöl şemsiyesi köpüklü bira Koozie ve siz bilirsiniz, şeyin kitabının imzalı bir kopyası...
T'as mis de l'acide hydrochlorique dans ce mug?
Bu kupanın içine hidroklorik asit mi koydun?
Non, j'appelais pour te dire que Ryan Gosling est venu ce matin et a acheté un mug.
Hayır, seni Ryan Gosling'in sabah gelip kupa aldığını söylemek için arayacaktım.
- Et j'ai un mug à te montrer.
- Ve görmeni istediğim bir kupa var.
- Un mug?
- Kupa?
Parce que t'as un mug à aller voir.
Çünkü gidip kupaya bakman gerekiyor.
Et il a un mug Seigneur des Anneaux.
Yüzüklerin Efesndisi bardağı da var, David.
Concentre-toi sur le mug en dessous duquel tu l'as mis.
Tüm dikkatini hangi fincanın altında olduğuna ver.
Mon filleul m'a fait ce mug.
O kupayı vaftiz oğlum yapmıştı.
Des sels de bain dans un mug, ça serait... pas ça.
Yani kahve bardağı içinde banyo tuzu değil.
Table basse et manche du mug tournées vers la gauche.
Kahve sehpası sol tarafta,... kahve kupasının kulpu sol tarafı gösteriyor.
On met un mug à l'envers, pas face en bas.
Kupayı baş aşağı koyarsın, yüzükoyun değil.
- Attention au mug.
- Dikkat et, Steve, yerde kupa var.
Y a un mug par terre.
Steve, yerde kupa var.
C'est mon mug.
Benim kupam!
Comme ce mug par exemple.
Örneğin bu kupa...
- C'est un mug d'une grande valeur.
- Bayağı pahalı bir kupa olmalı.
Ils logeront à l'hôtel, prendront un café, achèteront un mug.
Belki Otelde kalır, bir fincan kahve içer, bir de hatıra fincanı alırlar.
Qu'y a-t-il dans son mug?
Bir oyuncak ayı. Oh...
Pourquoi le mug est face en bas?
Steve, neden kupanı yere yüzükoyun koydun?
- Y a un mug face en bas.
Yerde yüzükoyun duran bir kupa var, Steve.
T'as même ébréché le mug.
Fincan binlerce parçaya ayrılmıştı.