Translate.vc / francés → turco / Promise
Promise traducir turco
850 traducción paralela
Ma promise...
Bu benim sözlüm
"Je suis enchanté de vous voir sourire, ma douce promise!"
Böyle güldüğünü görmek ne hoş, benim güzel nişanlım!
La seule chose qui refrène encore les ouvriers... c'est l'espoir de la venue du Médiateur qui leur a été promise...
İşçileri sadece bir arabulucu için umutları frenliyor.
Notre Père, merci de nous avoir conduits à cette terre promise... et d'avoir guidé nos pas à travers les dangers de notre pèlerinage. Dans ce lieu de rêve, nous bâtirons nos foyers et te servirons, ô Père... et les enfants de nos enfants rendront hommage à Ton nom.
Kutsal Babamız, evlerimizi kurup sana hizmet edeceğimiz, çocuklarımızın çocuklarını büyüteceğimiz hayallerimizdeki vadiye bizi sağ salim ulaştırdığın için sana şükranlarımızı sunuyoruz.
Enfin, je l'ai promise au duc de Riverbotham, mais comme ce vieux croulant n'est pas là, il attendra.
Aslında bu dansı Riverbotham Dükü'ne söz vermiştim... ama beyimiz burada olmadığına göre beklesin.
Votre promise ne pourra vous résister.
Gelin çok çekici bulacak sizi.
Et la protection promise?
Bize sağlaman gereken koruma nerede?
Ma promise refuse de m'embrasser. Je lui amenais un cadeau.
Müstakbel eşim öpücük bile vermiyor ben de ona hediye getirmiştim.
Mais elle a été promise à la famille d'un samouraï.
Ama bir samurayın oğluyla söz kesilmiş.
GRÂCE PROMISE AU TUEUR DE JESSE JAMES
JESSE JAMES'İ ÖLDÜRENE SERBEST AF
Ils émigrèrent encore une fois, et, en pillant, se dirigèrent vers la "Terre promise".
Oraya yerleştiler. Kültürel olarak üstün, emektar yerli halkı acımasızca sömürdüler.
Pour parler d'une lettre que m'avait promise la duchesse.
Düşesin bana vermeye söz verdiği tavsiye mektubu hakkında görüştük.
Partez, cette fille est promise.
- Git buradan. Kız cevap verdi.
Mais vous ignoriez que votre promise était à bord du bateau maudit.
Ama en büyük aşkının o lanetli gemide olduğunu bilmiyordun.
Tu n'essaies pas de me voler ma promise? Comment ça?
Kızımı mı çalıyorsun?
J'ai jugé bon de te rapporter cela, ma très chère compagne de grandeur, que tu ne perdes pas ta part de joie en restant ignorante de la grandeur qui t'est promise.
Bunları sana hemen yazıyorum ki ; sen, benim şan ve şeref ortağım sevinç payını eksik tatmayasın, yarın ne olacağımı bir an önce bilesin.
Mais Semadar m'est promise.
- Ama Semadar bana söz verilmişti!
Il donnera bien la solution à sa charmante promise.
Böyle güzel bir geline cevabı elbette ki söyler.
Ou la promise du Danite.
Veya Danlının gelinini kazandı.
Le feu et la mort sont les présents que vous faites à ma promise.
Karıma hediye diye ateş ve ölüm getirdiniz!
Et vous appelez le montana la terre promise.
Ve sen Montana'ya vaad edilmiş topraklar diyorsun.
Alors, mon gars, tu l'as trouvé, ton chemin vers la Terre promise?
Ee, evlat "Vaat Edilen Topraklara" giden yolu bulabildin mi?
Et la chanson promise, Altar?
Şu şarkıdan ne haber, Altar?
Lenore, ma promise, ma belle.
Lenore, gelinim. güzelim.
Je suis navrée, mais ma soirée est déjà promise.
Bu ne güzellik! Teşekkür ederim. üzgünüm, fakat önceden başka bir sözüm vardı.
Père m'a promise z au Baron et c'est z inhumain!
Babam, Baron de Landsfield'a benim adıma evlilik sözü vermiş ve ben buna dayanamam.
La paisible vie de famille, ne suffisant pas à la comtesse, promise comme bien d'autres femmes à un destin plus glorieux, il lui faut bien faire sa sortie avant de faire son entrée.
Bu huzur dolu hayat sonsuza dek devam edemezdi. Ün ve ihtişam kontesin kaderinde vardı ve giriş yapmadan önce buradan çıkış yapmak zorundaydı!
- En Terre Promise, je suppose.
- Vaat edilen Ülke'ye, sanırım.
Elle est promise dans la Bible.
İncil'de vaat edilmiş.
- La Terre Promise?
- Vaat Edilen Ülke'mi?
Elle m'est promise.
Bana vaat edildi o.
Celle que vous m'aviez promise, à côté du palais.
Benim evim, Majesteleri. Söz vermiş olduğunuz, sarayın yanındaki evim.
Un châle, une promise.
Bir gelin, bir şal.
Peux-tu nous mener en terre promise?
Sana mı Harun? Bizi vaad edilen ülkeye götürebilir misin?
Ce n'est qu'un prétexte. Pensez donc, sa promise l'a quitté...
Sevgilisi onu terk ettiyse ne olmuş yani?
La promise de Tony.
Tony'nin sözlüsü.
L'excitation promise est au rendez-vous!
Sizlere vaat ettiğimiz büyük heyecanı seyredin.
L ´ escorte que je vous ai promise.
Söz verdiğim korumalarınız Bay Harris.
Est-ce la danse promise?
Söz verdiğin dans bu mu?
Je lui suis promise sur la parole de mon père.
Babamın isteğiyle ona söz verdim.
Qu'est-ce que ça signifie? la jeune promise sera maudite.
Tüm bunlar ne demek oluyor? Eğer nikah uğurlu saatte gerçekleşmezse gelin lanetlenir.
Que préfčres-tu, la terre promise oů l'homme est libre
Hangi yolu seçerdin? İnsanlara özgürlük vaat eden topraklar mı yoksa yollarını gözleyen karının beklediği topraklar mı?
Voici une chose que j'ai promise à Mme Bowie.
Bu, Bayan Bowie'ye söz verdiğim için.
- C'est un ticket pour la Terre promise!
Vaat edilmiş topraklara gidiş pasaportu bu.
À ce moment seulement, elle devient sa promise.
O andan itibaren, onun nişanlısı olur.
Officiellement promise à Rosario Mulè, de l'entreprise " Mulè et fils : Ma sœur Agnese...
Kız kardeşim Agnese, evli değil ve aileye bağımlı durumda.
Un café et cette information que tu m'as promise.
Bir fincan kahve ve söz verdiğin şu bilgi.
Sa promise l'a pas attendu.
Sevgilisi onun arkadaşıyla evlenmiş hemen, fahişe.
Ah... Enfin, écrire à sa promise, comme on dit c'est une chose intime.
Diğer insanların karışmasını istemiyorum.
Vers la terre promise?
Umut vaat eden topraklara mı?
Elle était promise à une mort certaine.
Şanslı bir kadın.