Translate.vc / francés → turco / Passive
Passive traducir turco
236 traducción paralela
M. Conway, pour un homme supposé être un meneur, votre attitude passive est très décevante.
Bay Conway, sizin gibi bir liderin... böyle hiçbir şey yapmadan oturması çok umut kırıcı.
Esmeralda, tu compatis pour eux, mais tu veux rester passive et laisser l'inévitable se produire.
Sen Esmeralda, sempatik ol ve hiç bir şey yapmadan dur.
Mais mon attitude est passive.
Davranışım biraz pasif.
Tu me fatigues avec ta défense passive.
Karartmadan midem bulanıyor.
- Ia résignation passive?
- Kaçınılmaza uysalca boyun eğmek mi?
Sonar, mettez-vous en écoute passive.
Sonar. Bağlantıyı PA'ya ilet.
Non. J'ai confiance dans la résistance passive.
Hayır Lenny, pasif direnişe inanıyorum ben.
Qu'entends-je? La voix de la "résistance passive"?
Pasif direniş böyle bir şey miydi?
Une défense passive 15 à 20 fois plus importante n'aurait pas empêché la première attaque de tuer ou mutiler le même nombre de gens.
Sivil Savunma'nın 15 ya da 20 kat olması... ilk saldırıda aynı sayıda kişinin... ölmesi ya da yaralanmasını engellemezdi.
Ce sont les rapports de la défense passive?
Bu bölgenin tüm Sivil Savunma kayıtları bunlar mı?
Passive faiblesse typique des indolents.
Tembel halkın tipik edilgen tembelliği.
C'est une guerre, même si elle est passive.
Bu bir savaş. Pasif de olsa bir savaş.
" mais elle demeurait passive.
Ama her zaman edilgen ve kararsızdı.
Une raison d'être passive, indigne de votre intellect.
Verimsiz bir amaç, zekanızı değersizleştiriyor.
Je dois aller tout de suite en ville voir la dfense passive.
Sivil savunmayı kontrol etmek için şehre gitmeliyim.
- En charge de la dfense passive?
- Sivil savunmadan sorumlu?
T'es restée passive... comme un saumon froid.
Ama sen dondurulmuş bir... somon balığı kadar kıpırdadın ancak.
Il décrivait la matière comme une non-substance passive ne pouvant produire de la réalité que par la pensée.
O da maddeyi özü olmayan, pasif sadece düşüncelerle somutlaşan bir şey olarak görür.
Catatonie, démence précoce, paranoïa schizoïde passive.
Katatonya, dementif dengesizlik, pasif şizoid paranoya.
La résistance passive il s'en fout!
Pasif direniş ona bir şey ifade etmiyor ki.
- Suggères-tu une résistance passive?
- Ne öneriyorsun, pasif direniş mi?
Parfois, il doit me trouver trop passive.
Bazen benim bir bela olduğumu düşündüğünü sanıyorum.
Cela me semble... aller au-delà des remèdes comme la résistance passive.
İtiraf edeyim, bence durum pasif direniş gibi çarelerin ötesine geçti.
A 18 ans, ma classe fut affectée à la défense passive.
18 yaşındayken, sınıfıma bir hava saldırısı görevi verildi.
Il s'agit d'une épreuve passive de survie à une hausse de température.
Sizden bir güç sarf etmeniz istenmeyecek. Ağırlaştırılmış hava şartlarında hayatta kalmak zorundasınız.
Non violente, passive, positive.
Şiddet içermeyen, pasif ya da olumlu bir yöntem. Nasıl derseniz.
16 préfèrent la négociation ou la résistance passive.
16 tanesi, görüşmeyi ya da bir tür pasif direnişi tercih etti.
La résistance passive, c'est fini.
Artık pasif direniş yok
- Série passive à haute résolution.
- Pasif yüksek çözünürlükle başlasak?
Elle est ce que j'appelle une "passive-agressive".
O, pasif-agresif dediğim türden.
Elle n'était pas qu'une petite élève passive et admirative.
Pasif, tapılacak bir öğrenci olmaması yani.
Elle est passive-agressive.
O pasif-agresif.
Pourquoi es-tu si passive?
[egoyan] : nasıl bu kadar vurdumduymaz olabilirsin?
Je suis une co-responsable passive-agressive.
Bugüne kadar olduğum şeyin pasif-saldırgan bir karakter olduğunu anlayabiliyorum.
Il agissait comme une victime passive.
Her zaman savunmasız bir kurbanmış gibi davranıyordu.
Tu sais, c'est triste que tu ne passes pas autant de temps sur ton devoir d'espagnol au lieu de trouver des façons passive-agressive d'utiliser mes hobbies contre moi.
İnternetten, hobilerimi bana karşı kullanmanın pasif-agresif yollarını aramaya harcadığın vakti İspanyolca ödevlerine harcasaydın keşke.
La "complicité passive".
Buna suç ortağı denir.
Je n'aime pas la complicité passive.
Suç ortaklarını hiç sevmem.
Cette existence passive, creusant son sillon, sans que je puisse l'arrêter.
Hayatımdaki durağanlık... sürüp gidiyor ve bunu değiştirecek gücüm yok.
Et le scanner en radiation passive?
Pasif bir radyasyon taramasına ne dersin?
Tu es trop passive.
Yine başlama. Ah, çok pasifsin.
Douée et passive.
Yetenekli ve pasif.
Je suis passive, et alors?
Tamam, büyük iş! Pasifim.
J'ai envie d'annuler... mais ça alimenterait son agressivité passive. Tant pis, j'y vais.
Onu hemen arayıp, bu işi bitirebilirim ama bu sadece onun pasif saldırganlığını körükleyecektir.
Nous appliquons la théorie de la tabagie passive.
Kanunlar değişti. Bizim teorimiz de temelde, pasif içicilerin durumuyla aynı.
"La tabagie passive"?
Pasif içicilik mi?
Tu vas travailler avec lui... toute la semaine, en tête-à-tête. La question est donc... vas-tu rester passive et masochiste et me foutre vraiment en boule... ou vas-tu être proactive, lui attraper la braguette et me rendre fière?
Bütün hafta boyunca onunla çalışacaksın yani sorumuz... bir şapşal gibi davranıp beni kızdıracak mısın?
Vous faites de la résistance passive?
Pasif direniş mi?
- Je restais passive.
- Hoşuna gitti mi?
Elle est tellement passive.
Son derece pasif.
Je ne peux rester passive.
Hiç bir şey yapmadan oturamam.