Translate.vc / francés → turco / Ot
Ot traducir turco
3,767 traducción paralela
Non, ils ont changé le magasin de surf en un vendeur de cannabis.
Hayır, sörf mağazasını ot merkezine çevirmişler.
En fait, ils ont toujours vendu du cannabis.
Hatta açıldığından beri ot satıyorlarmış.
Tu as de l'herbe ou des cachets?
Ot veya hap var mı sende?
Ils sentent comme l'herbe dans un resto italien.
İtalyan restoranındaki ot gibi kokuyorlar. - Anlıyorum. - Yaklaş.
Je fumerais du pot je boirais de la bière
Ot çektim, bira içtim
Je recherche une plante nommée "fevervox".
Bir ot arıyorum Feverfox diye geçiyor.
Vous n'êtes pas là pour la meth... autre chose?
Ot ve diğer şeyle ilgili gelmediniz mi yani?
La meth... autre chose?
Ot ve diğer şey ne?
Je ne fume pas d'herbe, Morgan.
Ot içmiyordum, Morgan.
Je t'ai acheté de la beuh.
Senden ot almıştım ben.
Plus qu'une herbe, bébé.
Bir ot daha bebeğim.
- Je n'entends rien d'autre que la note de la mort, cette arme vous fauche tous.
- Ölümcül notadan daha etkili başka bir şey duydum, bu silah sizi ot yığınına dönüştürecek.
De plus, il n'y a ni arbres
Ayrıca gökevinde ağaç ya da ot olmaz.
- ni herbes dans ce planétarium.
Ama ot var.
Je suis allée chez un médecin chinois, il m'a donné des herbes à faire bouillir.
Çinli bir doktora gittim, o da bana kaynat diye birkaç ot verdi.
Une mauvaise herbe ou deux.
Bir iki tane ot vardı.
Est ce que la phase 1 était fumer de l'herbe devant la TV?
Ot içmek ve televizyon izleme birinci aşama mıydı?
C'était juste des herbes et des médicaments Ayurvedics.
Onlar sadece ot ve diğer ayurveda ilaçları.
Ou l'année où tu as fais pousser de la beuh à Mendocino?
Veya Mendocino'da ot yetiştirdiğin yıl?
Demetria avait été envoyée dans la forêt pour ramasser des herbes.
Demetria şifalı ot toplaması için ormana gönderilmişti.
Pouvez-vous m'amener là où Demetria est allée pour ramasser ces herbes?
Beni Demetria'nın ot toplamaya gittiği yere götürebilir misin?
C'est possible que Demetria soit allée si loin pour couper ces herbes?
Demetria ot toplamak için gerçekten bu kadar uzağa mı geliyordu?
Notre Roi se moque de savoir jusqu'où ses servantes vont pour ces herbes, du moment qu'on les rapporte.
Kralımız hizmetçilerinin ot getirmek için ne kadar yol yürüdüğünü önemsemez. Otlar getirilsin yeter.
Je ne vais pas grandir et travailler pour Papa, ou vendre de l'herbe aux étudiants toute ma vie.
Büyüdüğümde babamın dükkânında çalışmayacağım ya da hayatım boyunca üniversitelilere ot satmayacağım.
Dieu soit loué pour la ligue mineure, Fiona et son jardin.
Amatör Küme Takımı Fiona'ya ve şifalı ot bahçesine şükürler olsun.
Hashtag, je souhaiterai juste qu'elle tweet plus sur comment fumer de l'herbe
Hashtag, keşke ot içimek için bu kadar çok tivit atmasa.
Je ne suis pas intéresse sauf si c'est un cochon grassouillet ou un cochon grassouillet dans un costume de colons, ou un colons dans un costume de cochon grassouillet, ou juste de la beuh.
Eğer koca göbekli bir domuz değilse, koca göbekli domuz hacı kıyafeti içinde veya ot değilse, sürprizinle ilgilenmiyorum.
Quoi, tu penses que je transporte ça avec moi dans mon sac à main, dans une boite à bonbons avec un autocollant Lisa Frank représentant une licorne?
Sen beni ne zannediyorsun? İçi ot dolu ve üzerinde tek boynuz... resmi olan bir plaka mı taşıyorum sence?
Apporte-moi des herbes. Aigremoine, graines de lin, bourrache.
Bana biraz ot, keten tohumu ve hodan getir.
Maudit sois-tu, hash.
Lanet olası ot.
Des joints!
Ot.
Chef, si vous trouvez ça si drôle, pourquoi ne pas prendre un billet de 5 $?
Şef, madem bu sana bu kadar komik geldi neden biraz ot tüttürmedin?
Excusez moi, mais avant de monter dans le bus, vous avez fumé un joint?
Kusura bakma da, otobüse binmeden önce ot mu içtin?
Beuh!
Ot, ot!
Ils ont été abattu sur Prospect Parce qu'ils traînaient dehors pour acheter de l'herbe.
Prospect'in aşağısında öldürülmüşler çünkü biraz ot çalmaya çalışmışlar.
Et une herbe.
Ve bir ot.
Nous chercherons quelques herbes pour te guérir.
Yaralarını sarmak için ot toplayacağız.
Mauvaises herbes, des pilules
Ot, birkaç tane de hat.
Il vendait de la viande et du blé.
Et ve ot satmıştır.
Il vendait des pneus et de la beuh.
Lastik ve ot satmıştır.
- Tu veux de l'alcool? Regarde moi.
- Ot veriyim içki veriyim?
- Tu ne sais que cultiver de l'herbe.
- Bugüne dek büyüttüğün tek şey ot.
C'est de l'herbe que je sens?
Bu ot kokusu mu? Herkes ot mu içiyordu?
Non, c'est de l'herbe.
Yangın değil, ot.
- Vous fumiez de l'herbe?
Ot içiyordunuz, değil mi?
Je me souviens qu'il a quitté le bar pour acheter de la beuh.
Hatırladığım tek şey, ot almak için bardan çıktığı.
C'est mon bar, Narc.
Burası benim barım. Öt bakalım.
Mon argent est dans le pot.
- Bence ot yetiştirmiş.
Parle.
Öt bakalım.
Surtout de la beuh.
Çoğunlukla ot.
- Tu veux de la drogue?
Ot vereyim?