Translate.vc / francés → turco / Prûnes
Prûnes traducir turco
267 traducción paralela
Noël, le pudding aux prunes, la dinde, c'est pour les enfants.
Noel, üzümlü tatlı ve hindiler bunlar çocuklara göre.
Des prunes chaque matin au petit déjeuner, ça m'est égal.
- Hergün kahvaltıda kuru erik! Önemli değil!
- Remplissons-la de confiture de prunes.
- Confiture des prunes ile dolduralım.
Tarzan voudrait peut-être des prunes.
Sanırım Tarzan kahvaltıda erik yemek ister.
Merci, Cheeta. Voilà de belles prunes!
Teşekkür ederim Çita.
Je ne suis pas en train de parler pour des prunes.
Tanrı aşkına, burada tavuk yeminden bahsetmiyorum! Hayal gücünü kullan.
C'était pas pour des prunes!
O boşuna değildi.
Ce ne sera pas pour des prunes
Hem az şey değil
Il y a quelques prunes merveilleuses, monsieur.
Büyük eriklerim de var.
Si vous ne voulez pas les prunes, alors... - Euh... heu.
Erik istemiyorsanız o zaman...
Tu m'achètes ces prunes?
Satın almak ister misin?
Voleuse! Mes prunes! - Attention à ce que tu dis.
Hırsız, onları geri ver!
Rends-moi mes prunes.
Ne yapıyorsun sen?
Je le sais bien, mais les prunes de Concezio...
Biliyorum. Concezio'nun erikleri gibi...
Ne vous inquiétez pas, madame, même si aucun d'entre nous n'est allé en prison pour des prunes.
Gerçi hiçbirimizi... laf olsun diye hapse atmadılar ama, endişelenmenize gerek yok.
Alors, Katassonytch? Tu t'es fait saucer toute la nuit pour des prunes?
Bütün gece bir hiç için bekledin ha, Katasonych?
Et moi, je compte pour des prunes?
Peki ya ben?
Je vends des oranges, de l'ananas blanc du pays, des prunes de Californie, des pommes, des poires juteuses, des pêches à emporter.
Portakallar, beyaz ananaslar. Kaliforniya erikleri Ucuz, güzel, sulu armutlar.
Poisson et prunes salées en quantité limitée.
Fazla balık yemek ve tuzlu yemek yok.
poires, ananas, pêches, abricots, prunes, mangues, litchis.
Armutlar, ananaslar, şeftaliler, kayısılar, erikler, mangolar.
Et j'en ai bien plus encore. Je ne viens pas pour des prunes.
Buraya ayılar için dolu geldim, tavuklar için değil.
- Les prunes.
- Erik.
Planqués sous le parquet avec vos quetsches et vos prunes, cachés derrière les murs avec vos coings.
Mürdümeriği ve can erikle döşemenin altında bekliyorsunuz. Ayvalarla duvarların ardındasınız.
- Prunes.
- Erik.
"Prunes."
Erik.
"Prunes." "Haricots."
"Erik. Fasulye. Domates."
Je jouais au billard pour des prunes.
Bilardo masalarında kuruşlarla uğraşırdım.
On met des pommes ou des prunes dans le gâteau?
Elmalı ve erikli yapalım mı?
Des prunes.
Erik anne, tamam mı?
Dana Andrews disait que les prunes
Dana Andrews budalalar dedi
- Prunes, son, on a tout essayé.
- Erik, kepek ezmesi, her şeyi denedik.
Quand tu bosses, que tu sues et que t'as l'impression que c'est pour des prunes
Çalışıp ter dökersen Ve kendini yetiştirirsen...
Le bassiste des Strawberry Prunes!
Strawberry Prunes'ün bas gitaristi, o kadar!
Ils savent qu'ils ne sont pas nés pour des prunes, qu'ils sont "élus".
"Önceden belirlenmiş bir amaçla" doğduklarına çok eminler.
Du gâteau aux prunes et au chocolat.
İçinde erikli çikolatalı kek var.
J'aime pas les prunes.
Kuru erikten nefret ederim. Zihnimi bulandırıyor.
Peu importe que vous n'aimiez pas les prunes.
Buradaki olay senin eriği sevmemen değil.
Alors qu'est-ce qu'c'est, des prunes?
Onlar ne, erik mi?
Gâteau de riz aux prunes. Mon Dieu!
- Oh, tanrım, ben çok doydum.
Si vous voulez, j'ai de la très bonne confiture de prunes.
Evde mürdümeriği reçeli var.
25 % d'un chargement, c'est des prunes.
Bir seferde % 25, JJ, topu dikmek demektir.
Il y a trop de vieilles prunes, dans cette photo.
Bu karede çok fazla kuru erik var.
pêches, prunes, oranges et bananes.
Şeftali, erik, portakal ve muz var.
Ils tombent comme des prunes trop mûres.
Vay canına. Olgunlaşmış erikler gibi düşüyorlar.
Je cours t'acheter des prunes.
merak etme Biraz kuru erik vereceğim.
Vendez-moi ces prunes confites.
Bayan, bir paket kuru erik lütfen.
Voilà tes prunes confites.
Sevgilim, kuru erik aldım.
Ecoute, Papet... les prunes, les pêches, | et même les abricots... on les donne aux cochons | tellement y en a.
Dinle, Papet zaten yeterince erik, şeftali ve kayısı ağacımız var. Bunlarla domuzları besliyoruz.
– Du jambon, des saucisses... des prunes en conserves, des framboises.
- Jambon ve sosis. Konserve meyve, erik, ahududu.
Lá-bas, ça tombe, les prunes!
Orada ciddi olaylar oluyor.
... John Morrow, qui nous parlera de son nouveau jus de calmars et de prunes.
John Morrow, bize yeni kalamar ve erik suyu rejimini anlatacak.