Translate.vc / francés → turco / Percé
Percé traducir turco
1,161 traducción paralela
Bowman a percé le code?
- Bowman şifreyi çözdü mü? - Hayır.
Bowman a percé le code que Lecktor a utilisé pour l'annonce.
Dinle, Bowman, Lecter'un kodunu çözdü.
Le ruisseau souterrain ayant percé son lit tombe dans une caverne.
Yeraltı akıntısı mağaralara doluyorsa, önce mağaralar dolacak..
Tu m'as percé à jour. J'en ai pas.
Silahım yok.
Ils ont percé l'oléoduc.
Boru hattından faydalanıyorlar.
Je t'ai percé, Christopher.
Seni biliyorum Christopher.
Je disais à votre moitié qu'en creusant notre tunnel, on a percé une canalisation d'égout.
Eşinize durumu şöyle açıklıyordum, çıkış tüneli kazarken ana kanalizasyon hattına rastladık.
J'ai pas percé au Mexique.
Geçen sene meksiga ligindeydim.
J'ai comme promis percé le mystère sans quitter mon appartement.
Bay Lester de gazinonun afyon yatağının düzenli bir müşterisi.
Merci de m'avoir téléphoné quand t'as percé, salaud!
O vurgundan sonra sesini duymak güzel kalleş herif.
Les Tigers, dont je deviendrai fan, n'avaient pas encore percé.
En sevdiğim grup henüz kurulmamıştı.
Je sors de la pièce, je reviens, j'avais pris des Noodles, et en dix foutues minutes, les fourmis avaient percé le pot en plastique.
Ve odadan çıkıyorum, geri geliyorum... ve biz de bardakta erişteler var ve siktiğimin 10 dakikası içinde... karıncalar plastik bardağı çiğnediler.
Elle portait une robe du soir. Une balle de revolver lui avait percé la tempe.
Akşam yemeğindeki kıyafetleri üzerindeydi, ve bir tabanca kuşunuyla beyninden vurulmuştu.
On les perce au F.M. Et on les truffe de plomb.
Adamların üstünde delik açıp sonra oraya kurşun döküyoruz.
Et il se perce dans votre bouche juste au bon moment.
Ve ağzında doğru zamanda patlamalı.
Descends ou je te perce un nid de hibou en pleine poitrine.
Aşağı in yoksa göğsünde öyle bir delik açarım ki baykuşlar içinde yuvalanır.
A 19 ans, j'ai voulu qu'une fille me perce l'oreille.
19 yaşındaydım ve kulağımı deldirmenin havalı olacağını düşündüm.
Demande M. Je-les-Perce.
Bay sivilce katilini sor ; onu herkes tanır!
- Perce-les, sinon elles explosent.
- OnIarı deImeIisin yoksa patIarIar.
Tu la mets là et ça perce tout seul.
Tak ve del.
Je perce des trous.
Orada ne yapıyorsun? Delik açıyorum.
Je perce des trous dans lesquels on visse des boulons.
Cıvataların uyacağı delikler açıyorum.
Je suis un roi qui te perce à jour... et je sais... que ce n'est pas l'onction du sacre, le globe... l'épée, la masse, la couronne impériale... le manteau tissé d'or et de perles... le titre ronflant qui précède le roi... le trône où il siège... ni le flot de la magnificence... qui vient battre la rive altière de ce monde.
Ben seni tanıyan bir kralım... ve bilirim... bunun kutsal yağ, asa veya kraliyet tacı olmadığını... ne de üzerine oturduğu tahttır... bu dünyanın kıyılarına vuran azamet dalgası da değildir... bunların hiçbiri... kraliyet yatağına uzandığında... rahat uyutamaz insanı... dolu bir mide ve boş bir kafayla... yorucu günün ardından dinlenmeye çekilen... zavallı bir esirin uyuduğu kadar... ne bir kâbus ne de cehennem iblislerini görür... gün doğumundan batımına kadar...
Perce tes boutons toi-même.
Kendi işini kendin becer.
Que je te perce à jour? Réponds.
Cevap ver bana.
Perce-Bedaine et Casse-Trogne sont leurs sobriquets les plus doux!
Karındeşen ve Façabozan en hafif lakapları.
Il me perce comme un poignard.
Beni rahatsız ediyor.
Puis elle se perce les oreilles, se fait déposer à 100 m du cinéma.
Sonra küpe takmaya başlar. Onu, sinemadan bir sokak önce bırakmanızı ister.
Attends, l'engin est percé.
Dur, dur, dur biraz.
Mais il perce à jour les étrangers.
Ama yabancılara özeniyor.
Passe à McGiII, qui s'échappe, perce Ia défense,
Larson topu McGill'e veriyor. McGill ortada, göbekten ilerliyor.
Terry hall passe en avant à son frère Jesse qui franchit Ia ligne bleue, perce Ia défense arrive en face de Ia cage et marque!
Terry Hall, puck onda, puck'ı kardeşi Jesse'ye atıyor. Mavi çizgiyi geçiyorlar Jesse Hall boşluk arıyor Sağa hareket ediyor, kaleyi karşısına aldı Vuruyor ve GOOL!
La lumière perce des stores vénitiens jaunâtres.
Işık pencerenin sarı gölgelerindeki deliklerden sızar.
D'abord, je perce le satellite militaire géostationnaire du Midwest.
Önce ortadoğu yörüngesinde bulunan askeri casus uydusuna gireceğim.
Pour activer la barrière qui perce les pneus, voici Petite Miss Springfield.
Herneyse dükkana dönersek "Tuzak Çivileri" ve işte karşınızda Minik Bayan Springfield.
Ce Perce-Oreille... est un monstre
Ve adı da Noel Canavarı'ymış
( marrons chauds ) ^ 25 déc. + Perce-Oreille
ARALIK 25 + NOEL CANAVARI
Kidnapper le Perce-Oreille?
Bay Noel Canavarı'nı kaçırmak mı?
Kidnapper le Perce-Oreille Et puis l'enfermer
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Kilitleyelim sımsıkı
Kidnapper le Perce-Oreille Et le jeter dans un trou
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Atalım bir kutuya
Kidnapper le Perce-Oreille Et l'emmener en mer
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Sokalım bir çuvala
Kidnapper le Perce-Oreille Lui donner des coups
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Pataklayalım sopayla
Kidnapper le Perce-Oreille Et l'écrabouiller
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Ayıralım parçalara
Kidnapper le Perce-Oreille On verra quels effets
Kaçıralım Noel Canavarı'nı Ne göreceksek görelim sonra
Le Perce-Oreille!
Noel Canavarı, öyle mi?
Mon costume de Perce-Oreille.
Bay Noel Canavarı giysisi.
- Ce n'est pas le Perce-Oreille!
PASKALYA YORTUSU KUTLU OLSUN Bu Noel Canavarı değil ki!
Ce n'est pas le Perce-Oreille!
- Noel Canavarı değil.
Le Perce-Oreille est derrière une porte de cette forme là!
Noel Canavarı, böyle bir kapının arkasında!
Faites attention avec le Perce-Oreille.
Noel Canavarı'nı yakalarken dikkatli olun.
Le Perce-Oreille en personne...
Noel Canavarı. Ta kendisi.