English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Pretend

Pretend traducir turco

2,312 traducción paralela
Il y a un homme à Manchester qui prétend au titre. C'est loin d'être réglé.
Anladığım, Manchester'da unvanı talep eden biri olduğu ama karara bağlanmaktan çok uzak.
Il prétend avoir été volé... par des Américains.
Amerikalıların onu soyduğunu iddia ediyor.
Avez-vous des raisons de croire que M. Draper n'est pas celui qu'il prétend être?
Pekala, Bay Draper'ın söylediği kişi olmadığına.. .. inanmanızı sağlayacak bir neden var mıdır?
Mlle Taylor, je crains que les tribunaux n'acceptent pas un aveu de quelqu'un qui prétend que c'est le diable qui l'a fait agir.
Mahkeme ruhunu şeytanın ele geçirdiğini iddia eden birinin itirafını kabul etmeyecektir Bayan Taylor.
et prétend être la mère de ses deux enfants.
Adamın iki çocuğunun annesiymiş rolünü oynar.
Girly prétend que Boo Boo est passé devant sa porte avec une hache.
- Küçük kız odasının önünden elinde baltayla geçenin Boo Boo olduğunu iddia ediyor.
Bret Stiles prétend que vous avez agi seule.
Bret Stiles tek başına hareket ettiğini iddia ediyor.
... et en partie car son père n'est pas le héros qu'il prétend.
.. ve kısmen babası bizim inanmamızı istediği şekilde kahraman olmadığından.
Et tout à coup, ce Zuman a un nouveau procès car, sans prévenir, le témoin-clé contre lui, cette Floria Stenzel, prétend que Flynn l'a forcée à désavouer de l'alibi de Rick.
Fakat sonra aniden, Zuman davasında baş tanık olan Floria Stenzel, Flynn'i, kendisine zor kullanarak ifadesini değiştirttiği, suçlamasıyla yeni duruşma hakkı kazandı.
Un type qui prétend avoir des informations sur ces meurtres.
Burada cinayetlerle ilgili bilgisi olduğunu iddia eden bir adam var.
Sa boîte est pleine de mails d'un mec qui se prétend vampire.
Vampir olduğunu söyleyen birinden bir sürü mesaj almış.
- Un truc entre nous, on prétend qu'il s'appelle "Batman" et moi "Robin".
- Bu ikimizin arasındaki özel bir şey.
On prétend que la Boîte de Laplace pourrait renverser la Fédération. On dit aussi que la Fondation Vist serait devenue prospère grâce à elle.
Laplace Kasası'nın açılır açılmaz Federasyon'u devirecek bir yıkım başlatacağı söylentisi doğru olabilir ve bu sizi gururlandırıyor çünkü Vist Vakfı olarak bu gücü bir sır gibi karanlıkta saklıyorsunuz.
Il prétend être un hamster, mais...
O da hamster gibi davranıyor, ama- -
- qui prétend être actrice...
Kalleş.
Et ça se prétend adulte?
Koca koca adamlar.
Elle prétend avoir été agressée sexuellement.
Cinsel saldırıya uğradığını söylüyor.
- C'est ce qu'elle prétend.
- Öyle diyor.
Il se prétend toujours innocent?
- Devamlı masum olduğunu mu söylüyor?
Elle prétend que c'est à cause d'un réveillon, mais en fait, tu lui manques.
Bu bir yeni yıl partisiyle ilgiliymiş gibi davranıp duruyor, ama sanırım seni özlüyor.
Il est qui il prétend être.
Doğru söylüyormuş. Adam Matthew Rose.
Si tu t'écartes de la rue et prétend avoir autorité... tu gagnes du temps en t'enveloppant dans la bureaucratie.
Eğer yan sokakta dolaşıp yetkiyi devralırsanız, kırmızı bandı geçmede kendinize zaman kazanırsınız.
Une légende prétend que l'adresse mène à de grands savoirs.
Eski bir efsaneye göre, bu adres insanı mükemmel bir kavrayışa götürüyor.
{ \ pos ( 192,200 ) } L'assassin n'est pas ce qu'il prétend.
Suikastçi işini yapmamış.
Il prétend savoir qui va reprendre les affaires de June Bug.
Tanıdığı adamın çıkmaya hazır olduğunu ve June Bug'ın mekanına götürdüğünü iddia ediyor.
Il prétend avoir un antidote qu'il nous donnera.
Elinde bir panzehir olduğunu iddia ediyor.
Le lycée où il prétend être allé a été détruit un ouragan en 1999.
Mezun olduğunu belirttiği lise Floyd kasırgası nedeniyle 1999'da yıkılmış.
Prouver que vous êtes un infiltré, comme le prétend Murphy.
Murphy'nin, senin pusuculardan biri olduğu iddiasını kanıtlamak için.
Il prétend vouloir sauver la fille, mais n'en dit pas plus.
Bir kadını kurtarmaya çalıştığını iddia ediyor ama onu kimin öldürmek istediğini söylemiyor.
Veronica Sloan prétend que vous avez tué sa sœur.
Charlie? Veronica Sloan, onun kız kardeşini öldürdüğünü söylüyor.
John Stafford n'est pas celui qu'il prétend être.
John Stafford aslında John Stafford değil.
Ce type prétend être un profileur criminel pour nous influencer dans ce sens.
Suçlu profil uzmanı gibi hareket ederek bizi istediği tarafa yönlendirebilecekti.
Elle prétend être catholique, mais c'est faux.
Öyleymiş gibi davranıyor, ama katolik değil.
Qui prétend cela?
Kim demiş?
Androvax prétend que ça pourrait sauver son espèce, mais ils sont dans un coffre hyperdimensionnel.
Androvax bunun türünü kurtarabileceğini söyledi, ama onlar hiperboyutlu bir mahzende tutuluyorlarmış.
Casey prétend que le Projet Isis a été abandonné il y a 20 ans et que tu as trahi la CIA pour rejoindre Volkoff.
Casey, Isis Projesi'nin 20 yıl önce iptal edildiğini ve senin CIA'i bırakıp Volkoff'un tarafına geçtiğini yazan bir dosya buldu.
210 ) } Le conducteur prétend que la victime a traversé alors que c'était rouge.
Otobüs şoförü maktulün kırmızı ışıkta geçmeye çalıştığını söyledi.
Wikipédia prétend que j'ai 37 ans.
Vikipedi'de 37 yaşında olduğum yazıyor.
C'est ce qu'il prétend et il est enthousiaste.
Öyle diyor ve buna gönülden razı.
Alors on prétend que tout va bien.
Bu yüzden her şey yolundaymış gibi davranırız.
Il prétend avoir perdu un sac et plusieurs effets personnels.
Çantasının ve bazı kişisel eşyalarının çalındığını iddia etmiş.
Laugesen prétend que nous avons une liaison.
Laugesen aramızda bir ilişki olduğunu iddia ediyor.
"L'Ekspress" se prétend être entre le tabloïd et un jury populaire, bien que l'on sache quelle population il représente.
Ama hangi kesime hitap ettiklerini hepimiz biliyoruz zaten.
Ces documents montrent qu'elle n'a pas passé les examens ni occupé les postes qu'elle prétend sur son CV.
İddia ettiği diplomaları da almamış.
C'est Amnesty International qui le prétend.
En azından Af Örgütü öyle iddia ediyor.
Mais Rassemblement Solidaire prétend que vous connaissiez bien la date de leur emménagement?
Sosyal Birlik Partisi'nin iddiasına göre onların taşındığını biliyormuşsunuz.
Un type, en bas, prétend tout savoir sur le meurtre.
Dışarıda cinayet hakkında her şeyi bildiğini iddia eden bir adam var.
Scooter Libby, qui prétend être le père du fils de John Edwards?
John Edward'ın oğlunun babası olduğunu söyleyen adam kimdi?
Je ne pense pas qu'il soit celui qu'il prétend être.
- Yani bence söylediği kişi değil.
Mais si Will prétend être quelqu'un d'autre, On doit se demander pourquoi.
Ama Will başkasıymış gibi davranıyorsa kendi kendimize "neden" diye sormalıyız.
Une femme qui prétend ne pas vouloir porter de la marque? Aux yeux d'un homme comme moi, une telle femme paraît pauvre et sans intérêt.
Lüks giysilerle ilgilenmiyormuş gibi davranan bir kadın erkek olarak benim gözümde yetersiz ve pejmürdedir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]