Translate.vc / francés → turco / Pêter
Pêter traducir turco
18 traducción paralela
Pour Dwight, j'avais autant de chances... que lui de pêter sur l'air de l'hymne national.
Dwight, sınavı geçme şansımın, onun osuruğunun uzaydan duyulma şansıyla eşit olduğunu söyledi.
Il est temps que je cesse de pêter et faire quelque chose de constructif.
Düşüncelerimi zaptetmeli ve daha olumlu şeyler yapmalıyım.
- Ca me fend le cœur! Si je ne peux pas tout de suite soulager ma peine peut être deux ou trois fois... j'ai peur de pêter les plombs, ok?
Hemen şimdi yas tutmazsam, hatta iki ya da üç yas tutmazsam aklımı yitiririm, tamam mı?
Ecoute, j'en ai rien à pêter.
Bak adamım, umurumda değil.
Je dois t'expliquer que je suis en train de pêter les plombs, tu ne t'en rends pas compte?
Sana aklımı kaybettiğimi açıklamam mı gerekiyor? Anlamıyor musun?
Red, avant de pêter votre plomb, Pourquoi vous regarderiez pas vite fait les filles laveuses de voitures?
Red, tepen atmadan önce, neden şu araba yıkayan kızlara bir göz atmıyorsun?
Si Papa l'apprend, il va pêter un plomb.
Şayet babam öğrenirse, çılgına döner.
Je m'excuserai auprès d'elle mais c'est toi qui m'as fait pêter les plombs parce que je suis tellement amoureux de toi!
Tamam, onlardan da özür dilerim. Senin yüzünden çocukça davranıyorum, sevgimden.
Et tu es sûr que Jazzmyn ne va pas pêter un plomb à cause de ça?
Jazzmyn'in bu konuyu sorun yapmayacağından emin misin?
Tu n'as pas besoin d'être musulman pour te faire pêter.
Kendini havaya uçurmak için Müslüman olmana gerek yok.
Ca va pêter!
İşte patlamaya hazır.
En conséquence, je vais lever l'interdiction de pêter.
Bundan dolayı, gaz çıkarmana artık izin veriyorum.
J'en ai rien à foutre si Pope fait pêter tout Vos putains de camtar, mais pas dans mon secteur.
Normalde Pope, sizin her bir kamyonunuzu patlatsa da umurumda olmaz fakat benim bölgemde olmaz.
Mes amis et moi on aimait faire pêter des trucs.
Arkadaşım ve ben, bir şeyleri havaya uçurmak yüzünden kovulduk.
Nous allons pêter la baraque.
Onları sarsacağız.
Il m'a menacé de pêter mes rotules.
Diz kapaklarımı kıracağını söyledi.
Rien. Et je vais pêter un cable si je ne sors pas de cette cage supernaturelle.
Ama bu doğaüstü kafesten çıkmazsam aklımı kaçıracağım.
Ed va pêter les plombs.
Ed deliye dönecek.