Translate.vc / francés → turco / Pile
Pile traducir turco
4,255 traducción paralela
Il l'a jeté sur cette pile.
Bu yığının üstüne atmıştı.
À six heure pile demain.
Yarın saat tam 06 : 00'da yine başlarız.
Je ne veux pas vivre sur une pile de tasses et des coquilles vides d'arachide.
Boş bira kutuları ve fıstık kabuklarıyla dolu bir yerde yaşamak istemiyorum.
Pile.
- Pil.
Je rigole juste, je rigole- - Je sais que ce n'est pas une pile.
Şaka yapıyorum şaka. Pil olmadığını biliyoruz.
Ajoute une amande à la pile, et on sera prête.
Diğerlerinin yanına bir tane daha koy ve hazırız.
Aucune condescendance. C'était pile poil pour moi.
- Burnu havada konuşmadan izleyici grubuma hitap etti.
Il n'y a juste plus de pile.
Sadece pili bitik.
De multiples témoins disent que l'heure du décès est 20h01, pile quand la représentation devait commencer.
Birçok tanık ölüm saatinin 20 : 01 olduğunu söylüyor. Oyun başlamadan hemen önce.
Ma pile est à plat, et je vais me suicider.
Bataryam bitti ve kendimi öldüreceğim.
Non, je vais venir, je vais chercher l'auto, je vais lui chercher une pile, et je le ramène à la maison.
Oraya geleceğim, arabayı alacağım bataryasını alacağım, sonra da evimize götüreceğim.
Alors, faisons pile ou...
Yazı tura atalım yoksa...
Pile dans mes clés de voiture.
Anahtarların olduğu yere geldi.
T'as laissé ton arme dans une pile de vêtements! Parce que je ne pouvais le ranger nulle part!
Silahını bir kıyafet yığınının içinde bıraktın.
Chacun fait pile ce que je demande.
Kasabadaki herkes tam olarak benim istediğim gibi davranıyor.
Pile avant qu'on meure tous?
Hepimiz ölmeden önce tam zamanında yani?
Met-les sur la pile. ♪
Diğerlerinin yanına bırak.
Pile à l'heure.
Tam vaktinde geldiniz.
Mon dieu, j'adorerais avoir mon maneton en rotation pile maintenant.
Rotasyon pimimin dönmesi hoşuma giderdi. Hem de hemen şimdi.
Peut-on juste faire à pile ou face?
Yazı-tura atsak olmaz mı?
Vous savez trois mois, c'est pile deux jours avant que Monica ne meurt.
Üç aylık ilişki, Monica ölmeden iki gün önce bitti.
Tu es pile à l'heure.
Tam zamanında geldin.
Et ça nous amène à 8h25 et la fin de ma présentation, pile à l'heure comme...
Saat 08 : 25'e geliyor, sunumum her zamanki gibi tam zamanında... bitiyor.
C'est un trop petit achat pour suivre sa trace, et avec la surveillance fédérale des ventes d'armes nous n'ajoutons pas de paperasse à la pile.
İzlemek için önemsiz bir satış federal silah satışı kayıtları yanında bir ton kağıt angaryası.
3h, pile à l'heure.
Saat tam 3 : 00'de.
Les gars du magasin de piscine ne croiront jamais qu'il existe une pile de bacon gratuit - aussi haute que ta tête.
Havuz gereçleri dükkanındaki çocuklar, kafan kadar büyük bedava pastırma yığını verdiklerine hayatta inanmazlar.
Allez, tournons cette pile de show bisness!
Hadi gösteri dünyasının dumanı üstünde dizisini çekelim!
Vous avez une pile de secrets et de mensonges, et vous appelez cela l'amour.
Sırlarla yalanlardan başka hiçbir şeyin yok ama buna aşk diyorsun.
Ouais. J'ai parcouru cette pile entière deux fois maintenant.
Bu yığının üzerinden iki kez geçtim.
Repasse faire coucou la semaine prochaine, et ce sera réparé et j'aurai encore une incroyable pile de merde à réparer!
Haftaya kadar hepsinin işi bitmiş olup başka bir ıvır zıvırla ilgileneceğim!
C'est un peu pile ou face.
Biraz aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık olayı.
J'essaye juste de finir cette pile.
Şu desteyi tamamlamaya çalışıyordum.
Où est la prochaine pile?
- Neredeymiş o yeni deste?
Assures-toi qu'ils me le donnent pile toutes les 3 heures.
Her 3 saatte bir bana onu verdiklerinden emin ol.
J'ai lu la dernière pile de livres.
Kitap yığınındakileri okudum.
Laisse-la sur la pile.
Şu yığının üstüne at gitsin.
La pile a lâché. Et alors?
Ne var ki bunda?
On change toujours la pile.
Her daim yeni pil koyarız.
Alors qu'est-ce qu'un carton de plus sur la pile?
Bir kutu fazla olsa ne olur?
Voilà, pile à l'heure!
Evet, tam vaktinde.
En ajouter une autre à la pile.
İskoçya'nında kütüğü var.
Ok, je la mettrais sur la pile des "peut-être"
Tamam, onu olabilir klasörüne koyuyorum. Merhaba.
C'est mouche innocente volé de cette pile fraîche. des excréments de chien à droite dans la bouche de ce monstre!
O masum sinek şu taze köpek dışkısından uçarak o canavarın ağzına girdi.
Quand Viv est rentrée, elle a vu que la pile avait rétréci d'un mètre ou de 60 cm.
Viv eve geldiğinde gazete istifindeki farkı anladı. Bir metre kısalmıştı. Belki de yarım metre, her ne ise.
Tu as renoncé à moi pile au mauvais moment,
Benden olabilecek en yanlış zamanda vazgeçtin.
Quelqu'un a utilisé du diesel pour cuire la pile.
Birisi benzini kullanarak yığını yakmaya çalıştı.
Tout que je dis c'est que j'échoue jamais au pile ou face. Et un dollar en argent vous fera hurler.
Tek söylediğim, "Yazı veya tura, başarısız olmaz asla" ve "Gümüş para, deliğin on numara".
Tu es le contraire, une pile de névroses et d'insécurités, d'espoirs et de rêves.
Sen tam tersisin, hisler ve güvensizlik, umut ve hayaller ile dolusun.
Le masturbation des calculs rénaux. La fois que je me suis endormie sur une pile de boites de pizza.
Bir yığın pizza kutusunun üzerinde uyuyakalmam
J'ai décroché pile au moment où une nana, censée me faire un topo, une analyse du monde de la finance, me dit que tout va foirer.
Ama bunun yerine, sonumuzun felaket olduğunu söyledi.
J'ai cru voir une fille au milieu de la route et j'ai pilé.
O kızı yolun orasında gördüm ve frene bastım.