English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Primo

Primo traducir turco

866 traducción paralela
Je me dois de te faire comprendre... Primo : l'importance de l'opinion publique.
İlk olarak kamuoyunun önemini anlamanı sağlamalıyım.
N'imaginez pas que je veuille avoir le dessus. Primo, il faut une excellente condition physique, et deuzio, il faut savoir se battre.
Bunda kesinlikle art niyet arama Bay Davis sadece fiziksel kondisyonunu ölçmek için yapıyoruz.
Primo : Aller dans un village nommé Langenthow.
İlk işimiz dağlarda Langenthal adlı bir kasabada.
Primo, on n'arrive à l'Escarpement qu'en passant chez les Gabonis.
İlkin Mutia kayalığına gidiş Gaboni ülkesinden geçiyor. Gaboniler eğlencelidir.
Primo, Luke descendrait Ringo.
İlk olarak Luke, Kid'i bir çatışmada öldürür.
Primo, je suis trop heureux.
Birincisi,'Nerdesin Be Birader? 'i çekmek için fazlasıyla mutluyum?
Primo, parce que l'affaire Sloss est réglée.
Sloss cinayeti açıklanınca hiçbir yargıç Paul için tutuklama kararı veremez.
"Primo, Germain a fait les quatre cents coups..."
Germain kurtlarını döktü - "
Primo, M. Rochester est grossier et laid comme un pou. - Edward, je...
İlk olarak Bay Rochester iğrenç derecede kaba ve çirkin biri.
Primo, avec l'autre voiture, vous seriez de retour à St Quentin.
O külüstüre binmiş olsan... şimdi San Quentin'e dönüyor olurdun. Bu bir.
Primo, je n'ai pas le temps.
İki nedeni var. Birincisi, zaman yok.
Primo : vous redonner un bâton blanc.
Devriye görevine atayıp Beş Nokta'ya sürerim.
Primo : Je suis trop jeune pour aller en prison.
Birincisi, yaşım küçük olduğu için hapse atmazlar.
Je peux tout me permettre, car primo, je t'aime bien et secundo, je défends l'armée.
Bunu yapman hiç hoşuma gitmiyor. Seni seviyorum, çünkü her şeyden önce benim işim komutanı gözetmek.
- Primo?
- Primo?
Primo prend bien soin de nous.
Primo bize iyi bakıyor.
Quand j'aurai un niño, je l'appellerai Primo, comme toi.
İlk oğluma Primo adını vereceğim.
- Primo.
- Ve Primo.
Primo a raison.
Primo haklı.
Primo m'a dit que tu ne voulais pas de moi.
Primo, beni yanında istemediğini söyledi.
Des nouvelles de Primo et des autres?
Primo ve adamlardan haber var mı?
primo, laisse Lucy et David tranquilles.
Öncelikle, Lucy ve Dave'i yalnız bırak.
Primo, quiconque commence à tirer, je le tue, à moins que lui ne me tue.
Birincisi şu : Her kim silahlı eyleme girişirse, beni daha önce öldürmedikçe onu öldürürüm.
Primo, je trouve que vous avez l'esprit tordu.
Birincisi, bana göre çok düzenbaz bir tipsiniz.
Primo : rien que d'y avoir songé tu es dans de sales draps.
Birincisi ; az önce dediğin şeyden başının büyük belada olduğu anlaşılıyor.
Vous vous faites une fausse idée d'elle. Primo, elle vient de Boston.
Bu, sadece bir benzerlik değil mi?
Primo, si tu permets, le facteur humain!
Her şeyden önce, insancıl bir yaklaşımım var, değil mi?
Primo :
Bir :
Primo : il me fout dans la bourgeoisie.
Önce beni orta sınıfa kakalıyor, sonra da bakayım diye seni sepetliyor.
Primo, notre but n'est pas de libérer des villes ou des capitales mais d'anéantir l'armée allemande.
Birincisi, şehirleri kurtarmak bizim işimiz değil başkentler de dahil. Bizim işimiz Alman ordusunu yıkmak.
Primo : l'expérience a-t-elle réussi?
Öncelikle bu deneyin başarılı olup olmadığını bilmek istiyorum.
Primo, vous avez laissé un témoin.
Birincisi, canlı tanık bıraktınız.
Primo, on ne tourne jamais le dos à un type qu'on a dévalisé.
İlk olarak, ceplerini boşalttığın birine asla arkanı dönme.
"Primo, " je serai seul juge des décisions militaires.
"Bir, bütün askeri ve teknik kararları ben vereceğim."
Primo, personne dans le coin n'ose porter ces gabardines, à part les Cheyennes.
Buralarda, Çeyenler dışında kimsede o çaputları giyecek cesaret yoktur.
- Primo, parce que je vais dormir.
- Bir kere uyuyor olacağım.
Primo, qui a lancé ce verre?
Kim fırlattı? Öncelikle o bardağı kim fırlattı?
Primo, on m'a reculé le voyage.
Sonra da para yok dediler.
Primo, ne pas être seul.
Öncelikli olarak, tek bir sistem bir işe yaramaz.
Primo, tu n ´ es pas juif, et de ce fait...
Bir kere Yahudi değilsin, hem...
" Primo...
" İlkin...
Primo... - Gagner!
- Kazanmak!
Primo : chaque cheval portera 73 kilos minimum, y compris cavalier, selle, etc.
Birinci kural : Her at en aşağı 70 kilo yük taşıyacak. Binici, eyer ve fazlalıklar dahil.
Primo, le meurtre de Nicolas Smith.
Birincisi, Nicholas Smith'i öldürmek.
Premier!
Primo!
Primo, tu rentres au matin sans permission Secundo, encore une fois tu me tutoies
Hem elinde izin kâğıdı olmadan dönüyorsun hem de laubali bir şekilde konuşmaya devam ediyorsun.
Primo, Doinel, vous allez me conjuguer, pour demain...
Birincisi Doniel, yarın için fiil çekimi yapacaksınız.
Primo, l'argent peut augmenter ou diminuer de valeur.
Birincisi, paranın değeri artabilir veya düşebilir.
Primo... s'asseoir.
Şimdi, " Kural Bir.
Vous n'allez rien faire? Ecoutez, primo, le bateau par lequel nous sommes venus a été coulé
Dinleyin ; öncelikle buraya geldiğimiz tekne suyun
Primo-délinquant.
İlk suçu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]