Translate.vc / francés → turco / Pancake
Pancake traducir turco
249 traducción paralela
- Disons à la crèperie.
- Pancake House'da.
Je suis à la crèperie et y a cette poule qui va à la caisse.
Pancake House'dayım, bu piliç kasaya doğru yürüdü.
- Oui, le mardi, nous avons des pancakes. - Des pancakes.
- Salı günleri pancake günüdür.
Ils font les pancakes.
Pancake yiyorlarmış.
Les pancakes, ça glisse tout seul. Tu mangeras avec une fourchette. Je n'ai pas mon sirop d'érable non plus.
- Pancake onunla yenmez, kayar.
Est-ce que tu vois des pancakes, hein, Ray?
Burada pancake yok, değil mi?
Ray? Quand nous commanderons les pancakes, alors ils apporteront le sirop d'érable.
Ray, pancake sipariş ettiğimizde, maple şurubunu da getirecekler.
Le sirop d'érable doit être sur la table avant les pancakes.
Maple şurubunun pancake gelmeden burada olması gerek.
Hein, Ray? Nous n'avons pas encore commandé les pancakes. Comment pourrait-il être...
Henüz pancake siparişi vermedik.
Quel goût de pancakes veux-tu, Ray?
- Nasıl pancake istiyorsun, Ray?
- Des pancakes.
- Pancake.
- Naturellement.
- Pancake.
Évidemment, le sirop d'érable doit être sur la table avant les pancakes.
Tabii ki. Maple şurubunun pancake gelmeden önce masada...
On n'avait plus de pancakes.
- Pancake yemek için dışarı çıktık.
Et quand... Et puis ce matin, nous avons mangé des pancakes.
Ve sonra bu sabah pancake yedik.
Même si on est allés à la soirée familiale de Pancake Plantation, je ne peux pas m'empêcher de penser que ça avait un sens spécial.
Her ne kadar bunun yerine koruda gözleme yemeye götürsen de... bundan özel bir anlam çıkarma çabasına girmeden edemedim.
Ça fais du bien de manger des crêpes et du sirop après avoir bu de la bière toute la nuit, n'est-ce pas?
Bir gece boyunca bira içtikten sonra pancake ve şuruba yumulmak hiç fena olmuyor değil mi?
Traditionnellement, le coach et sa femme prépare un gros pancake pour l'équipe de football?
Okul koçu ve karısı, mezunlar toplantısında geleneksel olarak futbol takımı için büyük bir krepli kahvaltı hazırlarmış.
Que dirais-tu qu'on prépare tout les deux un grand pancake pour l'équipe de football de l'université?
Seninle ben, as futbol takımı için büyük bir krepli kahvaltı hazırlasak ne dersin?
Je me sentais horrible après les pancake, et pas seulement parce que Mitchell n'a pas assez cuit le bacon.
Krepli kahvaltıdan sonra kendimi çok kötü hissettim.
Des crêpes.
- Pancake.
Allons, tu sais bien que moi, j'en prends.
Hadi ama, ben pancake alıyorum.
Tous les deux des crêpes, c'est gênant.
- İkimizde pancake alamayız. Bu utanç verici.
On continuera à manger des crêpes.
Her zaman pancake'lerimiz olacak.
Je prendrai le pancake du "siècle des lumières".
Ben, krep ve aydınlık çağ alayım, lütfen.
Les touristes vont au "Roi de la crêpe"
Tüm turistler Pancake Palace'a gidiyor.
J'ai fait des pancakes.
Pancake yaptım.
Ce qu'on mange, madame, est une parfaite réplique du célèbre pancake Fresh'N Fruity du roi des pancakes.
Servis ettiğimiz şey, hanımım IHOP'un meşhur Düt Dürü Düt Taze ve Meyveli Kreplerinin aslına çok yakın bir kopyası.
Voilà Helga qui vient me retourner comme une crêpe.
Harika. Helda beni pancake'e çevirmeye geldi.
Après la messe, la plupart des gens vont petit-déjeuner.
Kiliseden sonra pekçok insan pancake yemeğe gider.
Un petit pancake, eyeliner... mascara, fard à joues... et un peu de poudre.
Oh, hadi. Göz kalemi... rimel, yanaklara allık ve pudrala gitsin.
Pas de pancake en forme de Mickey, aujourd'hui.
Mickey Mouse kreplerinden vermem bak.
Un bisou au pancake!
Gözleme öpücüğü!
J'ai aussi trouvé un chemin pour Al's Pancake World qui écourte notre route de 40 secondes.
Ayrıca Al'in Krep Dünyası'na normalden 40 saniye daha çabuk gidebileceğimiz bir kestirme buldum.
Deux bacons, deux saucisses, un pancake
Devam et. - İki pastırma, iki sosis, bir gözleme.
Une saucisse dans un pancake fermé avec du bacon
- Az önce güneş battı. Geldiğiniz için sağ olun. Vaktinizi boşa harcıyorsunuz.
Ladies et Gentlemen, joignez vos mains pour le plus gros pancake aux pommes de terre.
Bayanlar ve baylar dünyanın en büyük patatesli gözlemesi için bir alkış.
Garth Pancake, sans être un expert, touche à toutes les techniques pouvant concourir à notre objectif.
Garth Pancake hiçbir işte uzman olmamasına rağmen bize ekipmanları temin edecek.
Nous lui ferons donc confiance, puisque nous n'avons pas le choix et qu'elle n'aura que la moitié de la part de M. Pancake.
Başka seçeneğimiz olmadığına ve Bay Pancake'in payını bölüşeceğine göre ona güvenmek zorundayız.
Nous devons faire soigner M. Pancake qui, dans la mêlée, s'est pincé le doigt dans le piston de sa sacquebute.
Bay Pancake'in tıbbi yardıma ihtiyacı var. Bu kargaşada parmağını kapıya sıkıştırdı.
L'argent est à M. Pancake.
Para Bay Pancake'in.
M. Pancake est un farouche adversaire de la Réserve Fédérale et fait partie de ces excentriques qui entassent leurs économies.
Bay Pancake parasını bankaya yatırmaktan hoşlanmaz.
Pour M. Pancake, c'est dans un sac-poubelle dont il ne se sépare jamais.
Bay Pancake'e göre parayı bir çantada saklamak en güvenilir yöntemdir.
M. Pancake a raison.
Ne yazık ki yeniden kura çekemeyiz.
Et votre reine du Printemps, future directrice du conseil des élèves et gagnante de deux bons repas à la Walker Bros Pancake House est Cady Heron.
Ve yeni Bahar Şenliği Kraliçeniz, Öğrenci Etkinlikleri Kurulunun ortak başkanı Walker Kardeşler Krep Evinden iki adet hediye çeki kazanan... Cady Heron.
... un bon repas à la Walker Bros Pancake House.
... Walker Kardeşler Krep Evine ait hediye sertifikası veriyorum.
Tu veux un pancake?
- Gözleme mi yiyordun?
J'aimerais un McGriddle avec bacon, œuf et fromage. Ça a l'odeur d'un petit pancake.
- Bacon Yumurta ve peynir.
– Un pancake.
Tost ister misin?
Tu as fait des pancakes?
- Pancake mi yaptın?
T'es en train de faire des pancakes.
Pancake yapıyorsun.