Translate.vc / francés → turco / Reality
Reality traducir turco
365 traducción paralela
Comme ça, en cas d'urgence... "Dreams Are My Reality" ( Richard Sanderson ) Acclamations.
Böylece acil bir durumda hop! - Evet, ben çıkıyorum.
"Dreams Are My Reality" ( Richard Sanderson ) François, réveille-toi!
Kahretsin. François. François uyan.
"Dreams Are My Reality" ( Richard Sanderson ) Monsieur, nous embarquons.
Lütfen girin, uçak kalkıyor. Hugues, Antoine ve Cécile.
Moi, j'aime les séries policières genre reportage...
Reality şovları.
- Ecoute, j'ai regardé des reality shows.
Yapmayacaklar! Baba yapma. Realty şovlarını izliyorum.
Je m'appelle Bob Solo. De Westside Realty.
Merhaba, ben Bob Solo Westside Reality'den.
Fire, smiles, reality and pain
Ateş, gülümsemeler, gerçeklik ve acı
On fait partie d'un "reality show" sur le Web. Un peu comme "le Loft"
Internetteki bir "reality show" un parçasıyız.
Un reality show.
Bir reality şov.
Et quand vous regardez ce qu'on va étudier... des choses comme les films de Keanu Reeves, la progression de la WB, et pourquoi les reality shows sont mauvais pour l'âme...
İşleyeceğimiz konulara baktığınızda Keanu Reeves filmleri, WB'nin yükselişi ve gerçek kesit programlarının ruhumuza zararlı olması gibi örneğin...
La téléréalité :
Reality şovlar.
Je déteste les reality show.
Reality şovlardan nefret ediyorum.
Les chaînes adorent les reality show.
Yapımcılar reality şovları seviyorlar.
On m'a causé d'un nouveau reality show. On vit dans une maison sans débourser une tuile.
Bedava yeni bir eve taşınmanıza izin verebilecek yeni bir reality şov duydum.
Bienvenue sur la chaîne de la télé réalité.
Reality şova hoş geldiniz.
Ils se disputent pour des broutilles, ils sont parfaits pour un reality show.
Bunca zaman boşu boşuna tartıştılar, reality şov için harikalar.
La production du reality show m'oblige à ne vous vendre que les produits existants en 1895.
- Kanalın emirleri nedeniyle sadece 1895'le ilişkili şeyler aldığınıza emin olmalıyım.
On était une tribu dans un autre reality show et on a perdu la dernière épreuve.
Ben de Santa Fe'den beslenme uzmanıyım. Başka bir reality şovda yarışıyorduk fakat son yarışmayı kaybettik.
Rien de tel que de retrouver sa maison. Terminé les reality shows pour nous.
Ev gibisi yokmuş.
On dirait qu'on nage... dans un putain de reality-show délirant d'espionnage.
Yani, görünüşe göre gerçekten karmaşık bir casusluk olayına bulaştık.
Je regarde un reality-show qui parle d'un millionnaire.
Bir milyonerin olduğu bir program seyredeceğim.
Timmy était fan des reality shows.
Timmy bütün realite şovlarının hastasıydı.
Tu vas me faire une allégorie?
Fırtına mı? Reality şovların artışı mı?
Tu transformes ça en émission de télé réalité.
Bu işi bir reality şova çeviriyorsun ahbap.
Et nous appellerons désespérément sur nos portables ceux que nous aimons tout en regardant le reality show des derniers jours de la Terre.
Biz de TV'de Dünya Anamızın son günlerini realite şovlarında izlerken sevdiklerimize ümitsizce telefonlar açacağız.
Il s'agit du plus grand reality show de tout l'univers.
Sonra elbette ki bir numaralı programımız geldi. Gelmiş geçmiş en iyi realite programı.
Notre planète n'est qu'un reality show?
Gezegenimiz sadece bir realite televizyon programı mı?
J'ai peur que notre planète, la Terre toute entière, ne soit rien d'autre qu'un gigantesque reality show.
Malesef dünya sadece galaksiler arası bir televizyon programı, başka hiç bir şey değil.
Encore plus de télé-réalité!
Daha çok reality şov!
Brian Fantana a connu un grand succès en présentant le reality show L'Île de la Baise, sur Fox T.V.
Brian Fantana Fox Yayın Ağı'ndaki popüler reality televizyon şovu "Cinsel İlişki Adası" nın sunucusu olarak büyük başarılarına devam etti.
C'est la téléréalité, lra.
Reality TV'de çalışıyoruz, Ira.
- Comme dans un reality show!
- Reality show gibiydi.
Un message doit être envoyé au barreau... que la barre doit être plus élevée que dans une émission de télé-réalité.
Böylece avukatlık mesleğinin onurunun, televizyonlardaki alelade reality show... bölümlerinden daha kaliteli olduğu mesajı baro'ya iletilmiş olacaktır.
Pas plus que la télé-réalité.
Başka reality TV show daha yok düşkün.
Toute télé-réalité qui se respecte a sa petite surprise à la fin.
Bildiğiniz gibi, tüm iyi reality TV şovları son bir büküm var.
Ce serait vraiment une super idée pour un reality show
- Bir reality programı için harika bir fikir buldum.
Je me suis endormi devant une téléréalité.
- Evet. Reality show izlerken evde uyuya kaldım.
C'est un reality show, elle fait semblant d'épouser un sale...
Bu kız kardeşimizin bizi iğrenç bir herifle evleniyor olduğuna ikna etmeye çalıştığı o televizyon programlarından.
Il me paraît important de vous prévenir que personne ne veut participer à votre émission de télé-réalité.
Dürüst olmak gerekirse, sizi uyarmanın uygun olduğunu hissediyorum, burada kimse sizin küçük reality show'unuzun bir parçası olmak istemiyor. Anlıyorum.
Personne ne veut participer à votre émission de télé-réalité.
Burada kimse sizin küçük reality show'unuzun bir parçası olmak istemiyor.
Une émission de télé réalité où les gens font des trucs idiots
İnsanları aptalca şeyler yapmaya kandırdıkları bir reality programı.
C'est un genre de télé-réalité plouc ou quoi?
Bu bir tür köylü reality şovu mu?
C'est pour un reality show.
Bunlar şu TV şovlarından.
Que le reality show commence aujourd'hui?
Reality şov için bugün kameraların geleceğini söylemiştim.
"Dreams Are My Reality" ( Instrumental ) Regardez ces mômes!
Şuna bak, aptal!
"Dreams Are My Reality" ( Version romantique ) ( Vic ) J'avais Ie coeur dans l'estomac et l'estomac dans Ia bouche.
Bilemezsin. Kalbim midemde ve midemde dudaklarımdaydı.
C'est comme dans 60 minutes.
Bu aynı "60 Dakika gibi" ( Reality Show ) Başlangıçta ilacı yapan ilaç firmasına kızarsın. Oh, Tanrım!
C'est une annonce pour une nouvelle série policière.
Yeni bir polis reality şovu için bir tür broşür.
- On dirait que je passe à un reality-show. - Allez, Rory!
- Demek istediğim bizi bir aile olarak bir arada hayal ettin mi?
On va se taper uniquement de la téloche de qualité.
Bizim için başka reality şov yok!
Est-ce que c'est un de ces reality-shows, où on essaie de faire peur à un gars?
Adamın çıldırtıldığı, realite şovlarından biri mi bu da?