Translate.vc / francés → turco / Ogre
Ogre traducir turco
392 traducción paralela
Il doit manger comme un ogre.
Bir at gibi yer şimdi, değil mi?
Des communautés entières furent victimes d'un ogre grandissant :
- Demiryolları - herkese zarar veriyordu.
- Voici venir "l'Ogre".
- A-a. İşte canavar geliyor. - Canavar mı?
"Ha, ha!" dit l'Ogre. "Je sens la chair fraîche!"
Şunu biliyorsundur, " Tik, tuk, tak, tum, Bir İngiliz'in kokusunu alıyorum.
- Où est l'ogre?
- Her neyse, canavar nerede?
Mais l'ogre n'a pas voulu.
Fakat canavar izin vermedi, mecbur İspanya'da onu beklemek zorundayım.
Tu as le cœur d'un ogre.
Sen bir şeytansın!
Joignez-vous à nous, je ne suis pas l'ogre dont j'ai l'air.
Bize katılın Leydi Mary. Göründüğüm kadar yabani değilimdir.
Je suis pas un ogre, voyons.
- Benden korkma.
Une faim d'ogre!
Ölüyorum! Ölüyorum!
Il a toujours mangé comme un ogre sans prendre un gramme.
Haydi. Her zaman at gibi yer. Bir gram bile kilo almaz.
Lanning, inutile de jouer à l'ogre prêt à dévorer nos visiteurs. Voici Mlle Pekoe.
Bay Koestler, özür dilerim efendim.
J'ai une faim d'ogre, j'ai tellement marché aujourd'hui
İştahım açık, bugün uzun bir yürüyüş yaptım.
C'est pour l'ogre qui est dehors.
- Bu dışardaki canavar için.
Tu es un ogre, comme mon père.
Sen de babam gibi bir canavarsın.
Le diable a emporté l'Ogre à Sainte-Hélène.
Ve şeytan St. Helena'da ki deliğine girdi.
Dites-nous quel sort vous choisiriez pour l'Ogre.
O yüzden anlat bize. İmparator için nasıl bir kaderi tercih ederdin?
J'ai vraiment cru que l'ogre ne sortirait jamais du donjon.
Gerçekten, canavarın hapisten çıkmayacağını düşündüm.
Pour moi un ogre?
Benim mi? Bir devin mi?
Tu as une faim d'ogre ou d'homme normal?
Ne kadar açsın? "Çok aç adam" mı "Normal" aç mı?
D'ogre.
"Çok aç adam".
Mais elle siffle comme un merle et mange comme un ogre.
Ama canını sıkma. Kuş gibi ıslık çalıp at gibi yemek yiyor.
Bien joué, Ogre.
- Aferin. - Selam.
Ogre, abruti.
Dev. Seni serseri.
Ogre.
Dev.
Burke, c'est notre homme S'il fatigue, Ogre est en forme
Burke. O bizim adamımız. O yapamazsa Dev yapar.
Notre capitaine défensif, le numéro 79, Fred Polowoski, l'Ogre.
79 numarada Fred Polowosky.
Merci pour rien, Ogre.
Yardım etmediğin için teşekkürler, Hogwart.
- Ogre.
- Hogwart.
- Ogre.
- Evet.
Ogre se noie.
- Dev boğuluyor. - İmdat!
On a été largués sur une île déserte avec Ogre, en prime.
Dev ile birlikte ıssız bir adaya atıldı.
Qu'est-ce que vous avez fait à Ogre?
Lambda'lar. Sağ olun. Dev nerede?
Qui veut entendre l'histoire de l'ogre roux qui a volé la vie d'oncle Al?
Şimdi Al amcanın hayatını çalan, kızıl saçlı canavar hikayesini dinlemek ister misiniz?
- Où est l'ogre?
- Canavar nerede?
Vous voulez me dire que ses mamelons sont durs comme des saphirs, qu'elle mange comme un ogre, que ses seins grossissent rapidement, et qu'elle n'est pas enceinte?
Bana göğüs uçlarının safirler kadar sert olduğunu ve iki at kadar yemek yediğini, göğüslerinin kocaman olduğunu, ve tüm bunlara rağmen hamile olmadığını mı söylüyorsun? !
J'ai lu une histoire merveilleuse. – Un haricot et un ogre... – Très bien.
Dünyanın en güzel kitabını yeni bitirdim, bir dev ve fasulye sırığı ile ilgiliydi ve...
À la une, ce sera : "David et Goliath", "L'Ogre du Ring".
Manşetler şöyle olacak, "Davut ve Calut" "Büyük Katil Cek". Birlikte resimleri çekildi, boşversene.
Et puis, le mauvais ogre reprit les clés magiques au prince charmant.
Sonra, o şeytani dev yakışıklı genç prensten sihirli anahtarları geri almış.
Si cet ogre me faisait ce coup-là, je le poignarderais!
Sana bir şey söyleyeyim, Kramer. Eğer o dev bana böyle bir numara yapsaydı...
Elle a un appétit d'ogre, non?
Kızımızın damak zevki sence iyi değil mi, ne dersin?
Si je te reprends à jouer avec un sac plastique, je te donnerai à l'ogre pour qu'il te mange.
Bir daha asla, plastik torbalarla oynama yoksa seni bağlar küçük çocuk canavarına veririm, anladın mı?
Un ogre?
Bir yamyam?
Je me suis peut-être conduit comme un ogre de mon côté.
Aslında ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. - Evet değilsin.
- L'ogre?
O da ne?
Je sais ce que vous pensez. Je suis un ogre.
Ve eminim ki zamanla beni anlayacaksın.
Ce qu'elle a mangé aurait étouffé un ogre.
Bir yemek yedi ki, bir domuzu tıka basa yiyebilirdi.
Ogre, du calme.
Dev, sakin ol.
- Ogre, il t'a traité d'homo, non?
- Ne dedi? Ne dedi?
- T'es un ogre!
Sen bir canavarsın.
Quel mauvais trip! Cet ogre est violent, hein?
Adamım, ne kötü.