Translate.vc / francés → turco / Portland
Portland traducir turco
1,220 traducción paralela
Ce côté de Portland ne me manque pas du tout.
Evet, bu Portland'ın özlemiyeceğim tek şeyi.
Si vous attaquez la presse aujourd'hui... demain, on ne parlera que de votre mauvais caractère... et de vos problèmes à Portland.
Bugün basına saldırırsan... yarın tüm hikayeler senin kızgınlığın... ve Portland'daki problemlerin hakkında olacak.
A Portland, Moose avait été critiqué quand les protestations... sur la fermeture d'un parc, devant chez lui, étaient devenues violentes.
Moose'un geçmişte Portland'da, şehir parkının bitimindeki evinin dışındaki... protestolar şiddete döndüğünde eleştirildiğini öğrendik...
Et les 5 dernières années, il était sur une base militaire à Portland.
Ve son 5 yıldır Portland'ta bir orduda görevliymiş.
Ils viennent de Portland, pas vrai?
Portland'lı bir grup, değil mi?
Mon fils s'est fait jeter des Hare Krishna parce qu'il était trop hippie. Il vit à présent dans le métro de Portland.
Oğlum Hare Krishna tarikatından hippi olduğu gerekçesiyle atıldı ve artık Portland metrosunda yaşıyor.
Voici le témoin d'Harry, Howie de Portland.
Portland'dan Harry'nin en iyi arkadaşı, Howie.
La fille de Portland devait venir fêter ça. Elle n'est jamais venue.
Portland'da tanıştığın bir kız, kutlama yapmaya gelecekti ama gelmedi.
Un réseau de cellules clandestines fut découvert, s'étendant de Buffalo à Portland.
Ülke genelinde Buffalo'dan Portland'a kadar tüm şehirlerde bir dizi gizli hücre!
Seattle, Portland, Détroit, en Caroline du Nord, et à Tampa, en Floride.
Ayrıca Seattle, Portland, Detroit Kuzey Carolina ve Florida, Tapma'dakileri.
Encore une fois, les Américains traquaient un ennemi imaginaire, cette fois, de Portland à Lackawanna, banlieue de Chicago.
Portland'dan, Buffalo'nun Lackawanna denilen banliyösüne kadar Amerikalılar bir kere daha hayali bir düşmanın peşine düştüler.
Voyons voir, Austin, Istanbul, le Sri Lanka, Portland, le Costa Rica, Buffalo, entre autres.
Bakalım. Austin, İstanbul, Sri Lanka, Portland... Costa Rica, Buffalo, başka birkaç yer daha.
- Elle est à Portland.
- Portland'a gitti.
- Quoi?
- Portland mı?
2 billets pour Portland, s'il vous plaît.
Merhaba, Surfliner ile Portland'a gitmek için iki bilet.
La vie marginale de Matt à Portland est tolérée tant qu'il la garde hors des cours.
Matt'in Portland'daki sıradışı hayatı sınıfının dışında tuttuğu sürece hoş görülüyor.
Soyez aux docks de Portland à 1 9 h pile.
Akşam Portland rıhtımında ol. Tam 7'de.
Il y a 1 2 caisses à prendre aux docks de Portland ce soir.
Bu akşam Portland rıhtımına alınması gereken 12 sandık gelecek.
J'étais à Portland.
Portland'daydım.
Là, c'est Portland.
Orası Portland.
Le bureau de Portland.
Portland Bürosu'ndan.
Ok bon, Linda et vous prenez quelques volontaires et couvrez Portland : gare, arrêt de bus, aire de repos... partout où les gens passent.
Sen ve Linda bir kaç gönüllü ile tren istasyonları, otobüs durakları.. insanları geçtiği her yere dağıtın.
Walt, contre Portland, n'ai-je pas attrapé cette balle au centre du terrain afin de stopper leur course?
Walt, Portland maçında, Bütün oyunlarını bozan o yakalayışı ben yapmadım mı?
Il y a un pirate de 86 de Chicago en live au Cumberland Civic Center, boo-ya!
1986 Chicago'nun Portland Maine'deki Cumberland Civic Center'daki kaçak çekimi. Yaşasın.
- Le Trempeur de Portland?
Portland Zamparası mı?
Ça s'est passé un soir où... j'étais sur scène, à Portland, Oregon, et où il y avait une dame... qui se plaignait de sa vodka tonique auprès d'une pauvre serveuse... elle disait que la vodka était au fond, qu'elle n'était pas bien remuée.
Biliyor musun? Her şey bir gecede oldu. Oregon, Portland'da sahnedeydim, ve sahne kenarında oturan bir kadın vardı votka tonik yüzünden zavallı garsonu azarlıyordu.
- Ainsi naquit le Trempeur de Portland.
Evet. Ve Portland Zamparası doğdu.
- Le Trempeur de Portland!
- Portland Zamparası.
Dis à ce Trempeur de Portland... que s'il ne part pas tout de suite, il sera L'Eunuque de Las Vegas.
Şu Portland Zamparasına söyle Vegas Harem Ağası olmak istemiyorsa bu mülkiyeti derhal terk eder.
Je pourrais donner... une séance privée du Trempeur de Portland.
Özel bir Portland Zamparası gösterisi ayarlamaya çalışabilirim.
- Portland a besoin de moi, mère.
Portland'ın bana ihtiyacı var, anne.
- Seth veut rester à Portland?
Seth Portland'da kalmak istiyor?
- Donc tu vas aller à Portland?
Öyleyse Portland'a gideceksin?
- Je vais à Portland.
Portland'a gidiyorum.
Ton enfant n'a pas besoin d'être à Portland pour être distant!
Bir çoçuğun uzakta olması için Portland'da olması gerekmiyor.
- J'allais... partir à Portland,
Portland'a gidecektim,
Franchement, L'internat, Portland ou autre, je serai parti tôt ou tard.
Gerçekten, yatılı okul, Portland, neresi olursa, Eninde sonunda oradan gidecektim.
T'ai-je vanté les mérites de Portland? On pourrait présenter notre spectacle sur les routes.
Seni Portland'ın mucizelerine inandırmış mıydım?
Comment t'as fait pour atterrir à Portland en partant de Newport sur ton petit voilier?
Portland ile Newport arasında o kadar yolu nasıl geldin?
J'ai un peu flippé, j'ai mis mon bateau en gage pour du liquide et j'ai pris le car jusqu'à Portland.
Azıcık korkuttu bu beni, teknemi nakit paraya karşılık rehin verdim ve GreyHound ile Portland'a gittim.
- Comme on a de la famille à Portland.
Portland'da akrabalarımız var.
Son père va à Portland, il emménage avec lui.
Babası Portland'a taşınıyor.
Oui, peut-être que je ferai le chaud à Portland et que je tomberais amoureux de la nana du capitaine de l'équipe de foot.
Belki de Portland'a gider ve takım kaptanıyla, çıktığı kız için kavga ederim. Ve o da kıçına tekmeyi basar.
Bienvenue à Portland, salope.
Portland'a hoş geldin, sürtük.
- Tu aurais pu l'appeler de Portland.
- Peki onu Portland'dan aradın mı?
- Je tombais toujours sur sa messagerie.
- Tabi ki onu Portland'dan aradım. Her gün.
Je vais déménager à Portland.
Portland'a taşınıyorum.
Y'a pas moyen que je vous rejoigne tous à Portland?
Size Portland'da katılmam mümkün değil mi?
Et c'est pareil pour Détroit et Portland.
Detroit ve Portland halkına da, siz teröristsiniz, demektir.
Je vais simplement à Portland. De quoi as-tu peur?
Sadece Portland'a gidiyorum.
- Ca à l'air sympa Portland.
Portland güzel görünüyor. Evet.