English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Regret

Regret traducir turco

1,433 traducción paralela
Nous sommes au regret de vous informer que votre demande de publication n'a pas été retenue
Size üzülerek bildiriyoruz ki eserinizi yayınlayamayacağız.
Mon Dieu, j'ai un très grand regret de vous avoir offensé parce que vous êtes infiniment bon, et que le péché vous déplaît.
Tanrım beni sonsuz merhametinle ve şefkatinle kutsa.
Oui, eh bien, Miss Lopez, nous avons le regret de vous informer que nous mettons fin à votre contrat.
Evet Bayan Lopez malesef artık bunları yapmanıza gerek yok. Sizi kovuyoruz. Ne?
REGRET
"Pişmanlıklar"
REGRET Gigert Gangalagash, de la sûreté stellaire.
Yörünge güvenlik ajansı YGA'dan Gigalt Gungulgash.
Néanmoins, j'ai le regret de vous annoncer que ceux qui travaillaient dans la teinturerie, - là où le feu a démarré selon le Chef Gendron - ceux-là n'ont pas survécu.
Ne yazık ki, şef Gendron'un ifade ettiği... gibi yangının çıktığı boya evi katında... çalışanların çoğu ise... bunu başaramadı.
J'ai le regret de vous apprendre que certains enfants fumaient sans doute, dans l'entrepôt attenant à la teinturerie.
Üzülerek söylüyorum ki boya evinin yakınındaki kilerde çocuklardan... bir kaçının sigara içmesi sonucu yangın çıkmıştrı.
Je suis au regret de dire qu'il nous a quittés.
Oh. Korkarım bizi terk etti.
On paie rubis sur l'ongle. Pas de regret.
Hemen öderim, sorun çıkarmam.
Je n'ai aucun regret, Simon.
Pişman değilim, Simon. Hiçbirşey için..
"De l'amour, nul regret, Bien qu'il n'y ait jamais de retour."
"Aşk yok, pişmanlık yok asla dönüşü olamayacak."
Nous avons le regret de vous annoncer que votre demande d'inscription à Princeton a été rejetée.
Princeton Üniversitesine yaptığınız başvurunun kabul edilmediğini... üzüntüyle bildiririz.
Et honnêtement, tout ce dont je me souviens... c'est : "Madame, L'Armée des États-Unis... et le Secrétaire de la Défense ont le regret de vous informer..."
Hatırlayabildiğim tek şey, "Bayan, ABD Ordusu ve Savunma Bakanlığı üzüntülerini bildirir."
J'avais le même regard de regret après être tombé sur Lee... mon petit papillon asiatique.
Asyalı kelebeğim Lee'yi terk ettikten sonra ben de öyle pişman pişman bakıyordum.
Si vous aviez aimé un homme, vous la déclameriez avec regret, car vous auriez peur de le perdre.
Sen bir erkek sevseydin, bu konuşmayı üzüntü içinde yapardın. Çünkü onu kaybetmekten korkardın. Ya sevdiysem?
Votre Majesté, c'est avec regret que je dois regagner la France.
Majesteleri, Fransa'ya dönmek zorunda kaldığımı üzüntüyle bildiririm.
A ce moment... le plus grand sentiment qui me taraude est le regret.
Tam şu anda hissettiğim en büyük'şey'vicdan azabı.
Le regret... que la meilleure combattante que j'aie jamais connue ait eu à finir des mains... d'un stupide bouseux débile de merde comme toi.
Azap duyuyorum çünkü, belki de şimdiye dek tanımış olduğum en büyük savaşçının sonu senin gibi, yontulmamış, gelişmemiş, ayyaş bir bok çuvalının ellerinden oldu.
Cela demande de l'entraînement et du talent de vivre sans regret.
Pişmanlık duymadan yaşamak pratik ve yetenek ister.
Mais si vous échouez, vous me donnerez le regret coupable de n'avoir pas été parjure.
Ama belki de bir gün verdiğim söze sadık kalmayıp keşke günah işleseydim diyeceğim.
Pour cela, j'éprouve un véritable un profond regret.
Ve bunun için gerçekten, inanılmaz derecede çok üzgünüm.
J'ai pas le moindre regret.
Pişmanlık yok.
Mais, comme je l'ai dit avec regret au général, nous n'avons plus le temps de faire les modifications demandées.
Ama generale önerdiği değişiklikleri yapacak zamanımız olmadığını üzülerek söyledim.
On peut l'appeler échec ou regret ou autrement, mais nous essayons tous de vivre notre vie au mieux.
Herkesin hayatının... ne kadar önemsiz olursa olsun... başkalarına göstermek istemediği bir yönü vardır.
J'ai une fois eu l'intention de me marier, mais cela n'est pas arrivé et je n'ai aucun regret.
Bir keresinde damat olacaktım, ama nasip olmadı.
Le souvenir de sa femme, le regret de ne pas être où il veut, tout ça l'a mené sur cette cellule quand il était en danger.
Sevgilisine olan aşkı için, o gezegeni bulmak için azmetti, Çaresizliği gemiyi oraya götürdü.
J'aimerais dire que tu vivras avec ce regret, mais tu ne vivras pas.
Ve seni pişman canlı olacağını söyleyebilirim, ama vermeyeceksin.
À mon grand regret, je crains que ça explique la légèreté de l'enquête.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, soruşturmadaki gevşekliği de açıklıyor.
Je n'ai aucun regret d'avoir accepté mon poste sur l'Enterprise.
Daha önce de söylediğim gibi Atılgan'daki... görevi kabul etmemle ilgili bir pişmanlığım yok.
Je suis allé jusqu'à... "J'ai le regret de vous informer..."
Neredeyse, "Sizi bilgilendirmekten üzüntü duyuyorum." kısmındayım.
" J'ai le regret de vous informer de la mort de votre fille en mission.
Kızınızın görev başındayken öldürüldüğünü söylemekten üzüntü duyuyorum.
Nous sommes ici pour exprimer notre regret à un magnifique agent et une magnifique femme... intérieurement.
Ruhu güzel bir kadını. Estelle'in tek iki müşterisi olarak, bir şeyler söylemek istiyoruz.
Je suis au regret de te dire que tu vas devoir subir une punition pour cela... et seulement cela.
Maalesef bunun için cezanıi çekeceksin. Sadece onun için.
Euh... Oh mon Dieu, j'ai l'extrême regret de Vous avoir offensé, et je déteste tous mes pêchés, mais principalement parce qu'ils Vous ont offensé,
Ey Tanrım, büyük lûtfunla bizlere acı günahın çamurlarından bizleri temizle.
J'ai le regret de vous annoncer que les débris du vaisseau réplicateur n'ont pas pu être contenus.
Bu raporu vermekten üzüntü duyuyorum ama çoğalıcıların gemisinin enkazı kontrol altına alınamadı.
Et donc, c'est avec regret que je vous présente ma démission.
Ve bu yüzden pişmanlıkla istifamı sunuyorum.
Ce n'est pas mon seul regret.
bu tek üzüntüm değil.
J'ai le regret de vous informer qu'il y a eu une erreur dans le résultat des élections.
Seçim sonuçlarının sayılmasında bir hata yapıldığını üzüntüyle bildiriyorum.
Mon seul regret, c'est de ne pas avoir envoyé le préfet adjoint aux opérations se faire foutre en partant.
Tek pişmanlığım, kapıdan çıkarken, vekile, canın cehenneme dememek oldu.
J'ai le regret de me rendre compte que vous ne partagez plus mon avis sur l'éducation.
Eğitim konusunda benimle aynı görüşte olmadığınızı artık üzülerek fark etmiş bulunuyorum.
A mon grand regret je ne peux pas acheter tout ce qui me plait.
Güzel, çünkü bütün gün tek bir müşterim olmadı.
Le Conseil commercial de Mégrathmoilà vous remercie de votre aimable visite, mais est au regret de vous dire que la planète est temporairement fermée.
Magrathea Ticaret Konseyi ziyaretiniz için teşekkür eder, fakat ne yazık ki, bütün gezegen geçici olarak kapalıdır.
Je vais prononcer l'antique parole de la rédemption et du regret :
Şimdi pişmanlık belirten eski sözcükleri söylüyorum :
Mon seul regret est de ne pas avoir été avec toi.
Bütün bunların içinde tek pişmanlığım... seninle birlikte olmamak.
Je suis au regret de vous informer que le Dr. Bluhm a été retrouvé.
Doktor Blum'un bulunduğunu üzülerek sana bildirmek zorundayım.
Nous avons le regret de vous informer que le concert de "Banjo et Sullivan" de ce soir est annulé.
Banjo Sullivan gösterisinin iptal edildiğini bildirmekten üzüntü duyuyoruz.
- Je n'ai aucun regret.
- Pişman değilim.
Le jeune orphelin que je fus jadis, mon humble personne, a le regret de vous informer que six semaines après votre départ pour Miyako, les souffrances de votre honorable mère ont pris fin.
Bir zamanlar ben de öksüz bir çocuk olduğumdan, bu acizane kulunuz Miyako'daki yeni yaşamınız için buradan ayrıIdıktan altı hafta sonra saygıdeğer annenizin acılarının son bulduğunu size açıklamaktan dolayı büyük üzüntü duyuyor. "
Comment on écrit "regret"?
Pişmanım nasıl deniyordu? Tanıdık geliyor ama.
Regret?
Evet, pişmanlık!
Soldats, c'est à regret que je vous fais cette déclaration.
Gol! Askerler, size şu haberi vermekten üzüntü duyuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]