Translate.vc / francés → turco / Pk
Pk traducir turco
19,074 traducción paralela
C'est comme la loi des rendements qui s'usent.
Bu tıpkı azalan verim ilkesi gibidir.
Et si je mettais juste le bout, genre, que le début...
Peki ya sadece ucunu, tıpkı başındaki gibi -
Elle s'assoit, seule, comme tous les jours, et regarde par la fenêtre, perdue dans ses pensées.
Yalnız oturuyor. Tıpkı her gün de olduğu gibi. Pencereden dışarı bakıyor ve kendi düşüncelerinde kayboluyor.
Elle est juste aussi seule que toi.
O da tıpkı senin gibi yalnız.
Du genre, si mon meilleur ami retient ses pets à cause de moi... qu'est-ce qu'il me cache encore?
Tıpkı en iyi arkadaşımın benim yanımda osuruğunu tutması gibi. Benden sakladığı başka neler var?
Lui-m? me.
Tıpkısı.
Tu devrais aider les autres, comme tes copains en ville.
Diğer insanlara yardım etmen gerekir tıpkı diğer kahramanlar gibi.
Comme au bon vieux temps.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Comme ces gamins qui jouent, là-bas.
Tıpkı şuradaki çocuklar gibi.
Comme en Jamaïque, tu vois?
Tıpkı Jamaika'daki gibi.
Comme le pourrait un autre au lieu de balayer et faire la plonge.
Tıpkı birilerinin, yerleri süpürüp bulaşık yıkamıyor olsaydı yapacağı gibi.
Comme toutes les autres légendes de St. Nick.
Tıpkı diğer St. Nick basket sahası efsaneleri gibi.
Ça ne sert qu'à glorifier son nom, comme le tien jadis.
Bu iş sadece onun yücelmesine yarıyor, tıpkı vaktiyle sana olduğu gibi.
Parce que tu es une vipère, comme Cottonmouth.
Çünkü yılansın tıpkı Cottonmouth gibi.
La prudence est en fuite, comme lui.
Tedbir elden gitti, tıpkı Cage gibi.
Il voulait un panneau qui se voie, comme la queue de son avion.
Tıpkı uçağının kuyruğu gibi tabelanın da öne çıkmasını istiyordu.
On la sentait comme un courant d'air frais sous la porte.
Bunu hissedebiliyordun tıpkı kapının altından gelen esinti gibi.
C'est comme je te l'ai appris sur le ring.
Tıpkı sana ringde öğrettiğim gibi.
On a volé une Corvette rouge, comme dans la chanson. Juste pour faire un tour et s'amuser.
Tıpkı şarkıdaki gibi kırmızı bir Corvette çalmıştık sırf keyfine gezmek için.
Tu es dans sa poche, comme moi.
Sen de adamın ağzına bakıyorsun, tıpkı benim gibi.
Même pour ouvrir un autre club en ville, comme en parlait notre grand-mère.
Hatta o parayla merkezde bir kulüp daha açabilirdi tıpkı büyükannemizin hep söylediği gibi.
Elle l'a utilisé, tout comme elle vous utilise.
Onu da tıpkı seni kullandığı gibi kullandı.
- Comme au bon vieux temps.
- Evet! - Tıpkı eski günlerdeki gibi!
{ \ 1cH00ffff } Tu vois? Comme tout le monde.
Tıpkı herkesin olduğu
{ \ 1cH00ffff } C'est lui tout craché. { \ 1cH00ffff } Exact
Tıpkı babamın sözleri gibi geldi.
Oui, sauf mélangé à de la coke ou de la meth, pour atténuer l'effet, si je puis dire.
Tıpkı at gibi uyutur. Kokain ya da meth gibi etkisini azaltacak şeylerle almazsan yani.
Il était conscient des menaces qui pèsent sur l'Amérique, et comme vous il avait choisi de servir son pays animé d'un sens profond du devoir.
Tıpkı senin gibi Amerika'nın yüzleştiği tehditleri görebiliyordu ve ülkesine büyük bir görev aşkıyla hizmet etmeyi seçmişti.
Je voulais t'attendre... comme toutes les autres mères... qui ont attendu leur fille, ce soir.
Seni beklemek istedim. Tıpkı bu gece kızını bekleyen diğer anneler gibi.
Comme le fait que tu reviendrais.
- Tıpkı geri geleceğini bildiğim gibi.
Et mon père ne sera toujours pas ravi de te voir.
Tıpkı babamın seni gördüğü için mutlu olmayacağını bildiğim gibi.
C'est là que Teddy intervient. C'est comme un guide.
Adamın Teddy tıpkı bir rehber gibi tam orada devreye girer.
On voyage, et on renait, métamorphosé. Comme la chenille qui devient un papillon de nuit.
Seyahate çıkıyorsun, başka bir şeye dönüşüyorsun tıpkı tırtılın güveye dönüşmesi gibi.
Tu l'expérimenteras bientôt par toi-même, mais tout d'abord, tu dois mourir pour moi... Comme le père et le fils, avant toi.
Kendin de tecrübe edeceksin ama önce benim için ölmen gerek tıpkı senden evvel baban ve oğlunun öldüğü gibi.
Vous êtes le seul qui me connaisse, comme je vous connais!
Beni tek tanıyan sensin, tıpkı benim de seni tanıdığım gibi!
Comme toi.
Tıpkı senin gibi.
Tout comme la mère de Mag.
Tıpkı Mag'in annesi gibi.
Tu as été choisi, comme je l'ai été.
Seçilmişsin sen, tıpkı bir zamanlar benim de olduğum gibi.
Apeurée... comme vous.
Korkuyor... tıpkı sizin gibi.
Sa voix était aussi claire et forte que ta voix de conteur.
Evet, kocamla konuştum. Sesi anlaşılır ve gür, tıpkı hikâyelerinde kullandığın gibiydi.
Le papier s'épuise, comme la patience.
- Kâğıt da tıpkı sabır gibi tükenir.
En fait, c'est un peu comme cette femme, là-bas.
Tıpkı şuradaki kadın gibi.
Si tu te présentes pas, tu peux mettre toutes les pièces que tu veux, c'est comme un flipper.
İstediğin parayı atabilirsin. Pinball gibi tıpkı.
C'est exactement la même histoire que la tienne.
Ama seçilerek geldi. Tıpkı sende olduğu gibi.
Comme les gens d'ici.
Buradaki insanlar gibi tıpkı.
Elle aimait que je lui raconte des histoires mythologiques. Comme toi, quand tu étais petite.
O da ona mitolojik hikayeler anlatmamı severdi tıpkı küçükken sana anlattığım gibi.
Tu voulais être pêcheur, comme lui.
Balıkçı olmak istiyordun. Tıpkı onun gibi.
Comme à Pinewood, pas vrai?
Tıpkı Pinewood gibi, değil mi?
De la même manière, je peux choisir de vous laissez partir et vous dire de ramener cette petite fille saine et sauve, ou je peux vous dire aussi que, je peux vous mettre dans un avion qui vous emmènera très loin.
Tıpkı benim şu an sizi dualar eşliğinde kızı kurtarmaya göndermek yerine sizi uçağın birine tıkıp buralardan çok uzaklara gönderme şansım olduğu gibi.
{ \ 1cH00ffff } Parfois, tu n'es pas là. Comme ce matin.
Bazen burada yokmuşsun gibi davranıyorsun Tıpkı bu sabahki gibi.
Il te ressemblait en tous points.
- Bizimle birlikte olduğu zamanlarda. - Tıpkı senin gibiydi.
Tu te plains toujours de manquer de moyen.
Tıpkı senin yapmak istediğin gibi ama yazık sana asla bu imkanı vermedim.