Translate.vc / francés → turco / Oj
Oj traducir turco
292 traducción paralela
Ils l'ont muté après qu'il soit impliqué dans cette histoire avec OJ Simpson.
OJ Simpson olayını sahiplenince sürdüler.
On ira à la maison d'OJ, puis au Beverly Center, d'accord?
OJ'in evine gideceğiz, sonra da Beverly Merkez'e, değil mi?
Et O.J. Simpson rôdait sa voiture?
OJ Simpson da arabasıyla gezintiye mi çıkmıştı?
- Reggae bizarre ou O.J. bizarre?
Olumlu anlamda tuhaf mı yoksa OJ gibi tuhaf mı?
"Grosse coupure", c'est le cas OJ Simpson?
"Büyük kesik" O.J'in yaptığı mı?
Une nouvelle étonnante ce soir, OJ a été déclaré innocent.
Bu gecenin en sıcak gelişmesi O.J. Simpson'ın masum olduğunun kanıtlanışı oldu.
Tu prends tes délires pour des réalités.
OJ'den farklı durumda değilsin.
C'est vrai, OJ est toujours un bon défenseur, non?
Demek istediğim, o.j. Is no less of a running back, right?
- Lui c'est OJ.
- Bu OJ. - OJ?
- OJ? Comme le meurtier?
Katil olan gibi mi?
Non, comme le footballer. OJ Simpson.
Hayır, futbol oyuncusu olan, OJ Simpson.
Oh. Zut. Le hibou.
Oh, tanrım, kuş, OJ!
Nan, mais regarde moi ces deux la, OJ.
Şunlara bak OJ.
- Est-ce que c'est OJ?
- Bu OJ mi?
OJ... Ce soir, au menu, nous offrons un somptueux buffet de brochette de souris.
OJ.. bugünün özel içeriğinde enfes fare kebabı büfesi var.
- Ouai. OJ est sortit. Comment ca se fait qu'il vole hein?
- Evet, OJ kaçtı, nasıl uçabiliyor ki?
OJs'est sauvé!
OJ kayboldu!
OJ. OJ...
OJ, OJ,
C'est OJ!
Bu OJ!
OJ!
OJ!
OJ, reviens!
OJ, geri dön!
- Vous avez donnez de l'eau a mon OJ?
- OJ yeterli su içti mi? - Vhooo!
Euh. OJ...
Ahh, OJ...
Je crois que j'ai retrouvé OJ.
Sanırım OJ'i buldum. - OJ?
- OJ? Je m'en fou...
Umurumda değil.
Je vais chercher OJ.
OJ'i bulmaya gitmeliyim.
- Et la disparition d'OJ c de sa faute?
- OJ'in gitmesine o mu sebep oldu?
OJ s'est enfuit.
OJ kayboldu.
Un instant, s'il vous plait. OJ!
Bir dakika lütfen, OJ!
OJ?
OJ?
OJest aujourd'hui desintoxiqué et ne boit plus que de la bière
... yani kovulmadan geçen. OJ artık uyuşturucudan uzak duruyor ve sadece bira içiyor.
Ce n'est pas l'affaire OJ Simpsons.
- Bu OJ davası değil. Olabilirdi.
C'est comme si on trouvait une autre fille morte chez OJ Simpson.
Bu şimdi, OJ.'in evinde başka bir ölü beyaz kız cesedinin bulunması gibi bir şey.
Et OJ qui dit : "Je sais ce que vous pensez..."
Sonra OJ, "Ne düşündüğünüzü biliyorum.." diyecek.
Qu'est-ce qui lui a pris d'aller à Colorado avec tous ces Blancs sans Johnnie Cochran, l'avocat d'OJ.
Colorado'ya, bütün o beyazların arasına, gidiyorsun... ve yanında Johnnie Cochran'ı götürmüyorsun?
C'est ça, et QJ cherche toujours le vrai meurtrier.
Evet, ve OJ Simpson hâlâ gerçek katilini arıyor.
Parce qu'on dirait que chaque fois que l'on coffre un riche homme noir, il sort en moins de deux. C'est comme pour OJ.
Çünkü ne zaman bir siyah zengini yakalasak, kısa süre sonra tekrar dışarı çıkıyor.
Demandez à OJ. Il vous dira le contraire.
OJ'ye sor, o sana anlatır.
Et encore avant j'étais OJ Simpsons.
Ve ondan öneckinde de O.J. Simpson'dım.
On avait le sang de Nicole dans la chambre de OJ. Voyez le résultat.
Bırakın bu işleri.
Comme O.J. Simpson.
OJ. gibi.
Cette lampe était sur le bureau d'Ito pendant le procès OJ Simpson.
OJ zamanında bu lamba Ito'nun masasındaydı.
Il a dit le "mot en N" dans l'affaire O. J.
- Kim? OJ Simpson davasında S-sözcüğünü kullanmıştı.
C'est plus gros que l'affaire Simpson.
Bu OJ kadar büyük.
Et j'ai plus d'argent que lui, Robert Blake, et O.J. réunis.
O, Robert Blake ve OJ'in toplamından çok param var.
Je voulais juste acheter des cadeaux pour que mes gosses fêtent Noël dignement, et je deviens l'ennemi public numéro un.
Tek istediğim çocuklarıma bir kaç hediye almak ve böylece Noel'i kutlamaktı. Sonra ilk öğrendiğin, yeni OJ olduğum.
OJ a cette capacité.
OJ cesaret edebilir.
OJ!
OJ.
Bundy! O.J.!
Manson, Bundy, OJ, Sam'in oğlu...
- OJ!
- OJ!
- Et OJ.
İnsan haklarından bahseden bir Bush'umuz var.