Translate.vc / francés → turco / Okuma
Okuma traducir turco
2,781 traducción paralela
On fait un extra chez Cal, et il y a
Hayır, Cal'de bir gece düzenlenecekmiş. Şiir okuma aktivitesi yapılacakmış.
Je préférerais vendre un organe.
- Şiir okuma mı? Ben almayayım.
C'est un défi. 250 000.
250 bin bir meydan okuma.
Comment il lit le journal, il se gratte le nez, dans quel verre il boit son thé, puis son lait... Ce qu'il regarde quand il se branle. S'il est sympa avec le chien quand il est seul avec lui.
Gazeteyi okuma şekli burnunu nasıl karıştırdığı, çay içmek için kullandığı bardak, süt için kullandığı bardak 31 çekerken nasıl göründüğü etrafta kimse yokken köpeğine davranışı...
Tu sais quoi. Finissons ici, et puis prends quelque uns de tes amis et rejoint moi dans le labo criminel pour le vrai challenge...
Buradaki işimizi bitirelim ve sonra sen birkaç numaradan cesedi kap ve gerçek bir meydan okuma için benimle laboratuvarda buluş.
Est-ce un défi?
- Bu bir meydan okuma mı?
J'ai peu d'expérience de la lecture à voix haute, je vais procéder de la façon qui me semble la plus normale.
Şimdi, insanlara yüksek sesle bir şeyler okuma konusunda çok tecrübem yoktur, bu yüzden bunu aklıma gelen en normal biçimde yapacağım.
En plus le fichier vidéo que Mac a envoyé n'avait aucun son, donc j'ai utilisé un logiciel de lecture sur les lèvres.
Ayrıca Mac'in gönderdiği görüntüde ses olmadığından,.. ... dudak okuma programını kullandım.
{ \ pos ( 192,180 ) } Si on tente de la forcer, { \ pos ( 192,190 ) } elle répond : "Ne me pose pas un ultime totem."
Başka seçeneği olmadığını söylediğinde de "'karnaval'okuma bana " der.
Où est le coin lecture?
Okuma köşesi nerede?
mais...
Okuma zorluğu çekiyorum bu nedenle notlarım pek iyi değil ama...
Vous ne savez pas lire?
Okuma yazman yok mu?
Un bonne vieille raclée à la texane.
Eski usül, Teksas canına okuma taktiği.
{ \ pos ( 192,200 ) } Tu vas surveiller le télescope pendant 12 heures, { \ pos ( 192,200 ) } selon mes estimations, tu n'as prévu que 7 heures de lecture.
Teleskopu 12 saat boyunca gözleyeceksin ama tahminimce sadece yedi saatlik okuma maddesi seçtin.
Vous avez besoin de lunettes.
Gözlerin ilerlemeye başlamış ve okuma gözlüğüne ihtiyacın var.
Pour des lunettes.
Okuma gözlüğü için bir reçete,
Je deviens experte en langage corporel.
Sanrım vücut dili okuma uzmanı oldum.
Ça devait plutôt être d'ordre intellectuel.
Bir tür zihinsel meydan okuma olmalı.
{ \ pos ( 192,235 ) } Mais je devrais m'acheter une lampe.
Kitap okuma lambası almam lazım gerçi.
J'en ai huit téléchargés sur mon liseur de livres, ici.
Sekiz tanesini birden bu kitap okuma aletine yüklemiştim.
Il y a des gants de lecture jetables sur le chevet.
Çekmecenin üzerinde tek kullanımlık okuma eldivenleri var.
Considérez ça comme une déclaration de défi.
Bunu "meydan okuma" olarak görebilirsin.
- Arrêtez vos conneries.
- Sakın bana martaval okuma!
Tout retard... provocation... ou tentative d'approche non autorisée mettraient en danger la vie des otages.
Her hangi bir gecikme meydan okuma yada bize karşı yapılan yetkisiz bir girişim rehinelerin hayatını tehlikeye atacaktır.
"Tout retard, provocation " ou tentative d'approche non autorisée " mettraient en danger la vie des otages.
Her hangi bir gecikme meydan okuma yada bize karşı yapılan yetkisiz bir girişim rehinelerin hayatını tehlikeye atacaktır.
Tu me défies obstinément, car j'ai posé des règles, mais tu t'en fous.
- Ego, ego. - Evet. Kasıtlı bir meydan okuma, kuralları ben koyarım,... ama sen onları çiğnersin.
Me représenter est le genre de défi qui me passionne.
Kendimi savunmak da bir tür bir meydan okuma benim için.
Si vous pensez être suivi, ne défiez pas la personne.
Ve sana bir tavsiye bir daha birisinin seni takip ettiğini düşünürsen ona meydan okuma.
Ne provoque pas le destin.
Kadere meydan okuma.
Devon, comme si cet ours en peluche allait apprendre à ce bébé à lire et à écrire?
Devon, sanki bebeğe bu ayıcık okuma yazma öğretecek.
- Dans la salle de lecture.
Arkadaki okuma salonunda.
Tu viens de dire le mot magique : pas lire.
Sihirli kelimeleri söyledin bile. Okuma yok.
Il voulait que je lise l'esprit de cette fille qu'il aime bien le super saut... - c'est mon rayon.
Hoşlandığı bir kızın aklını okuyup ona karşı bir şey hissedip hissetmediğini öğrenmemi istemişti. Tamam, akıl okuma, yüksekten atlama o konularda hâlâ uzmanlaşıyorum. Ama sorun kızlarla ilgiliyse, tam adamına denk geldin.
- Si tu peux. Si c'est un défi, considère-le accepté.
Eğer bu bir meydan okuma ise kabul edildiğini bil.
Ma fiche de lecture y est.
E - kitap okuyucuyu da bırakıyorsun. Ama bütün okuma materyallerini ona yüklemiştim ben.
À ne pas confondre avec les 3 L : Lecture, L'écriture et L'arithmétique, tes points forts.
Senin üçlün olan okuma yazma ve aritmetikten biraz farklı.
Ça pourrait excuser ses fautes.
Okuma yazmasına bir bahane olabilirdi.
Ne lis pas, classe!
Okuma, tatlım. Yerleştir.
Ne lis pas, c'est ennuyeux.
Okuma, çok sıkıcı.
Sandra était enseignante, dirigeait un cours d'alphabétisation pour adulte à l'église, et été bénévole dans une soupe populaire locale.
Sandra 6. sınıf öğretmeniymiş. Kilisede yetişkinlere okuma yazma öğretiyor ve yerel aş evinde gönüllü çalışıyormuş.
Plutôt survolée, c'est pas drôle comme lecture, mais je suis consultant, alors je l'ai feuilletée.
O raporlar yaz okuma kitaplarına pek benzemese de danışmanlık için ücret aldığımdan ben de göz gezdirdim.
Vous ne savez pas lire?
Okuma yazmanız yok mu?
C'est pour ça que vous avez appris à lire à des hommes?
O yüzden mi insanlara okuma yazma öğrettiniz?
Je connais des couples qui perdent cette partie de leur relation et du coup, elle rejoint un club de lecture et lui se frotte contre des vieilles dames à l'épicerie.
Bir sonraki aşama,'kız kitap okuma kulübüne katıldı erkek de pazardaki yaşlı kadınlara bakıp mastürbasyon yapıyor'.
Toujours dans le noir à propos des lèvres.
Dudak okuma kısmı bunun neresinde?
C'est une démonstration de la meilleure cascade et une lecture du script.
Senaryo okuma ve en iyi sergilediğin sahnede test edileceksin.
lecture.
Savaş gösterisi, 3. bölüm : Okuma.
Gymnastique, art plastique, corde et Pascal m'épate
# Sonra biraz egzersiz, belki biraz eskiz Tırmanış, biraz dikiş, biraz da okuma #
Tu parles.
Bana maval okuma.
Arrête tes conneries.
- Bana maval okuma.
Vous savez lire.
- Okuma biliyorsunuz.