English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Mélé

Mélé traducir turco

77 traducción paralela
j'admets que la fille doit avoir été la complice qui a pris le butin dans la cabine de Compton, mais je pense qu'Humbert a été mélé a cela.
Kızın, ganimeti Compton'ın kamarasından alan suç ortağı olduğunu kabul ediyorum ama bence Humbert da işin içinde.
Mélé à la poussière, sa parente.
Toza, toprağa, akrabalarımın yanına katım.
Je ne veux pas être mélé à cette affaire.
Bu işe karışmak istemiyorum.
Oh, Joey. je peux pas croire que tu y ais mélé mon boss, je vais me faire virer!
Kovulacağım! - Bana yalan söyledin!
Il est mélé à une affaire en cours.
Kapanmış bir davanın bir parçası.
Le kamikaze s'était mélé à la queue attendant en dehors du night-club.
İntihar bombacısı gece kulübü önünde sıra bekleyenlerin arasına girdi.
Je ne veux pas y être mélé.
Ve ben bu işe karışmak istemiyorum.
M. CALVINI ne peut pas être mélé à votre enquête ni même se retrouver dans la presse.
Bay Calvini'nin adı soruşturmanızda hiçbir şekilde geçemez. Ya da bu görüşmeye katıldığı basında yer almayacak.
Ils m'ont dit que tu y était mélé.
Burada senin de işin içinde olduğunu söylediler.
- Mele-toi de tes affaires.
- Kendi işine bak sen.
Etant donné que vous êtes un an...
Sadece bir mele...
Cela fait-il partie Des tâches habituelles d'un an...?
Bu bir mele...
Ne t'en mele pas, laisse-moi faire.
Şimdi, sen hiçbir şey olmamış gibi yap ve gerisini bana bırak.
- Ne t'en mele pas
Kendi işine bak!
Ne te méle pas de ce qu'achète l'armée, espèce de lâche!
Ordunun daha ne kadar alabileceği hakkında birşey söyleme seni ödlek.
Jorgensen mele mon betail avec le sien.
Jorgensen benim davarları otlatıyor.
Si ce n'est pas Ballard, pourquoi sa soeur s'en mele-t-elle?
Bill... Eğer Ballard yapmasa, niye kız kardeşini bu işe karıştırsın ki?
Ne te mele pas de ca!
Ortalığı karıştırma!
Vous voyez Sergent Melé-Cass' - Couilles, plus besoin de vous.
Anlayacağın Üstçavuş, artık sana ihtiyacımız kalmadı.
S'ils apprennent que je suis mélé à cette affaire ils vont...
Dikkatli olsan iyi edersin.
Puis l'Etat s'en est melé en m'envoyant une salope en civil et je me suis fait baiser.
Sonra devlet müdahale etti, bana sivil bir kaltak yolladılar ve boku yedim.
Il ne voulait pas y etre melé non plus.
O da bulaşmak istemedi.
Et toi, alors, tu crois ne pas y etre melé?
Sen bulaşmadığını mı sanıyorsun?
J'aime pas etre mele a ça - Qui c'est?
Bu işin içinde olmaktan hoşlanmıyorum.
Mele-toi de tes affaires.
Natalie, sen kendi işinle ilgilen.
De quoi je me mele?
Size ne sorunu var?
Qui mele
Sesini
- Et si Batman s'en mele encore?
- Batman yeniden gelirse?
Ne t'en mele pas.
Rahat bırak kızı.
- MELE-TOI DE TASOUPE, S'IL TE PLAIT.
Yemeğinizle ilgilenin, tamam mı?
- Ne t'en mele pas!
Bunun dışında kal!
Je ne veux pas etre melé à ça.
Beni karistirma.
- lsar Kaka, ne t'en mele pas!
- Lsar Kaka, sen karışma!
Je me mele pas de ca.
Köpeğim bu kavgaya karışmadı.
Sur ce monde étrange Qui mele
Ne olur biraz su!
Commandant Mele-on Grayza.
Komutan Mele-On Grayza.
Je ne me mele pas de son travail.
Anlat bakalım dinliyorum.
- De quoi il se mele?
- Evet?
Ne le mele pas a nous.
Onu bizimle aynı kefeye koyma.
Mais j'apprend également que, seraient melé à cet incident,... un chien et chat vraiment très héroïque.
Kaynaklara göre olaya bir köpek kahraman bir kedi karışmış.
C'est tout de ma faute de t'avoir melé a ce trouble ll n'est pas facile d'etre un honnete homme
Bu işe benim yüzümden bulaştık. İyi bir insan olmak kolay değildir.
De quoi tu te méle?
- Niye umursuyorsun ki?
Mele-toi au cercle.
Daireye katıl.
Il vaut mieux que la M.G.M. Ne s'en mele pas.
M.G.M.'in işe karışmasını istemediğinden eminim.
De là, on descendra en kayak la rivière Mele en Afrique, où les enfants du mystérieux peuple Hanimi n'ont jamais vu un pénis de blanc en érection.
Oradan kanoyla, Afrika'nın esrarengiz Hanimi insanlarının hiç kalkık beyaz penis görmemiş çocuklarının bulunduğu Mele nehrinin verimli kıyılarına geçeceğiz.
Te mele pas de ça.
Git başımdan.
Désolé, gweilo, je ne m'en mele pas.
Üzgünüm hayalet, yapamam.
Une jolie tête blonde qui se méle toujours de ce qui ne la regarde pas.
Her zaman o küçük güzel kafanı olmaması gereken yerlere sokuyorsun.
C'est presque l'heure du mele, du spectacle de percussions Kanikapila!
Pekala millet, müzik zamanı geldi çattı. Sırada Kanikapila luau davul gösterisi var!
Cupidon, ne te mele pas de ça!
Cupid, sen uzak dur bu işten.
Si je m'en mele, ça ne va que empirer. 304 00 : 28 : 06,280 - - 00 : 28 : 08,200 Tout le monde se fout de ce que je peux dire de toute façon
Benim olaya karışmam, her şeyi daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]