Translate.vc / francés → turco / Possession
Possession traducir turco
2,538 traducción paralela
Et vous saurez différencier possession et psychose.
Ayrıca ele geçirme ile zihinsel hastalık arasındaki gerçek farkı da öğrenirsin.
Ça correspond à aucune forme de possession connue.
Bu, gördüğüm ele geçirilmelerin hiçbirisine uymuyor.
Le Dr Costa réfute sa possession.
Dr. Costa, onun ele geçirildiğine ya da başka bir şeye inanmıyor.
On parle de possession multiple.
Buna çoklu şeytani ele geçirme diyoruz.
J'ai passé 2 ans à me taper la tête contre les murs parce que je sais que le Monarque a toujours été en sa possession.
Kafamı duvara vurarak iki yıl geçirdim çünkü biliyordum... biliyordum Monark elmasının onun elinden asla çıkmadığını biliyordum.
Ce qu'il avait en sa possession?
Elinde olabilecek herhangi bir şey?
Frost avait peut-être en sa possession des informations importantes.
Frost, çok hayati bir bilgi taşımış olabilir.
ARRESTATION À L'AÉROPORT! - ANCIENNE VEDETTE EN POSSESSION DE DROGUE
ESKİ ÜNLÜ MANTARLARLA YAKALANDl
Et sa mère meurt et il se fait coincer pour possession d'arme.
Meslek lisesine gidiyormuş. Annesi öldükten sonra silah taşımaktan tutuklanmış.
Et me voilà arrêté... possession illégale d'arme, alors je vais aller en taule pour un putain de fusil... que j'avais acheter pour chasser ces putains d'oies, bordel de dieu.
Sonra "bum", tutuklandim... suçlu konumundayim, simdi ise sadece avlanmak için lanet bir dükkandan aldigim... lanet bir tüfek yüzünden hapse girebilirim.
Vol qualifié, conduite sans permis, refus d'obéir à un officier de police, dommages aux biens d'autrui, trouble à l'ordre public, possession et dissimulation d'arme blanche, tentative d'agression à main armée,
Hırsızlık, ehliyetsiz araç kullanma, polis memuruna itaatsizlik.. .. özel mülke zarar, ahlaka aykırı davranış.. .. ölümcül silah barındrıma, adam yaralamaya teşebbüs..
Ces trucs blancs que vous avez vu prendre possession de Justin- - ils cherchent des hôtes, ok.
Tamam, Justin'i ele geçirmeye çalışan o beyaz şeyler var ya içinde barınabilecekleri bir beden arıyorlar, tamam mı?
AD Valburn, vous êtes accusés de possession illégale de stupéfiants.
Uyuşturucu madde bulundurmaktan suçlanıyorsunuz. Sanıkları nasıl savunacaksınız?
Il a perdu la possession du ballon.
Son sürüşünde devrildi.
- Oui. Jason, tu es accusé de possession d'une drogue contrôlée au troisième degré.
Jason, üçüncü dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanıyorsun.
Tu veux le voir mort. Parce qu'il a pris possession de ta petite tête.
Ölmesini istediğin... küçük Charlie'nin beynine giren ve onu ele geçiren adam.
Il entre dans leur esprit et en prend possession.
Onların zihnine girer ve zihinlerini ele geçirir.
Votre honneur, devrions nous croire que le procureur n'est entrée en possession de cet enregstrement qu'il n'y a 20 minutes?
Sayın Yargıç, davanın gidişatında bu kasedin 20 dakika önce geldiğine inanıyor musunuz?
- Oui. L'Église ancienne croyait qu'il pouvait prendre possession de ceux qui regardaient les images et les obliger à faire d'horribles choses. Ou dans d'autres cas, il pouvait entraîner celui qui regardait dans l'image elle-même.
Eski kilise, onun bu resimleri görenleri ele geçirip çok kötü şeyler yaptırdığına hatta bazı durumlarda onları resimlerin içine hapsettiğine inanıyormuş.
Possession fait loi.
Kanunun onda dokuzu mülkiyettir.
Il est pas à vous, ce bateau. Possession fait que dalle.
Ayrica bayim, bu teknenin sahibi olmadiginizi biliyorum hiçbir seyin onda-dokuzu kadar bile degil.
Ou bien un alien a-t-il pris possession de ton corps?
Yoksa vücudunu bir uzaylı mı ele geçirdi?
Bien, juste à temps pour être arrêtée pour possession avec intention de distribuer.
Bulundurma ve dağıtmayı amaçlama suçundan tutuklamak için tam zamanında gelmişiz.
Possession de matériel et photographies.
Fotoğraf ve materyal bulundurmaktan.
- Elle était en possession de documents.
- Elinde belgeler bulundu.
Écoutez, Laura, il y a une forte chance pour que votre homologue du MI6 ait en sa possession des informations capitales qui désigneraient l'Iran dans la mort de Charles Flyte.
Dinle Laura MI6'daki rakibin büyük ihtimalle Charles Flyte'ın ölümü hakkında İran'la alakası olmadığını bildiren çok önemli konuların üzerine yatıyor.
Une fois qu'il sera désarmé, que l'arme sera en ma possession, ma famille se dispersera sur le globe.
Onu silahsız hâle getirip silah elime geçtiğinde ailem dünyanın uçlarına dağılacak.
Bender Rodriguez, vous êtes accusé de vol simple, possession de quelque chose analogue à de la drogue, et aggression avec une arme puante.
Bender Rodriguez! Adi hırsızlık suçundan uyuşturucu benzeri madde bulundurmaktan ve kokulu bir silahla soygun suçuyla suçlanıyorsun.
Que sa possession de prix est partie, après toutes les dettes et les menaces qu'il a subi de Yuri... Tout ça pour elle.
Onun için kaçtığı borçlardan ve Yuri'den aldığı tehditlerden sonra.
C'est le propriétaire du téléphone que vous avez en votre possession illégalement.
Hukuk dışı bir yolla elinde tuttuğun telefonun gerçek sahibi.
Je ne suis en possession illégale de rien du tout.
Ben hukuk dışı hiçbir şey yapmadım.
Et c'était en votre possession durant tout ce temps?
- Bavulun hep yanında mıydı?
Je me suis fait prendre en possession de 20 g d'héroïne, et on m'a envoyé en taule.
Ayrıca üzerimde 20 gram eroin ile yakalandım ve doğrudan hapse düştüm.
Nombreuses condamnations pour agression, possession, extorsion.
Saldırı, mal mülk, gasp suçlarından çok sayıda mahkumiyet.
Agression, possession d'armes, fin des termes de probation.
Saldırı, silah bulundurma, denetimli serbestliği kırma.
Quelle est la dame dont je dois prendre possession?
Hangisiyle evleneceğim?
Il étais en prison à Francfort pour possession d'éléments secret-défense.
Devlet sırlarını barındırmaktan Frankfurt Hapishanesi'nde yatıyormuş.
Il a plaidé "non coupable" pour le meurtre de ses camarades, en dépit d'avoir été attrapé sur place en possession du poison.
Olay yerinde üzerinde zehirle yakalanmasına rağmen sınıf arkadaşlarını öldürmediğini iddia etmiş.
La photo de Manny est en possession de chaque département et agence locale et internationale.
- Yerel ve ulusal tüm departmanlarda ve ajanlıklarda Manny'nin fotoğrafı var.
Il a été arrêté il y a six semaines pour possession d'une arme volée.
6 hafta önce çalıntı bi silahla yakalandı.
J'ai essayé la possession, la chasse un petit ami.
Beden ele geçirmeyi, erkek arkadaşıma dadanmayı bile denedim.
Elle était en possession d'une clé qu'elle ne vous avait jamais rendue.
Bana asla vermediği yedek anahtarı vardı.
pré-possession humm.
Kafana takma sen.
A la seconde où s'est passé dans mes veines, ça a été comme si Dieu prenait possession de mon corps.
Damarlarıma girdiği anda sanki Tanrı tüm vücudumu doldurmuş gibiydi.
Arrestations pour trafic de stupéfiants et mandats d'arrêt en cours pour possession.
Uyuşturucu kaçakçılığı ve bulundurma suçlarından sabıkalı. Pekala.
Ca met les armes en sa possession.
Bu da silahların onun olduğunu gösteriyor.
Lâchez mon bras... Triste à dire, mais c'est le genre de stupidités auxquelles je dois faire face depuis que vous, troupes de l'Alliance, vous avez pris possession de notre labo de recherches.
Kolumu bırak... Marine Takımının araştırma sonucu oluşmuştur.
Avec deux antécédents pour possession.
İki kez uyuşturucu bulundurma ile beraber.
Chancelier Drew, pouvez-vous expliquer pourquoi ceci est en votre possession?
sansölye Drew, bu görüntülerin bilgisayarinizda ne aradigini söyleyebilir misiniz?
" La possession,
"...
Donc, on ne peut maintenir Perfito en détention que pour les charges de possession et le mandat qui est en cours. D'autres bonnes nouvelles à partager?
Paylaşmak istediğin başka güzel haberlerin var mı?