English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Nikos

Nikos traducir turco

54 traducción paralela
Nikos.
Nikos.
Nikos. Nikos, viens ici.
Nikos, buraya gel.
Je montre des maisons à Nikos en Floride. Il dit : "Je veux investir mes 16 millions dans un endroit sympa." Je dis : "Où?" Il dit : "En Australie, peut-être?"
Florida'da bir arazi arıyor. "16 milyon dolar yatırım yapmak istiyorum dedim O da" Avustralya'ya ne dersin'?
Nikos Papandropolous, je vous présente le fils préféré de l'Australie,
Evet, Nikos Papadropolous Avustralya'nın en ünlü adamıyla tanış :
Bonjour, Nikos.
İyi Günler, Nikos.
Tant pis, Nikos. Les gens se désistent, hein?
İnsanlar düşebilir, değil mi?
NIKOS KAZANTZAKIS
NİKOS KAZANCAKİS
Oncle Nikos, de Galatsi!
Nikos amca nasılsın?
Nikos ne veut pas d'animaux dans la maison.
Nikos evin içinde hayvan istemez.
A deux, Nikos et moi, dans cette immense maison... abîmée par le tremblement de terre et cernée par les immeubles.
O ev, Nikos'la ikimize çok büyük depremde hasar görmüş ve binalarla çevrilmiş.
Toi, toi et toi, allez là-bas.
Tyrus, Nikos, Maximus ve Dryus'u bul.
Ca n'a pas marché, je suis désolé.
İşin olmadığı için üzüldüm. İyi geceler Nikos.
- Bonsoir, Nikos.
İyi akşamlar Nikos.
Nikos le violon, comme on m'appelle dans le milieu, a terminé le conservatoire, à Smyrne, mais...
Sokaklarda beni "Kemancı Nikos" diye tanırlar. Ben İzmir Konservatuarı mezunuyum.
- Rien, mûre. Dors!
Ne oluyor Nikos?
Nikos, le violon, Nontas, le bouzouki,
Nikos, kemancı. Nondas buzuki çalar.
Nikos nous propose de l'accompagner.
Nikos onunla gitmemizi teklif ediyor.
Nikos!
Nikos!
Nikos, les gars, le café a fermé...
Nikos, çocuklar. Kapatılmış. Temelli.
Ca fait des jours que je veux te le dire, mais comme Nikos, le violon... tu vois... a un faible pour toi...
Bunu söylemeyi uzun zamandır istiyordum ama biliyorsun Nikos, yani kemancı seni çok seviyor.
Le front populaire appelle tous les partis antifascistes Nikos à lutter pour défendre les libertés populaires...
Nikos sana söylemem gerek.
Nikos, pour le bal, c'est pas possible.
Nikos, şu dans...
- Nikos?
Niko mu?
C'est bon, Nikos.
Tamam Niko, sen çekil.
C'est plutôt Nikos.
Şişman diye okunur.
Pavlos Vardinoyiannis, l'armateur. Theodorakopoulos, avec son fils Takis, Kostas Drakopoulos des distilleries Nikos Tavoularis des chantiers navals, M. et Mme Bodosakis, Aggelos Kanelopoulos des cimenteries "Titan" Tom Pappas, Yannis Latsis et beaucoup d'autres.
Petrol Kodamanı P.Vardinogiannis, oğlu Taki'yle birlikte armatör Theodorakopoulos petrol rafinerilerinin sahibi Kostas Drakopoulos armatör Nikos Tavuolaris karısıyla birlikte büyük işadamı Bodosakis çimento sanayi "Titan" ı Kannelopoulos işadamı Tom Pappas, Latsis ve daha niceleri.
De sa prison, Papadopoulos fonde le Parti d'Union Nationale Politique ( EPEN ) et donne sa bénédiction à Makis Voridis et Nikos Michaloliakos... Deux hommes politiques que l'on va retrouver des années plus tard.
Papadopoulos, hapisteyken Milli Siyasi Birliği kurdu ve Voridis'le Michaloliakos'e hayır dularını yolladı birkaç on yıl içinde siyaset sahnesinde tekrar karşımıza çıkacak olan iki politikacı.
Nikos et Novak Slijepcevic.
Nikos ve Novak Slijepcevic.
- Petit Nikos.
- Küçük Nikos.
Nous allons rendre une visite au Petit Nikos.
Küçük Nikos'u bir ziyaret edeceğiz.
Petit Nikos est resté assis près de mon lit d'hôpital.
Küçük Nikos hastanede yatağımın yanında oturdu.
Little Nikos, s'il vous plaît.
Küçük Nikos, lütfen.
M. Kaplan, j'aimerais pouvoir répondre, mais Nikos fait une petite sieste.
Bay Kaplan, yardımcı olmayı isterdim, ama Nikos biraz kestirme yapıyor.
Je savais que tous ces desserts finiraient par avaler Petit Nikos.
Birgün bütün o tatlıların, Küçük Nikos'u yakalayacağını biliyordum.
Je ne vais pas vous faire de mal, Nikos.
Sana zarar vermeyeceğim, Nikos.
Tom, laissez-moi vous présenter Petit Nikos, l'homme qui protège le sociopathe qui a volé votre bébé.
Tom, Küçük Nikos ile tanışmanı istiyorum, bebeğini kaçıran sosyopatı koruyan adam.
Je suis navré que ça eut été Nikos.
Bu Nikos'a olduğu için üzgünüm.
Je t'ai trahi pour la même raison que je viens de trahir Nikos... pour la sécurité d'Elizabeth, comme tu me l'avais demandé toutes ces années auparavant, quand tu me l'as mise dans les bras en tant que bébé,
Sana az önce Nikos'a ihanet ettiğim aynı sebepten ihanet ettim- - Elizabeth'i güvende tutmak için, yıllar önce benden istediğin gibi, onu bir bebekken kollarıma verdiğin zamanki gibi, ama şimdi kendi bebeği var, ve onların hayatındaki varlığın, onları tehlikeye atıyor.
Utilisez le téléphone de Niko pour envoyer le nom par message, et Mato se montrera en personne au bureau.
O ismi Nikos'un telefonundan mesaj olarak yollarsan... Mato bizzat kendi kefalet ofisine gelecek.
Je suis vraiment désolée, Nikos.
Çok üzgünüm, Nikos.
Désolé pour Nikos.
Nikos için üzgünüm.
Non, ça serait mon oncle Nikos.
Hayır, Nikos amcam yüzünden.
Le petit Nikos n'aime pas ça quand les employés mangent au bureau.
Bilirsin, küçük Nikos, çalışanların ofiste yemek yemesinden hoşlanmaz.
Le petit Nikos, peut aller se faire voir.
Küçük Nikos'un canı cehenneme.
Où est le petit Nikos?
Küçük Nikos nerede?
Niko n'a aucune raison d'envoyer son chien Mato après moi.
Nikos'un köpeği Mato'yu peşimden yollamasına gerek yok.
- Nikos, viens ici. - OK, Paula.
Tamam, Paula.
- Bonne nuit, Nikos.
İyi geceler.
- Qu'est-ce qui se passe, Nikos?
Bir şey olduğu yok.
On y va, Nikos.
Gidelim Niko.
- Nikos!
- Nikos!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]