Translate.vc / francés → turco / Olam
Olam traducir turco
3,059 traducción paralela
Personne est content pour moi?
İnsanlar niçin benim adıma mutlu olamıyor?
C'est ce qu'il font, et ils ne peuvent pas l'aider
Onların yaptıkları bu ve engel olamıyorlar.
Tu peux peut-être pas te soûler, en tant que loup.
Bir kurt olarak sarhoş olamıyorsundur.
Si Bran peut devenir Seigneur de Winterfell avant moi, Renly peut devenir roi avant Stannis
Nasıl Bran benden önce Kışbarı lordu olamıyorsa Renly de Stannis'ten önce kral olamaz.
J'arrête pas de baver.
Ağzımın sulanmasına engel olamıyorum.
Que des erreurs mentales.
Sadece konsantre olamıyorlar.
Parler de ça ne me met pas très à l'aise.
Bu tarz şeyleri konuşurken rahat olamıyorum.
- Elle sait pas coudre! Elle sait pas s'taire et être gentille.
Dikiş dikemiyor, çenesini kapalı tutamıyor ve kibar olamıyor.
Si nous ne nous unissons pas, comment pouvons-nous les affronter?
Eğer kendi içimizde birlik olamıyorsak... Onları nasıl yeneceğiz?
On est allés si loin. Pourquoi Patty peut pas avoir ce dont elle a besoin, un avortement légal, sûr, sans jugement?
Çok gelişmiş bir ülkeyiz ya o zaman Patty niye yargılanmadan güvenli ve yasal bir kürtaj olamıyor?
Les blessures sont semblables à celles de Tracy, mais je ne peux être sûre sans couteau.
Yara izleri, Tracy'i öldüren bıçakla birbirini tutuyor, ama bıçağı görmeden emin olamıyorum.
Tu ne peux pas t'en empêcher?
Kendine hakim olamıyorsun, değil mi?
Je n'arrive pas à me concentrer.
Konsantre olamıyorum.
Je ne peux pas me retenir
Engel olamıyorum bu isteğe.
Je ne peux pas me retenir Je ne peux pas me contrôler
Engel olamıyorum bu isteğe. Kontrol edemiyorum.
Je ne peux pas me concentrer, tout sort de travers.
Konsantre olamıyorum, her şey birbirine giriyor.
Et peut-être que tu veux être mère toi aussi, et que c'est pour ça que tu ne peux pas aller jusqu'au bout.
Belki sen de anne olmak istiyor ve bu yüzden kürtaj olamıyorsundur.
Elle le veut et elle ne peut pas le faire à cause de toi, parce qu'elle t'aime.
Olmak istiyor ama senin yüzünden seni sevdiği için olamıyor.
C'est impossible.
Yapamıyorum, doğal olamıyorum.
On ne peut pas être ensemble aujourd'hui.
Şu anda beraber olamıyoruz.
- Il voulait même pas le... - Il allait lui bouffer l'oreille.
Köpeğine hakim olamıyorsun, benimkini ısırdı.
- Je peux rien y faire.
- Engel olamıyorum.
Si c'était pas retouché, aspiré ou lifté, elle était pas heureuse. Attends.
Yani, kesilmiş, hırpalanmış veya kaldırılmış olmayınca mutlu olamıyordu.
Il ne pouvait pas avoir d'érection.
- Evet. Erekte olamıyordu.
Oh, doc, Gus ne peut pas s'en empêcher.
Doktor, Gus kendine hakim olamıyor.
Pourquoi ne peut-il pas te ressembler, Tygra?
O neden senin gibi olamıyor, Tygra?
Vous ne m'aidez pas?
Bekle, sen yardımcı olamıyor musun?
On a pas tous la chance de poser pour des affiches.
Hayır, hayır bak. Hepimiz yüzümüz billboardlarda görünecek kadar kadar şanslı olamıyoruz tamam mı?
J'imagine qu'un "non" est hors de question.
Sanırım bu sorunun cevabı "hayır" olamıyor.
Écoute, la vérité c'est que j'ai utilisé des pilules ADHD et je ne peux pas m'arrêter.
Gerçek şu ki uzun zamandır ADHD ilaçları kullanıyorum. Ve kendime engel olamıyorum.
On ne peut pas être un cercle sans toi.
Sen olmadan bir çember olamıyoruz.
Impossible sauf si vous aviez un téléporteur.
Tabii ışınlanamıyorsanız olamıyorsanız.
On peut pas suivre deux chemins en même temps.
Aynı anda iki şey birden olamıyorsun. İki yolu birden seçemiyorsun.
Pourquoi ils ne sont pas comme toi?
Neden senin gibi olamıyorlar?
Je voulais me détendre, mais seules mes larmes pouvaient couler.
Rahat olmaya çalışıyordum ama maalesef olamıyordum.
Et le proviseur Givens n'était pas capable d'arrêter tout ça?
Ve Müdür Givens de buna engel olamıyordu değil mi?
Pourquoi ne peut-il pas redevenir le faucon?
Neden yine bir Hawk olamıyor?
Ils ne peuvent se rejoindre.
Bu yüzden birlikte olamıyorlar. Yalnız kaldılar.
Ce qui est triste avec les hommes, c'est qu'une jolie pensée à propos d'une femme est suivie par une pensée dégueulasse
Erkekler hakkında üzücü olan şey şu : Bir kadın hakkında güzel düşüncelere sahip olamıyoruz aynı zamanda, o kadın hakkında aklımıza mide bulandırıcı şeyler de geliyor.
On peut pas être romantique, sans penser au sexe.
Acıklı bir şey. Erkekler cinsellik olmadan romantik olamıyor.
Essayez d'être chrétien et marrant. Chrétien?
Neden hristiyanlığa uygun şeyler söyleyip, komik olamıyorsun?
Je peux pas être moi-même, elle me déteste.
Hiç kendim gibi olamıyorum ve o benden nefret ediyor.
Elle veut ce qu'elle peut pas avoir.
Neye sahip olamıyorsa onu istiyor.
Pourquoi est-ce que Winston et toi ne pouvez pas aider?
Neden senle Winston yardımcı olamıyorsunuz ki?
On est pas tous des leaders nés...
Evet, hepimiz doğuştan lider olamıyoruz, değil mi?
Mais ce n'est pas non plus, parce que comme je l'ai déjà dit, je ne peux pas rivaliser.
Ama aynı zamanda da olamıyorum çünkü önce de dediğim gibi yarışamam.
Maintenant tu ne peux pas être objectif, mais moi oui.
Sen tarafsız olamıyorsun ama ben olabilirim.
Pour qu'il se sente bien, car je peux pas y être.
Sadece onun rahat hissetmesi için, çünkü ben orada olamıyorum.
T'as peur de succomber, quand je suis dans les parages.
Yanımdayken gerçekten kendinden emin olamıyorsun, değil mi?
Non, monsieur.
Hayır efendim. Olamıyoruz.
Ça paraît assez évident.
Bu besbelli, ama bir defa onunla tanıştım ve kendime engel olamıyorum.