English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Onur

Onur traducir turco

5,784 traducción paralela
J'ai besoin de te parler des lumières pour le Barbecue annuel du Maire.
- Tamam ama Başkan Şeref ve Onur etkinliği için ışık konusunda seninle konuşmalıyım.
J'en serais honoré.
Onur duyarım.
À ta façon, très maladroite, tu as fait quelque chose de bien ce soir. et merci. Tu viens encore de regarder mes seins?
Saptığın yanlış yolda bu gece onur duyulacak bir şey yaptın, Will.
Cet honneur revient à...
Bu onur aittir...
J'ai eu mon renvoi pour manquement à l'honneur.
Onur kırıcı kovulma aldım.
Les invités attendus pour ce soir ont enfin été annoncés, et sans aucune surprise, une des invitations est au nom de Tyler Waters.
Bu geceki piyango duyurusunun onur konuğu listesi sonunda açıklandı. Herkesin beklediği üzere en çok istenenlerden biri de Tyler Waters'dı.
C'est un honneur, madame.
Benim için bir onur hanımefendi.
Quartier-maître de première classe Damien Hunter, diplômé avec mention du centre Great Lakes.
Astsubay Birinci Sınıf Damien Hunter, Great Lakes'taki Acemi Er Eğitim Merkezi'nden onur nişanı ile mezun olmuş.
J'avais peur que notre invité d'honneur ne fassent pas son apparition à sa propre fête.
Ben de tam onur konuğu kendi davetine gelmeyecek diye korkmaya başlamıştım.
Il n'y a pas de plus grand honneur que d'être à son service.
Ona hizmet etmekten daha büyük bir onur yoktur.
Quel honneur de rencontrer une auteure aussi talentueuse et prisée.
Bu kadar yetenekli ve ödül kazanan bir yazarla tanışmak büyük bir onur.
Tu sais, je suis flatté que tu m'ais demandé au départ.
İlk benden istediğin için onur duydum.
C'est un grand honneur, et une grande responsabilité, et je ne sais pas...
Büyük bir onur, büyük bir sorumluluk ve bilmiyorum...
D'après lui, Yang et lui viennent d'être nominés pour le plus grand honneur chirurgical dans le pays.
Yang'le beraber ülkenin en büyük cerrahi onur ödülüne aday olmuş gibi söyledi.
= = sync, corrected by elderman = = @ elder _ man
Remy LeBeau ( Onur Üçler ) İyi seyirler dilerim.
Diplômée avec les honneurs.
Onur öğrencisi olarak mezun oldu.
Je suis flattée, merci.
Onur duydum, teşekkürler.
Quel plaisir d'être présent pour une si belle cause.
Burada bu sebepten dolayı bulunmak ne kadar onur verici.
Ce serait un grand honneur si nous étions sumériens.
Sümerli olsaydık bu büyük bir onur olurdu.
Ginuwine, c'est un honneur de respirer le même air que vous. Sans blague.
Ginuwine, seninle aynı havayı solumak benim için bir onur.
Nous en serions honorés.
Onur duyarız.
Les gars, je suis flatté et... honoré.
Beyler, çok gurur duydum ve onur da duydum- -
Je suis tellement honoré, Martha.
Onur duydum, Martha.
Quel honneur de vous avoir tout les deux.
Sizlerle tanışmak bir onur.
C'est un honneur pour moi de célébrer cette union charmante.
Bu güzel birlikteliği resmiyete döken kişi olmak benim için bir onur.
Et j'espère un plaisir de vous voir.
Sizi görmekle büyük bir onur ve mutluluk duydum.
Je veux que tu saches que je suis ravie de faire partie du 61.
61 nolu ambulansta olmaktan gerçekten onur duyduğumu bilmeni isterim.
Je vous demande d'accueillir comme il se doit la première dame de l'Illinois!
Burada bulunmak büyük bir onur ve şimdi de size takdim etmek istediğim kişi Illinois'in First Lady'si.
S'il vous plait, bienvenue à notre nouveau baptisé Dolloway Dance Lab, notre invité d'honneur Mme.
Lütfen Dolloway Dans Stüdyosuna ismini verdiğimiz onur konuğumuza merhaba deyin :
Je veux vous redire mon engagement pour Broadway et pour le show, et je voulais vous dire que c'est un honneur de travailler avec vous et d'être dans Funny Girl.
Broadway'e ve gösteriye olan bağlılığımı tekrarlamak istiyorum. Ve seninle çalışmak çok büyük bir onur. Funny Girl'de olmak.
C'est un peu comme votre légion d'honneur, mais venant d'un groupe de quadragénaires aimant hululer.
Onur madalyası gibi bir şey ama baykuş sesi çıkartmayı seven orta yaşlı erkekler topluluğu tarafından verilir.
Cardinal Morosini, c'est un honneur et un plaisir de vous rencontrer.
Cardinal Morosini, sizinle tanışmak... ne büyük bir onur ve mutluluk.
Et dans cet esprit d'unité et d'amitié entre nos deux nations, c'est un honneur de vous présenter deux invités surprises très spéciaux... le président de la République du Texas, le Général Bill Carver, et le président des États-Unis, Jack Davis.
Bu yüzden iki ülkenin beraberliği ve dostluğunun şerefine iki çok özel sürpriz konuğu sizlere takdim etmekten onur duyarım Teksas Cumhuriyeti Başkanı General Bill Carver ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Jack Davis.
Richard Hubbard est est prof de chimie, Susan assistante juridique. Jane, sa fille, est bonne élève.
Richard Hubbard, bir lisede kimya öğretmeni karısı Susan avukat asistanı, kızları Jane de okulunun onur listesinde bir öğrenci.
Oh, c'est un honneur qu'ils méritent tous deux.
Bu, ikisinin de hak ettiği bir onur.
C'est une question d'honneur.
Bir onur meselesidir.
Vous êtes ma raison d'être, et je suis touché... d'être de retour à la maison.
Siz var olma sebebimsiniz. Ve ben eve geri dönmekten onur duyuyorum.
- Je suis honoré. - En fait, non.
- Onur duydum.
Maintenant j'aimerais accueillir notre prochain poète, un scribe, un porteur de vérité.
Şimdi sıradaki şairimizi çağırmaktan onur duyuyorum bir kâtip, bir doğrucu.
Et je... suis ému d'être de retour dans cette maison.
Ve ben eve geri dönmekten onur duyuyorum.
Humiliant!
Onur kırıcı bir şey bu!
Bohr, vous devez faire partie des invités d'honneur.
- Sen onur konuğu gibi olacaksın.
Et vous... êtes l'invitée de l'honneur.
ve sen de... Onur konuğusun.
Bien sûr, je serais honorée.
Oh, tabii ki. Onur duydum.
Je suis l'invité d'honneur d'un dîner pour tous les officiers du Yorkshire.
Yorkshire'daki bütün birlik komutanlarına verilen bir yemekte onur konuğuyum.
Je suis fier de vous présenter... celle qui a conduit l'acquisition d'AMC.
AMC alımının ardındaki kişiyi sizlere takdim etmekten onur duyarım.
C'est l'invitée d'honneur du président.
Kendisi Baskan'in onur konugu.
Servir le khan est plus qu'un honneur, c'est une bénédiction.
Han'a hizmet etmek sadece bir onur değil ayrıca bir şükürdür.
J'en serais honoré, seigneur Kaidu.
Ben onur duyarım Lord Kaidu!
- Bien sûr, je suis honoré que tu me fasses confiance pour organiser ton mariage.
- Elbette, düğününü planlamak için bana güvenmenden onur duydum.
Ce serait un honneur.
Onur duyarım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]