English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Offensé

Offensé traducir turco

1,305 traducción paralela
Oh mon Dieu, pardonne-moi de T'avoir offensé. Je déteste tous mes péchés...
Tanrım, seni incittiğim için tüm kalbimle pişmanım ve tüm günahlarımdan tiksiniyorum.
- Offensé.
- Biraz kızdım.
Quelqu'un est-il offensé par le gui?
Ökseotu ile suç işleyen oldu mu?
Je m'excuse d'avoir offensé les Anciens, mais je n'ai jamais parlé de la Doctrine.
Eskileri gücendirecek bir şeyler yazdıysam, özür dilerim, ama asla, "doktrinden" bahsetmedim.
Vous ai-je offensé d'une quelconque façon?
Bir suç mu işledik?
Mon Dieu, pardonnez-moi de vous avoir offensé.
Tanrım, sana karşı geldiğim için bağışla beni.
- Vous ai-je offensé?
- Nasıl bir suç işledim Lordum?
Ne sois pas offensé.
Gücenme.
Mlle McBeal, vous avez offensé la Cour. Huissier, emmenez-la.
Bayan McBeal, mahkemeye itaatsizlik ettiniz.
Je ne suis pas offensé.
Önemli değil. Kızmadım.
Quelqu'un est-il offensé par le gui?
Cumartesi yeni Prens seçilecek.
Si je vous ai offensé, dites-le-moi.
Eğer bir şekilde sana ve isanlarına karşı suç işlediysem lütfen söyle.
Ne sois pas offensé.
Sakın kırılma.
Est-ce que je vous ai offensé?
Seni kızdırdım mı?
Si j'ai fait ou dit quoi que ce soit qui vous ait offensé, toutes mes excuses.
Geçmişte sizi rahatsız edecek bir şey yaptıysam ya da söylediysem çok özür dilerim.
Mes paroles vous ont offensé?
Söylediğim bir şey yüzünden mi?
J'espère que vous n'en serez pas offensé. La Cour suprême ne peut être présidée par un homme portant un nom comme Sonnenschein.
Sonnenschein gibi bir isimle yüksek mahkemede yargıç olman gerek.
Quelqu'un qui vous a offensé, que vous ne pouvez pas atteindre.
Sizi rahatsız eden biri, ulaşamadığınız biri.
Je suis offensé.
Buna icerledim!
Ne soyez pas offensé, licenciado.
Darılmayın, Licenciado.
Je suis offensé.
Kırıldım.
Il était blessé et offensé.
İncinmişti ve kırılmıştı.
Ecoute, as-tu été offensé par notre petite interaction sociale?
Dinle, buradaki sosyal etkileşimimiz seni herhangi bir şekilde kırdı mı?
Sans offense.
Kızma.
Mon oeil lui faisait offense.
Gözüm onu rahatsız etmiş.
Démoliriez-vous les monts car leur hauteur vous offense?
Tırmanmak yorucu diye dağlara eğilmelerini söyleyebilir misin?
Et cela vous offense en tant que Juif?
- Ve bu da seni bir Yahudi olarak rahatsız ediyor mu?
Mes meilleurs créatifs planchent déjà pour que ce Noël n'offense aucune religion ou minorité.
Herneyse. En iyi çalışanlarımdan başarılı bir takım oluşturacağım... Herhangi bir din ya da grubun noeli lekelememesini engelleyeceğim.
Que chaque communauté retire ce qui l'offense.
Noel karşıtlarının saldırıyla ilgili şeylerini aşağı indirin.
Le gui ça offense quelqu'un?
Ökseotu öyle mi?
Pas d'offense.
Üstüne alınma.
C'est votre attitude qui m'offense.
Tavırların beni kızdırıyor, Danielle.
- Pardonnez cette offense.
- Sizi kırdıysa özür dilerim.
Il ne leur manque que le nom. Ta troisième offense... et c'est bon pour 1 5 ans.
Onlara tek gereken bir isim bu da, üçüncü suç.
Escroquer l'immigration c'est une offense fédérale.
INS'ye karşı gelmek federal bir suçtur.
Mes meilleurs créatifs planchent déjà pour que ce Noël n'offense aucune religion ou minorité.
Burada neler oluyor? Bakın, bu adam Cennetin Anahtarı şovundan. Neler oluyor?
Que chaque communauté retire ce qui l'offense.
Kahretsin.
Le gui ça offense quelqu'un?
Hadi, bundan daha ağır olmalıyım.
Lavinia, cela ne vous offense pas?
Lavinia, bu senin canını sıkmaz değil mi? Hayır efendimiz.
Une pierre est muette et n'offense pas, les tribuns, d'un mot, vouent les hommes à la mort.
Ama taşlar ölüm kadar sessiz. Onların dilinden çıkan ise korkunç bir ölüm. Korkunç bir son.
En tant qu'hôte, je considère cela une offense envers moi, et ces hommes qui sont venus de loin.
Toplantının ev sahibi olarak bunu kendime ve bunca yoldan gelen insanlara saygısızlık olarak algılıyorum.
Tu ne seras pas offensé?
Sen, suç işlenmeyeceksin?
à sortir. L'invitation elle-même aggrave l'offense en la banalisant. Ce n'était pas mon intention.
Aslında, bunu teklif etmek, suçun önemini azaltmaya çalıştığınız için başlı başına bir kabahat.
Il n'y a pas d'offense.
Bu tamamen doğru, memur bey.
- Il n'y a pas d'offense!
- Sorun değil!
Elle peut réparer une offense... ou empirer un truc déjà pas terrible.
Bir doğruyu yanlışa çevirebilir... veya kötüyü berbata.
Sans offense. - D'accord.
Beni yanlış anlamayın.
ne te flatte pas, je n'ai rien à défendre de toi simplement ça offense ma sensibilité c'est une œuvre de mauvaise façon moi j'aime - on en doute pas tu vas t'engraisser dessus - non, j'aime le livre
- Menfaat mi? - Kuruntu yapma. Menfaatim falan yok.
Allez, les attaquants!
OFFENSE, BASLAYALIM.
Je n'aurais jamais pris cette affaire... si je n'étais pas sûr qu'il s'agit d'une véritable offense.
Burada birilerine olağanüstü bir haksızlık yapıldığını düşünmesem bu davayı ücretsiz kabul etmezdim.
- Tu ne dois pas agir ainsi. - Ne les offense pas.
Böyle yapmamalı, onları gücendirmemelisin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]