Translate.vc / francés → turco / President
President traducir turco
24,098 traducción paralela
La cheffe d'équipe du president.
Başkan'ın özel kalemi.
M. le président, vous m'avez menti.
Başkanım, bana yalan söylediniz.
Pendant la guerre de Sécession, le président Lincoln a suspendu l'habeas corpus et arrêté un parlementaire qui essayait d'empêcher les troupes d'aller au sud.
İç Savaş sırasında Başkan Lincoln, ihzar müzekkeresini kaldırmıştı ve bir hukukçuyu, Federasyon birliklerinin bozulmasını önlemekten tutuklamıştı.
M. le président, vous restez tard.
Başkanım. Epey geç oldu ama buradasınız.
Monsieur le Président
Başkanım.
Donc c'est comme si Donnie Wahlberg assassinait le président?
Yani bu Donnie Wahlberg'ün.. başkana suikast düzenlemesi gibi?
Avoir le Président Lincoln comme père, qu'est-ce que vous ressentez?
Babanızın Başkan Lincoln olması, sizin için ne ifade ediyor?
Non, je pense que le Président Lincoln va le forcer.
Hayır, Başkan Lincoln'ün bunu yapmaya zorlayacağını düşünüyorum.
Lincoln, le Vice-Président Johnson, le Secrétaire d'État Seward, et le Général Grant.
Lincoln, Başkan Yardımcısı Johnson, Dışişleri Bakanı Seward, ve General Grant.
Et le vice président Johnson?
Ve sen de Başkan Yardımcısı Johnson'ı kurtaracak mısın?
Permettez-moi de vous présenter ma mère, Mary, et mon père, le président.
Size annemi tanıştırmama izin veriniz, Mary, ve babam, Başkan.
Alors tout ce que j'ai à faire, c'est sauver le vice président des États-Unis.
Yani tek yapmam gereken... Birleşik Devletler'in Başkan yardımcısını korumak.
Si ce type Atzerodt se pointe, montre le aux gardes du corps du vice président.
Atzerodt ortaya çıktığında, Başkan Yardımcısı'nın korumalarına göster.
Pourquoi espionneriez vous l'hôtel du vice président avec ceci?
Başkan Yardımcısı'nın otelinde... elinde bununla neden dolaşıyorsun?
Je n'essaye pas de blesser le vice président.
Başkan Yarıdmcısı'nı incitmek gibi bir niyetim yok.
Le faux sergent dit qu'il est là pour arrêter un homme de tuer le vice-président.
Çakma Çavuş dedi ki Başkan Yardımcısı'nı öldürmeye çalışan birini durduracakmış.
Mr le Président!
Sayın Başkan!
Le Président est-il sauf?
Başkan güvende mi?
Où est le Président en ce moment?
Başkan şimdi nerede?
Est-ce que le Président va bien?
Başkan iyi mi?
Le Président Abraham Lincoln a été assassiné par un tireur inconnu utilisant une arme inconnue le 14 Avril 1865.
Başkan Abraham Lincoln, bilinmeyen uzun bir saldırgan... tarafından bilinmeyen bir silahla... 14 Nisan 1865 tarihinde suikaste uğradı.
J'ai sauvé le Président Johnson.
Ben de Başkan Yardımcısı Johnson'ı kurtardım.
A 10h, Robert Lee, le nouveau président du Tea Party.
Saat 10'da "Çay Partisi" nin yeni başkanı Robert Lee.
Le Président Kennedy était en ville pour une collecte de fond de DNC à l'hôtel Sands. Sinatra est en tête d'affiche.
Başkan Kennedy Sinatra'nın sahne aldığı Sands Otelindeki bir yardım organizasyonu için şehre geldi.
Il faut plus d'une bombe atomique pour impressionner le Président des Etats-Unis?
Başkanı etkilemek için atom bombasından daha iyi bir şey lazım öyle değil mi?
Et ton plan pour garder le président et des dizaines d'autres célébrités en sécurité?
Tamam, peki başkan ve bir düzine ünlüyü nasıl korumayı düşünüyorsun?
Un très bon ami à moi, le Président des Etats-Unis,
Çok iyi arkadaşlarımdan biri, Amerika Başkanı John Kennedy.
M. le président, c'est l'heure.
- Sayın Başkan vakit geldi.
Bonjour, M. le président.
- Günaydın Sayın Başkan.
Le président a donné l'ordre.
- Başkan emri verdi.
Le président veut honorer MacLeish et le sauveteur qui l'a trouvé.
Başkan, MacLeish ve onu bulan yardım personelini onurlandırmak istemiş.
Je dois voir le président.
Başkan'la konuşmam gerekiyor.
Le président fait son boulot, et je travaille pour lui.
Başkan olması gerekeni yaptı. Onun adına çalışıyorum.
Merci, M. le président.
Teşekkürler Sayın Başkan.
Plus important, le président l'est aussi.
- Daha önemlisi Başkan da ciddi.
Le président vous le demande.
Bunu sizden Başkan istiyor.
Je ne sais pas quoi dire au président.
Başkan'a ne derim bilemiyorum.
La recherche sur l'opposition ; un bon chef de cabinet anticipe ce qui pourrait toucher le président.
Muhalefet araştırması genellikle Başkan'a zarar vermek için her şeyden önce iyi bir kalem müdürü ister.
Est-ce que Leo sait... que le président pourrait ne pas être son père?
Hanımefendi, Leo gerçek babasının Başkan olmadığını biliyor mu?
Je veux que le président Présente des excuses officielles.
Başkanın, resmi olarak özür dilemesini istiyorum.
Le président a spécialement demandé votre équipe.
- Başkan kişisel olarak ekibinizi istedi.
C'est une priorité pour le président et quelque chose qu'il peut seulement voir s'il gagne aujourd'hui les élections vivement contestées.
Bu, Başkan için öncelikli bir mesele ve yalnızca bugünkü çok çekişmeli geçen seçimi kazanırsa görebileceği bir şey.
Le président sera dans sa ville natale de Los Angeles durant l'après-midi.
Başkan bu öğlenden sonra boyunca yaşadığı şehirde, Los Angeles'te bulunacak.
Sylvester ne s'est jamais fait exclure par le président.
Sylvester hiç Başkan tarafından oyun dışına alınmadı.
Si vous permettez, le président viens de faire notre émission du matin et il va travailler longtemps après le collège électoral est allé se coucher.
Şimdi müsaade ederseniz Başkan demin sabah yayınımıza çıktı ve Seçmen Kurulu işini bitirdikten sonra uzun bir çalışma beni bekliyor.
Ok, si la cheffe de l'équipe du président télécharge ce bug, et que le président a envoyé le FBI nous aider à réparer le serveur...
Tamam, eğer Başkan'ın özel kalemi bu böceği indirdiyse ve Başkan sunucuyu düzeltmesi için FBI'ı yolladıysa...
Selon l'horaire public du président, Il y a une fenêtre de 20 minutes où nous pouvons le croiser à Westchester.
Başkanın kamuya açıklanan takvimine göre onunla Westchester'de karşılaşabilmemiz için 20 dakikamız var.
Si vous ne protégez pas le président faites un rapport au président, ou nourrissez le président, n'allez pas dans l'avion
Başkan'ı korumuyor, Başkan'a bilgi vermiyor ya da Başkan'ı beslemiyorsan o uçağa binemezsin.
Que veux-tu dire par "nourrit le président"?
- Ne demek "Başkanı beslemiyorsan"?
Nous serions sans président.
- Biz de başkansız kalacağız.
Je suis ravi que le président veuille reprendre les négociations A propos du Canal de l'Arctique mais je suis surpris qu'il ait choisi le jours des élections
Başkan'ın Kuzey Kutbu Kanalıyla ilgili görüşmelere devam etmesine sevindim fakat bunu Seçim Günü yapmak istemesine şaşırdım.