Translate.vc / francés → turco / Poles
Poles traducir turco
131 traducción paralela
La très belle Sophia Loren, qui tourne en ce moment à Poles, ine dans un film de Mario Soldati est allée avec l'actrice Lise Bourdin visiter une conserverie de poisson.
çok güzel Sophia Loren, şuanda Polesine'de Mario Soldati'yle film çekiyor, aktris Lise Bourdin'le bir balık çiftçiliğini ziyaret ediyor.
C'est aussi Le filtre ou les vents Solaires Mortels Sont interceptés Par le champ magnitique Terrestre et Deviés vers les poles..... Créant ainsi L'aurore Boréale.
Burası aynı zamanda Güneş'in ölümcül ışınlarının dünyanın manyetik alanıyla kesişerek kutuplara doğru yöneldiği ve Aurora'yı oluşturdukları yerdir.
Sans l'eau froide qui sombre aux profondeurs des poles, le convoyeur des océans s'arretera.
Soğuk suyun kutuplardaki dibe yönelişi olmasaydı taşıyıcı sistem çalışmazdı.
Comme les températures globales ont continués à augmenter, les océans se sont tant réchauffés que l'eau froide des poles n'a plus sombrer.
Küresel sıcaklıklar arttıkça okyanuslar çok fazla ısınmaya başladı öyle ki kutuplardaki soğuk su bile artık dibe yönelmiyordu.
MouBou Productions est géré par Moules Boules.
Hopo Yapımın sahibi Holes and Poles, A.Ş.
Les pôles?
- Kutuplara mı? - Tabi.
- On relie les pôles par des fils?
- Çift kutuplu bir şey kullanabilir misin?
Ils équilibrent les pôles opposés pour soulever la machine.
Makineyi havalandırabilmek için zıt kutupları dengelemeleri gerekir.
En parallèle, nous avons le puits original de la mine qui mène au point de rencontre des champs magnétiques des deux pôles.
Bunun yanındaki de eski madenin ilk kuyusu olup Kuzey ve Güney Kutbu'nun manyetik etkilerinin buluşma noktasına gidiyor.
Mais la fissure avoisine le point de rencontre des champs magnétiques des deux pôles terrestres.
Ama çatlak Kuzey ve Güney Kutup'un manyetik etkilerinin buluşma noktasına yakın.
" Mes pensées et mes actes avaient pour pôles la sexualité.
Tüm düşüncelerim, hareketlerim cinsellik çevresinde dolaşıyordu.
"Intervertir les pôles de plus à moins et de moins à plus."
"Artı kutbu eksiye..." "... eksi kutbu da artıya çevir. "
Il pense que cette union de deux pôles similaires, ce contact sensuel avec un autre mâle, est si insupportable et horrible que la plupart des hommes préféreraient plutôt mourir.
Benzer uçların bu karşılaşmasının başka bir erkekle hissi temasa geçmenin son derece dayanılmaz ve korkunç olduğuna ve normal bir erkeğin ölümü bile tercih edebileceğine inanıyor.
Ce sont les deux pôles... les deux forces opposées qui s'affrontent... et qui font la pensée humaine.
İki parçalı bu sistem çifte güce sahip, işbirliği ile çalışan ve insan dünyasını oluşturan bir bütünlük içinde.
D'abord le long des pôles nord et sud...
Önce, kuzey ve güney kutup kıyılarında...
Tout d'abord un immense rempart serait construit autour des pôles nord et sud.
Önce kuzey kutbundan güney kutbuna doğru dev bir siper inşâ edilir.
Ils pénètrent le magnétisme terrestre aux points faibles : les pôles.
Güçsüz olan manyetik alanlardan yansıyorlar, kutuplardan yani.
C'est fascinant de voir comme chacun a des pôles d'intérêt différents.
Konu tarih olduğunda, herkesin değişik ilgi alanları olması etkileyici değil mi?
Parce que vous faites partie des gens qui ont leurs pôles inversés.
Zıt karakterli olan kişilerden birisin.
Pourquoi ne pas se rendre... et pourrir en tôle jusqu'au dégel des pôles?
Neden kendimizi ihbar etmiyoruz, - ve sonra da bütün kutuplar donana kadar hapishanede çürümüyoruz.
Le futur. Les pôles ont fondu.
Gelecekte kutuplardaki buzlar eridi.
Le monde, les pôles se seraient inversés?
- Efendim? Böyle bir şey olabilir mi?
8 pôles position. Et là, sur la route, je m'emplâtre.
Ama direksiyon başında heyecanlanıyorum.
La glace des pôles nord et sud va commencer à fondre.
Kuzey ve Güney Kutuplarındaki buzlar erimeye başladılar bile.
Vous avez inversé les pôles.
Mıknatısının polaritesini değiştirdin.
Sans ces deux pôles, tu es tellement vulnérable.
Bunların her ikisi de olmadan çok savunmasızsın.
Il génère un champ de particules subspatiales entre les deux pôles.
Kutuplar arasında oluşan Alt uzay partikül alanı üretiyor
Depuis un an, il voyage seul à bord d'un paquebot, le Côte d'lvoire ; il a visité les 2 pôles, navigué sur 5 océans, remonté l'Amazone et le Nil.
Geçen yıldan beri tek başına bir gemide yolculuk ediyordu ve her iki kutbu, beş okyanusu, Amazon ve Nil'i görmüştü.
Je vous conseille de vous poser près de l'un des deux pôles.
Kutupta bulunmuş bir iki kişiyi yanına almanı tavsiye ederim.
Nous l'avons créé dans le but de faire fondre les pôles.
Kutupların erimesi için biz tasarladık.
Le champ magnétique émane des pôles, où il est le plus intense.
Bir gezegenin manyetik alanı kutuplarından doğar.Burası en güçlü olduğu yerdir.
La chaleur a fait fondre les pôles causant des inondations bibliques.
Kavurucu sıcaklar kutuplardaki buzulları eritti ve İncil'de yazdığı gibi sellere neden oldu.
Elle a probablement deux pôles.
- Çift kişiliklidir belki de.
Dedans, il y a nos pôles magnétiques.
Manyetik kutuplarımızın nedeni budur.
Vous avez dit à New Delhi comment le réchauffement des pôles pourrait arrêter le courant Atlantique Nord.
Yeni Delhi'de bahsettiğiniz kutupların erimesi Kuzey Atlantik akıntısını etkiler mi?
- Oui Mais nous ne connaissons pas la quantité d'eau douce déversée dans l'océan suite au réchauffement des pôles.
- Evet ama hiçkimse buzulların erimesi yüzünden ne kadar tatlı suyun okyanusa karıştığını bilmiyor.
Mais on ne doit pas se retrouver aux pôles opposés de l'échiquier.
Ama birbirimizin rakibi olmamıza hiç gerek yok.
Ces deux secteurs se situent au niveau des pôles magnétiques Nord et Sud. Les deux pôles... magnétiques.
Bu iki bölge de, kuzey ve güney jeomanyetik kutuplarda bulunuyor.
Les zones concernées s'étendent sur 23 degrés autour des pôles.
Bunların yarıçap açısı 23 derecedir.
Il s'agit de toute ligne joignant les pôles Nord et Sud.
Gül çizgisi, Kuzey Kutbu'ndan Güney Kutbu'na uzanan herhangi bir çizgidir.
Le climat de la Terre est comme un moteur qui redistribue la chaleur de l'équateur aux pôles, au moyen des courants marins et aériens.
Dünya'nın iklimsel sistemi, ısıyı, ekvatordan kutuplara doğru aralıksız dağıtan büyük bir bir makine gibidir. Ve bunu, okyanus akıntıları ve rüzgâr akımları ile yapmaktadır.
Les pôles ne sont pas habitables, mais c'est souvent le cas.
Kutuplarda dayanılamayacak ekstemler var ama bu da garip değil.
Vous êtes comme les multinationales qui polluent l'air et s'étonnent quand les pôles fondent, et quand des ouragans noient la Nouvelle-Orléans.
Siz ikiniz havaya toksik pislik yayıp sonra da buzullar eriyince ve kasırgalar New Orleans'ı yutunca şaşıran büyük şirketler gibisiniz.
La station 5, ou "La perle", est une station d'observation où les activités des participants aux différents pôles du projet Dharma peuvent être observées et enregistrées...
İstasyon ya da diğer ismiyle İnci, Dharma Girişimi projelerine katılanların faaliyetlerinin izlendiği ve kaydedildiği bir kontrol istasyonudur.
... est une station d'observation où les activités des participants aux différents pôles du projet Dharma peuvent être observées et enregistrées...
... Dharma Girişimi projelerine katılanların faaliyetlerinin izlendiği ve kaydedildiği kontrol istasyonudur.
"Pôles". Au pluriel.
"Projeler" dediğine göre, birden fazla.
Les deux pôles de notre planète sont recouverts de glace.
Gezegenimizin iki kutbu da buzlarla kaplıdır.
La mère devra rester ici pour les cinq prochains mois, jusqu'à ce que son petit soit assez fort pour aller aux zones d'alimentation près des pôles.
Anne, yavrusu kutuplara yakın beslenme alanlarına yolculuğu kaldıracak gücü toplayana dek, 5 ay daha bu sularda mahsur.
Vers les pôles nord et sud, les eaux de plus en plus froides et houleuses sont de plus en plus riches.
Güneyde ve kuzeyde kutuplara doğru yaklaştıkça soğuyan fırtınalı denizler daha da zenginleşirler.
Il doit réparer les glaces des pôles et faire pleuvoir où il faut.
Cihazı dizayn ederken eriyen kutup buzullarını tekrar dondurmak kurak ülkelere yağmur sağlamak düşüncesindeydim.
Personne ne sais Comment c'est Arrivé, Mais la glace a avancé Depuis les deux poles
Kimse tam olarak nedenini bilmiyor.