English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Proteger

Proteger traducir turco

21,612 traducción paralela
Notre devoir est de protéger nos citoyens, et je compte bien le faire.
Görevimiz ulusumuzun vatandaşlarını korumaktır ve bu görevi yapmak üzereyim.
Maintenant nous devons protéger le temps de criminels temporels.
Zaman çizgisini zaman suçlularından koruma görevlerini biz üstlendik.
Nous étions en train de protéger Albert Einstein des Nazi qui essayaient de le kidnapper et de le forcer à construire une bombe atomique dans le futur.
Albert Einstein'ı, gelecekte onu kaçırmak ve ona atom bombası yaptırmak isteyen Nazi ajanlarından koruyorduk.
Toute ma vie, les gens ont essayés de me protéger du monde, ton fils inclus.
Oğlun da dahil herkes, hayatım boyunca beni dünyadan korumaya çalıştı.
C'est le travail des parents de protéger leur enfant, mais c'est l'obligation des enfants à eux-mêmes de vivre leur propre vie.
Çocuğunu korumak her anne babanın görevidir ama kendi hayatını yaşamak çocuğun zorunluluğudur.
- C'est mon job de tous vous protéger.
- Herkesi korumak görevim.
Les gars, au final, si le Shogun a l'armure, ce ne sera pas juste Masako et le village qu'on devra protéger.
Önemli olan, kostüm Şogun'dayken sadece Masako'yu ve köylüleri korumamız yetmez.
Elle essaie sûrement de le protéger.
Eminim sadece onu güvende tutmaya çalışıyordur.
Ne me demande pas comment je le sais, mais ça ira mieux. Nous allons te protéger.
Endişelenme, sizi koruyacağız.
Notre travail est de protéger l'histoire.
İşimiz tarihin akışını korumak.
Oui, tuer Damien Darhk près de 30 ans avant sa vraie mort aura nombre d'effets imprévisibles sur l'Histoire que nous devons protéger.
Damien Darhk'ı gerçek ölüm tarihinden 30 yıl önce öldürmek korumamız gereken tarihte sayısız, öngörülemez etki yaratır.
Ma rébellion, a fait croire aux autres villes qu'ils n'avaient pas besoin de payer, pour se protéger de Turnbull et son gang.
Küçük ayaklanmamdan sonra diğer kasabalar da Turnbull ve çetesine korunma parası ödemek zorunda olmadıklarını düşündü.
C'est à toi de protéger notre maison.
Artık dünyamızı güvende tutmak sizlerin elinde.
Je ne peux pas sauver Laurel, mais je peux protéger cette famille, la tienne comprise.
Laurel'ı kurtaramıyor olabilirim ama bu ailemi koruyabilirim ve bu aileye senin ailen de dahil.
- Cisco, on fait tous des erreurs pour protéger les gens qu'on aime.
- Evet, yapmış. - Cisco, sevdiklerimizi korumak için hepimiz hata yaparız.
Tu avais dit au Captain Cold que Barry était Flash pour protéger ton frère.
Sen kardeşini korumak için Captain Cold'a Barry'nin Flash olduğunu söylemiştin.
Terre-2 va avoir un sacré bolide pour la protéger.
Dünya 2'yi efsane bir hızcı koruyacak.
Je peux traverser la ville comme un ange gardien, protéger les gens qui en ont besoin.
Şehirde, bana ihtiyaç duyan insanları koruyan bir koruyucu melek gibi gezebiliyorum.
Mais seulement jusqu'à ce que nous comprenions Un meilleur moyen de te protéger.
Ama sadece seni korumanın daha iyi bir yolunu bulana kadar.
si je dois mettre Wally en danger, je ferai tout ce qui est en mon pouvoir pour le protéger.
Wally'yi tehlikeye atacaksam onu korumak için her türlü yetkimi kullanacağım demek istiyorum.
J'essayais juste de te protéger.
Sadece seni korumaya çalışıyordum.
Thea m'a peut-être parlé, ou pas de ton plan brillant pour protéger la clinique gratuite tout seul.
Thea, senin kliniği tek başına koruma planından bahsetmiş ya da bahsetmemiş olabilir.
Non, non, nous... nous avons construit ces missiles pour protéger les gens.
Hayır, hayır. O füzeleri insanları güvende tutmak için yaptık.
Vous essayez de protéger un investissement.
Bir yatırımı korumaya çalışıyorsunuz.
Pour que je puisse te protéger ici?
Seni burada koruyabileyim diye mi?
J'ai le droit de me protéger.
Kendimi korumaya hakkım var.
C'est ce que je fais, protéger les gens mais pour moi, pas pour toi.
Evet, eminim. Çünkü insanları koruma işini kendim için yapıyorum. Senin için değil.
- Pour te protéger.
- Senin iyiliğin için.
- Pour me protéger.
- Demek benim iyiliğim için.
Lars a été engagé pour extraire les antiquités dans le but de les protéger.
Lars antikaları kazıp çıkarmak için tutulmuştu Onları korumak için.
Eh bien je ne connais pas ce gentleman, mais quiconque aide à protéger l'histoire de ma région doit être félicité.
Doğru, şey, bu beyefendiyi tanımıyorum, Fakat benim bölgemin tarihini korumaya çalışan her kim olursa olsun Alkışı hakediyor.
Si on a souhaité protéger cette histoire inestimable des pilleurs et des terroristes il n'y a pas de meilleur endroit pour elle d'attendre à l'abri du conflit que dans le sous-sol de Smithsonian.
Eğer birisi paha biçilemez tarihin teröristler ve soyguncular Karşısında güven içerisinde olmasını istiyorsa, Tüm bu hukuki mücadele bitene kadar bu parçaların beklemesi için
On ferait mieux de vous protéger.
- O halde seni güvende tutmalıyız.
Il n'était pas toujours là pour me protéger.
Bizi korumak için her an yanımızda olmazdı.
Pourquoi seulement un agent pour la protéger?
Madem öyle, neden tek kişi tarafından korunuyordu?
Ils ont essayé de nous protéger de la vérité.
Gerçeği bizi korumak için sakladılar.
Je le sais et tu le sais, c'est ce qui importe. Il t'a protégée en te tenant à l'écart, et maintenant il fait ce qu'il doit faire pour rester en vie et se protéger.
İkimiz de biliyoruz ve en önemlisi de seni bu döngüden uzak tutarak korudu şimdi de hayatta kalarak kendini kolluyor.
J'ai dispersé les Lions de Voltron pour les protéger de Zarkon.
Volton Aslanlar'ını Zarkon'un eline geçmemesi için dağıttım.
Tu m'as demandé de les garder et de me battre, mais comme je voulais protéger l'univers, j'ai choisi de les cacher.
Sen kalıp savaşmamız konusunda ısrar ettin, ama ben evrenin korunması ve çoğunluğun iyiliği için, onları saklamayı seçtim.
Mon devoir est de le protéger, de veiller à l'avènement de sa destinée.
Prensi korumak ve kaderinin gerçekleşmesini sağlamak tek görevim.
Tu dois la protéger.
Senin görevin onu korumak.
Il cherche lui aussi à protéger l'avenir.
O da geleceği korumaya çalışıyor.
On m'a demandé de le protéger, et on est devenus amis.
Benden koruma istedi, işimi yaptım ve arkadaş olduk.
Je n'ai pas confiance en Frankeur pour protéger ma femme.
Frankeur'a karımı koruması için güvenmiyorum.
Il sera mieux chez lui, avec nous pour le protéger.
Dışarıda bizimle güvenli olması hariç, en iyi yer evi.
Je voulais vous protéger, toi et Buddy.
Seni ve Buddy'i korumak istemiştim.
Pour protéger les nôtres.
Kendimizi korumak için.
- Alors pourquoi ne pas les protéger?
- O hâlde neden onları korumadın?
Avoir gardé les deux bras solides pour se protéger du recul.
Geri tepmeye karşı iki kolunu da sabit tutmalısın...
Mais j'étais capable de les protéger, parce qu'ils voulaient plus que tout être ici.
Ama onları koruyabilmiştim. Çünkü orada olmayı her şeyden çok istiyorlardı.
Tant que que vous portez ces uniformes, vous avez juré de protéger la Constitution de tous les ennemis, étrangers et nationaux.
O üniformalar üzerinizde olduğu sürece anayasayı her türlü düşmandan korumaya yemin ettiniz. Yerli ya da yabancı...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]