English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Plan

Plan traducir turco

49,290 traducción paralela
Pour que tu entendes les projets de Rick.
Çünkü Rick'in planını dinlemenizi istiyorum.
Quels sont tes projets, Rick Grimes d'Alexandria?
Ne planın varmış peki Alexandria'nın Rick Grimes'ı?
C'est le moment.
Plan bu.
Et que tu ne devais pas mettre ton plan à exécution.
Ve planladığın şeyi de yapmaman gerektiğini.
Mais c'était un bon plan.
Güzel bir plandı ama.
C'était un super plan.
Harika bir plandı.
Jésus m'a fait un plan de l'extérieur.
Jesus da dış tarafın haritasını çizmişti bana.
On va pas vous laisser en plan pour les soins médicaux.
Söz konusu tıbbi yardım olunca sizi dımdızlak bırakacak değiliz ya.
Changement de programme.
Plan değişti.
Vous ramenez les camions, je vous fais entrer et avec un bon plan, on élimine les autres.
Siz kamyonları geri götürürsünüz ben de sizi içeri sokarım. Düzgün bir planla geri kalanları da yok ederiz.
Voilà mon plan.
Plan bu işte.
Rick veut qu'on reste ici par sécurité, comme plan de secours.
Rick, işlerin kötü gitme ihtimaline karşı başka bir kozumuz da bulunsun diye burada kalmamızı istiyor.
On a un plan B.
B planımız da var.
Vu leur plan, ils surveillent peut-être la route.
Onların planını düşünürsek yolları gözetliyor olabilirler.
- Leur plan?
"Onların planı" demek?
On passe au plan B.
B planına geçiyoruz!
Non seulement mon plan est foutu, mais j'ai aussi oublier comment improviser.
Hem planım suya düştü hem de doğaçlama yeteneğimi kaybettim.
Ça faisait partie de son plan!
Hepsi planının parçasıymış!
Rick, je dois dire que quand t'as lancé le plan, je doutais de son efficacité.
Kabul etmem gerek, Rick, bu numarayı yaptığında işe yarayacağından pek emin değildim.
Sur mon plan de travail, Morty.
- Tezgahımın üstüne bak Morty.
Voilà le plan.
Anlaşma şöyle.
Alors c'est quoi le plan?
Ee, olayın numarası ne?
Nous partirons pour la plantation dans l'heure. Nous arriverons peu avant la nuit, entrerons par l'est, éliminerons les contremaîtres et sécuriserons la maison. Nous pourrons établir un camp adapté au plan de Billy.
Underhill çiftliğine doğru 1 saat içinde yola çıkacağız karanlık basmadan varacağız, doğudan yaklaşıp, göze çarpmayacağız ana evi kontrolümüz altına alıp Billy'nin planını uygulayabileceğimiz bir kamp kuracağız.
À votre plan.
Senin planını.
C'est votre plan aussi.
Bu sayede plan senin de olmuyor mu?
Voici le plan.
Aynen şöyle yapacağız.
Singe veut me tuer, et j'ai perdu ma voix.
Şimdi Maymun beni öldürmek için plan yapıyor ve şarkı söylemek için sesimi kaybettim.
Bon, pour être honnête ce n'était pas le plan.
Aslına bakarsan planımız bu değildi.
Je sais, c'est pas le plan.
Biliyorum, biliyorum. Plan bu değil.
Mais j'en serais pas là si je suivais le plan.
Teşekkürler. Plana uyarak olduğum yere ulaşamazsınız.
Mais il semblerait que le plan de Ray ait été compromis, causant la mort du mauvais Stussy, et c'est pourquoi je suis là.
Maalesef, Ray'in planı, eğer yanılmıyorsam raydan çıktı, benim rastgele Stussy'min ölümüyle sonuçlandı. Bugün burada oturma nedenim de bu.
Donny m'a raconté votre plan.
Donny ile konuştum, bırak gitsin. Neyin peşinde olduğunu bana söyledi.
On n'a pas de plan, c'est un suspect en salle d'interrogatoire.
Hiçbir şeyin peşinde değiliz, kutuda bir şüpheli var.
Ils ont eu vent d'un complot d'assassinat. Un accident de travail dans ma famille.
Ailemde mesleki bir tehlikenin, bir suikast planının duyumunu almışlar.
Tu es un espion de premier plan avec un complexe de Robin des Bois.
Sen Robin Hood saplantısı olan birinci sınıf bir casussun.
Ce gars veut connaitre le plan pour attraper ces terribles, infâmes... voleurs de fromage, c'est ça?
Herif güvenilmez ve hain olan şu peynir hırsızlarını yakalamak için hazırlanan planı öğrenmek istiyordu, tamam mı?
Julie a découvert un plan pour lâcher cette chose sur Eros.
Julie o şeyi Eros'ta salıvereceklerine dair bir planı ortaya çıkardı.
C'était fait pour, n'est-ce pas?
Plan buydu değil mi?
Vous avez atterri à Irkoutsk en premier, Puis vers l'avant dans un plan différent
Öne Irkutsk'a gittin, sonra farklı bir uçakla...
Pourquoi le changement de plan?
Neden plan değiştirdin?
Mais sur le plan juridique, il faut comprendre qu'aucun juge n'autoriserait des poursuites contre Dar Adal sur la base de ces indices.
Fakat yasal plân açısından şunu anlamamız gerek : Ülkede bu kanıt üstünden Dar Adal'a soruşturma açılmasını kabul edecek bir yargıç yok.
- C'est un projet du Pentagone pour baser en permanence 5 000 soldats et deux escadrons Raptor dans les états baltes.
Pentagon'un baltık ülkelerine kalıcı olarak 5000 güçlü hücum tugayı ve 2 süvari taburu yerleştirme planı.
Je pourrai vous faire un plan pour que vous le trouviez facilement.
Sonra sana bir harita çizerim. Böylece yerini kolayca bulabilirsin.
Sur le plan chirurgical.
Cerrahi anlamda söylüyorum.
D'accord, alors, quel est le plan?
Planımız ne?
- Et le plan "B"?
- B planı ne?
- Il n'y a pas de plan "B."
- B planı yok.
Plan "C" si tu deviens trop fougueux là-dedans, je te vire.
C planı, içeride işime fazla karışırsan seni dışarı atmak.
Mais comment avoir un plan "C" s'il n'y a pas de plan "B"?
B planı yokken C planı nasıl oluyor?
Ils ont mis en place ce plan de génie.
Bu dâhiyane planı kurdular.
Alors on fait quoi, boss?
- Plan nedir patron?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]