Translate.vc / francés → turco / Pôur
Pôur traducir turco
1,418,482 traducción paralela
Je regrette toutes les difficultés que cela a causées, mais je crois, à la fin, elle reconnaîtra que ce n'est pas cher payé pour la vérité.
Ona neden olan zorluklardan dolayı pişmanım. Ama inanıyorum ki sonunda gerçeğe ulaşmak için küçük bir bedel olduğuna inanacaktır.
Reddington l'a engagé pour l'attirer.
Pusu kurmak için onu Reddington tutmuş.
Lorsque tu m'a appelé pour me prévenir. Pour me protéger... de lui.
Beni ondan korumak için uyarmaya çalıştığında.
- Rien pour le moment.
- Henüz yok.
C'est un gros fardeau pour moi, car, d'une certaine façon, je me cache souvent des choses.
Benim için ağır bir yük. Bir anlamda sık sık kendimden bir şeyler saklıyorum.
Quelques personnes sont venues pour des interviews rapides et je n'avais qu'une envie : qu'elles repartent vite.
Hızlıca röportaj yapmak için birkaç kişi geldi ve mümkün olduğunca çabuk gitmelerini istiyordum.
Il a dormi chez lui récemment pour la première fois.
Geçenlerde ilk kez orada kaldı.
Mon père est plus rigide pour ce genre de choses.
Babam böyle konularda daha tutucuydu.
Je pense que la vieillesse y est pour beaucoup, on devient indifférent.
Ayrıca yaşlılığın bir tür önyargısızlık getirdiğini düşündüm.
Le plus dur pour moi, ça a été ma mère.
Benim için en zor olan annemdi.
Pour ma mère, c'est avoir un enfant.
Örneğin annem buna doğurmaktır der.
Je ne suis pas une femme pour elle.
Bir kadın olduğumu düşünmüyor.
C'est difficile parce qu'elle représente quelque chose de très important pour moi.
Zordu çünkü o benim için oldukça önemli bir şeyi temsil ediyordu.
Pour Diogo, c'est tout.
Diogo için bu her şey demek.
Pour Diogo, c'était tout.
Diogo için bu her şey demekti.
Pour moi, ce moment, c'est comme lever le voile.
Bunu, bir örtüyü kaldırma anı olarak görüyorum.
Cela m'a apporté de la fraîcheur, c'est tout nouveau pour moi.
Ve bana tazelik getirdi. Benim için kesinlikle bir yenilikti.
Je ne m'habille plus seulement pour ne pas être nue.
Artık yalnızca çıplak olmamak için giyinmiyorum.
Je pense que ça y est pour beaucoup.
Bu noktada bir şey var.
- N'appuie pas juste pour me faire crier.
- Sadece çığlık attırmak için canımı yakma.
Pour elle, je ne suis pas une femme.
Bana kadın demiyor, bu imkansız.
- Pour elle, je suis son "bon ami".
- Beni ağabeyi olarak tanıtıyor.
Pour moi, ça a été...
São Bernardo devlet başkanının eşiymiş.
Vous étudiez ce qu'être une femme représente pour vous?
Bir kadın olmanın senin için anlamını mı araştırıyorsun?
Pour nous, un oiseau vole sans but précis.
Kuşların uçuşunu amaçsız görürüz.
Pas les seins de cette personne mais des seins pour vous.
O insanın memelerine sahip olmayı değil kendi memelerinin olmasını.
Pour passer d'homme à femme et de femme à homme.
Kadından erkeğe de erkekten kadına da dönüşüm böyle.
Je n'ai pas posé pour faire des photos sexy.
Fotoğraflar seksi olmaları amacıyla çekilmedi.
Mais pour parler de la signification de la nudité humaine.
İnsan çıplaklığının anlamı buydu.
Pour moi, la nudité est quelque chose de très riche.
Çıplak, benim için oldukça zengin bir şeydir.
Pour le Rolling Stone.
- Çıplak mı? Ah! Rolling Stone için.
Donc pour moi, c'est audacieux de faire ça.
Bu yüzden benim için cesurca bir hareketti.
Pour les examens, ce sera peu avant l'opération.
Muayeneler için ama operasyona daha az vakit kala olacak.
Je ne me vois pas comme quelqu'un pour qui le sexe est quelque chose de vital.
Kendimi seksin kendisi için çok hayati olduğu biri gibi görmüyorum.
Je n'ai pas envie d'avoir de la poitrine pour avoir une vie sexuelle.
Meme yaptırmayı cinsellik sırasında tecrübe etmek için düşünmüyorum.
Ce n'est pas pour le sexe.
Nedeni cinsellik değil.
Je veux les seins pour les avoir, pour vivre avec.
Memeleri benim olsunlar diye, onlarla yaşayabileyim diye istiyorum.
Je ne voyais pas ce qu'il y avait dans cette exposition qui était assez solide pour... représenter toute une vie professionnelle.
Sergi sırasında oradaki işlerin profesyonel bir yaşamı sonsuza dek temsil ettiğini göremezdim.
C'est pareil pour tout.
Ve bu her şeye yayılır.
Pour mon corps, mes intentions.
Vücuduma ve niyetlerime kadar uzanır.
Pour la construction de mon corps en ce qui concerne les implants. Aux soins que demande mon corps.
Vücut yapısı tarafından protezlere ve oradan da vücudumun talep ettiği bakıma uzanır...
Pour les seins, je me bats avec quatre verbes :
Memeleri düşündüğümde dört fiille mücadele ediyorum.
Ensuite, pour la tribu, pour les Indiens, cette cicatrice prouve son engagement.
Bundan sonra, kabile yaşamı boyunca Kızılderililer için o yara, bağlılığın kanıtıdır.
Pose pour la caméra.
Kameraya poz ver.
Elles ne sont pas là pour s'amuser ou pour frimer.
Gösteriş yapmak için caka satmak için ortada değiller.
Car quand j'ai compris que cela était possible, j'ai également compris que cela était nécessaire pour moi.
Çünkü bunun mümkün olduğunu anladığımda benim için gerekli olduğunu da anladım.
Me travestir le week-end pour des soirées ne me suffisait plus.
Karşı cins gibi giyinmek için hafta sonu partilerine gitmek yetersizdi.
Pour la plupart des personnes trans, cette transition est très compliquée.
Çoğu trans için dönüşüm oldukça karmaşıktır.
Un bisou, un bisou Un bisou pour les travestis
Bir öpücük, bir öpücük Travestiler için bir öpücük
Quand je n'ai aucune idée, que rien ne m'inspire, je joue avec plusieurs choses pour voir ce que ça donne.
Üzerine eğileceğim hiçbir fikrim olmadığında neyin karşılık vereceğini görmek için nesnelerle oynuyorum.
On est venus ici pour essayer de sortir mais on dirait que...
Buraya dışarı çıkmayı denemek için geldik ama gördüğünüz gibi...